sekizinci bölüm•

2.2K 79 6
                                    

"Hadi Nisaaa!" diye benchten bağırışlarla yarışmaya başlamıştım. Şimdi Aycan ile yarışacaktım, oyun Dokunulmazlık oyunuydu. Herkes benchte bana destek veriyordu çünkü şuan skor 8-8'di. Acun bey, işaret verdi ve yarışmaya başladık. Aycan'dan çok daha hızlı olduğumu bildiğimden dolayı daha çok hırslandım. Daha hızlı koşmaya başladım. Ben atışa geldiğimde Aycan daha parkurun ortalarındaydı. Atış yapacakken bir ses duydum. Biri "Hadi Nis, yapacaksın!" diye bağırıyordu ve ben bu sesi çok iyi tanıyordum. Kafamı dönüp ona baktım. Bana tekrar "Hadi!!" demişti. O an ona bakmaktan kendimi atışa verememiştim. Aycan atışa gelmişti ve ben bir atış bile yapamamıştım. Ne oluyordu bana? Hemen kafamı çevirip sertçe atmaya başlamıştım. Bir, iki, üç... Toplamda 5 küp vardı. Benim de Aycan'ın da dört küpü kalmıştı.

Herkes bağırırken Barış'ın sesini tekrar duymuştum. Tam atacakken Acun Abi'nin "Aycan kazandı!" sözünü duydum ve yere oturdum. Barış beni görünce koşup yanıma geldi. Cemal ve Berkan'da yanıma koştu. Barış'a baktım.
"Yapamıyorum, yapamıyorum Barış."
Barış: "Sakin ol Nisa, sakin ol.."
"Neden olmuyor bunun nedenini bildiğim halde yapamıyorum."
Barış: "Tamam, şuan sakin olman gerekiyor. İçinden geçeni bilmiyorum ama rahatla lütfen."
"Barış.."
Gözlerinin içi "Efendim?" der gibi bakıyordu.
"Beni kaldırır mısın?"
Barış: "Tamam, tut elimi."
Elini tutmuştum. Kalbimde ufak hareketlenme olmuştu. Tam beni kaldırırken ayağımın acısıyla yere yığıldım. Barış ne yapacağını şaşırdı.
Barış: "Ayağına bir şey mi oldu? Nisa bana bak! Nisa! Nisa!"
Gözlerimi hafif araladım.
"Bileğim acıyor Barış, canım acıyor."
Barış: "Kaldırıyorum seni, sakince gözlerini kapa."
O sırada Cemal ve Berkan benim yanımdaydı ve Barış'a bakıyorlardı.
Cemal: "Barış dikkat et, bileğine dokunmamaya çalış."
Barış Cemal'e bakıp gülümsedi.
Barış'ın elleri benim belimi tutmuştu. Elleri belimi tutmuştu. Elleri, belim. El,bel. Elleri, belimi, tutmuştu. Gözlerimi açıp Barış'a bakmaya başladım. Beni benche götürüyordu. Ona bakmaya devam ettim. Gözlerinin rengi, sakallarının yüzünü tanımlaması, saçlarının rüzgarın hareketiyle uçması, kirpiklerinin uzunluğu, yüzündeki küçük küçük noktalar, dişlerinin beyazlığı, kaşlarının uzun ve farklılığı ve daha fazla şey. Bu gördüklerimi beş saniye içersinde kalbimde hissediyordum. Barış'a aşık olduğumu biliyordum, kendime itiraf etmiştim ama keşke ona da itiraf edebilseydim.

Beni benche bırakıp bileğime dokunmaya başladı. "Burası mı? Şurası mı?" diye soruyordu. Doktor gelip anlık bir acı olduğunu söyledi. Yarışmayı kaybedince otururken o hızla biraz burktuğumu ama yarına geçeceğini söyleyince gülümsedim. Sakatlanmak istemiyordum. Barış'da bana bakıp gülümsedi. Daha sonra oyuna Yasin çıktı ve oyunu kaybettik.

