on üçüncü bölüm•

1.8K 85 11
                                    

Bütün gece boyunda kafamdaki deli sorular yüzünden uyuyamamıştım. Başım ağrıyor, sürekli ağlıyor ve moralim çok bozuluyordu. Uzun zamandır bu kadar kötü hissetmiyordum. Ruhum küçük bir alanda sıkışmışcasına canım acıyordu. Keşke beni dinleseydi, keşke bana inansaydı. Yanımda sadece avokadom vardı.

Ben çalılıkların arasında oturduğumda Berkan ve Cemal'de geldi ama o gelmedi. Cemal ile Berkan aşırı şakalaşıyor ve eğleniyorlardı. Bana baktıklarında onlara doğru gülüyordum istemsizce. Birbirleriyle garip bir şekilde bakıştılar. Barış'ı çağırdıklarında Barış biraz bekledi. Israr edince Cemal'in yanına oturdu. Barış'a bakmaya devam ediyordum. Beni bir gecede silemezdi. Bana bakmıyordu, daha doğrusu sadece yere bakıyordu.
Cemal: "Barış sende ne sessizsin, azıcık konuş."
Berkan: "Evet be yavrum. Ne oldu sana?"
Barış kafasını kaldırıp konuşmaya başladı.
Barış: "Bir şey olmadı. Yorgun hissediyorum sadece."
Aşırı sinirlenmiştim, artık içimdeki sinir ve üzüntü bana cesaret vermişti. Anlık bir cesaret ile aniden ayağa kalkıp Barış'a baktım.
"Bana söz vermiştin! Beni bırakmayacağına, beni seveceğine söz verdin sen! Şimdi ne değişti Barış? Sırf o uydurduğu cümleler seni nasıl etkiledi anlamıyorum? Neden bana inanmak yerine ona inandın? Sevgimiz yalan mıydı? BANA HER ŞEYİ AÇIKLA ARTIK!!"
Berkan ve Cemal aşırı şaşırmış bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Barış sadece bana bakıyordu.
"Yine açıklamayacaksın değil mi? Yine sadece suratıma bakacaksın. Yoruldum ben. Eğer bana bir cümle söylendi diye inanmayacaksan beni sevme bir daha!"
Hızlı adımlarda terk ettim orayı. Çok sinirlenmiştim. O yorgun olduğunu söylemişti, peki ben neydim? Sercan'ın bana yaptığı pis hareketlere karşı bende artık yorgundum.

Ağlayarak yürüyordum, yorulmuştum. Yine ve yine çok yorulmuştum. Birinin bana bağırışıyla durdum.
Barış: "NİSA!"
Onu gördüğüm an daha hızlı yürümeye başladım. Onu çok seviyordum, hala da çok seviyorum ama kalbimi kırmıştı. Ruhumu darmadağın etmişti. Aniden bana yetişip kolumu tuttu.
"Bırak beni Barış."
Barış: "Bırakamam, sana bir şey söylemeliyim."
"Pardon? Daha önce bıraktın, şimdi de öyle bırakırsın bence."
Barış: "Nisa, ben seni çok seviyorum. Yapamıyorum sensiz ben."
"Bunu şimdi mi fark ettin Barış, sana ağladım ben. Yüzüme bile bakmadın."
Barış: "Hayır Nisa aslında o şe-"
Sustu. Yine her zaman ki gibi sustu.
"Ne? Söylesene!"
"Barış susma artık ya, sürekli susuyorsun! Bana doğruları söyle!"
Barış: "Bunu sana yapmamı, ekip istedi. Ben asla seni kırmak, sana zarar vermek istemedim. Ben sana arkamı dönerken bile gözümdeki yaşla yapamam diye sürekli içimden geçiriyordum."
Gerçekten şok olmuştum. Bu bana yapılan bir kurguydu ve içine de Barış'ı zorla dahil etmişlerdi.
"Barış, neden? Neden yaptırdılar bunu?"
Barış: "İlişkimiz bilinmesin diye."
Kendimi tutamadım, yine gözümden iki,üç damla yaş aktı.
"Peki şuan, şuan beni hala seviyor musun?"
Barış: "Bu nasıl soru? Sana aşığım ben, sana deli gibi aşığım! Özür dilerim sevgilim, gerçekten çok özür dilerim."
"Sevgilim? Hala sevgili miyiz?"
Barış: "Eğer benden nefret etmiyor-"
"Saçmalama, senden nefret edemem."
Barış: "I love you bab-"
"Dur! O Evrim'in şarkısı, lütfen söyleme."
Barış kahkaha attı. Ben de sulu gözlerimle güldüm. Çocukların yanına gidene kadar şarkıyı söylemeye devam etti