Adaya gelmiştik. Herkes kimi yazacağına karar vermeye çalışıyordu. Benim yazacağım isim belliydi. Yasin'ini yazacaktım. Çünkü ne oyun kazanabiliyor, ne de adada huzur veriyordu. Survivor için emek vermiş olsa da insanlarla her hafta kavga ediyordu. Birde Barış'la kavga edince daha çok sinirleniyordum. Barakada yatıyordum ve yanıma Cemal geldi.
Cemal: "Nisoşum iyi misin?"
"Evet Cemalım, iyiyim."
Cemal: "Sana bir şey soracağım ama bana kızma."
"Sor niye kızayım? Ben sana kızabilir miyim?"
Cemal: "Sen oyunu Barış yüzünden kaybettin değil mi?"
"Ştt! Cemal sessiz sor şu soruyu."
Cemal: "Tamam tamam, sen soruma cevap ver."
"Barış yüzünden değil, Barış sayesinde kaybettim. Bilmiyorum ama ona aşık olmam kötü bir şey değil. Ona bakıyordum ve o sırada Aycan geldi."
Cemal: "Kuzum, Barış'ın seni sevmiyor olabilme ihtimalini düşündün mü?
"Evet düşündüm, bu yüzden ona daha çok aşık oldum. Cemal, her aşk karşılıklı mı olur?"
Cemal: " Aaa, hayır tabii ki. Platonik bir arkadaşım mı var şimdi benim?"
"Yaaa Cemoşum, seni yerim ben."
Cemal: "Sakın yemeği düşünme, sonra bu anılarını anlatacak arkadaşın kalmaz söyleyeyim."
İkimizde gülmeye başlamıştık. Kahkaha atarken Barış barakaya geldi.
Barış: "Nisa daha iyi misin?"
"Evet Barış, daha iyiyim. Sayende."
Barış: "Ben bir şey yapmadım, sadece yardım ettim."
Cemal: "Ben Nisa'yı kaldıramazdım."
"Cemaaaaal!"
Üçümüzde gülüyorduk. Harika vakit geçirdiğimi söylemek istiyorum. Bazen iyi ki bileğim burkulmuş diyorum çünkü bu anıları yaşamak daha değerli. Sohbetimiz akşama kadar devam etti. Bu kadar değerli konuları sohbet ettiğimi az hatırlıyorum. Barış'ın kalbinin güzelliğini yine anlamıştım. Yasin Cemal'i çağırdığı için barakadan gitti.

Barış: "Sana bir şey sormak istiyorum Nisa."
"Tabii."
Barış: "Cemal'i... Cemal'i seviyor musun?"
"Evet seviyorum tabii ki, en iyi dostum o."
Barış: "Hayır, ben arkadaş anlamında sormamıştım."
"O ne demek? Cemal'le sevgili gözüyle bakmıyorum bile, bunu nasıl düşünürsün?"
Barış: "Çok samimisiniz, belki bir şey hissetmişsindir diye sordum."
"Bazı şeyleri göremiyorsun Barış, hatta bazı değil birçok şeyi göremiyorsun."
Barış: "Neyi göremiyorum söyler misin? Göremiyorsam önemli bir konu değildir."
O an kalbimi hissedemedim, ona aşık olmamı önemsiz bir şey olarak görüyordu. Bilmese bile çok alınmıştım. Kalbimi kırmıştı. Dayanamıyordum, hayır Nisa sakın ağlama! Hayır, hayır! Gözümden bir damla yaş süzüldü. Yere bakıyordum.
"Belki de önemsiz dediğin şeyleri görüyorsun ama görmezden geliyorsundur."
Kalkmaya çalıştım. Barış kolumu tuttu.
Barış: "Nisa ne yaptım şimdi ben? Lütfen söyle. Seni kırmak istemedim ben başka konudan söz ediyordum."
Beni kendine çekti.
"Barış, bırak beni."
Barış: "Nisa kötü bir şey yapmak istemiyorum, seni kaybetmek istemiyorum."
"Beni niye kaybedesin ki? Az önce Cemal'le üçümüz gülüşürken bazı şeylerin değiştiğini düşünmüştüm ama öyle değilmiş."
Barış: "Yeter Nisa yeter! Anlat artık bana. İçinde saklama işte! Anlamıyorum anlayamıyorum."
"Hiçbir zaman anlayamayacaksın."
Barış: "Bana anlatmak istemediğin bir şey için seni yargılamayacağım. Belki de Cemal'e anlatmak istiyorsundur."
"Barış yapma lütfen, yapma artık."
Barış: "Çocukça triplere girme lütfen Nisa. Bak söyle bana her şeyi."
"Barış git. Dayanamıyorum."
Barış: "Peki."
Barış kalktı ve gidiyordu.
"Barış!"
Barış dönüp bana baktı.
"Özür dilerim ama içimdeki şeyi sen de hissetmezsen asla bilemeyeceksin."
Arkasını dönüp gitti. Dönüp gitti. Gitti...

Suskun Adam  •NisBarWhere stories live. Discover now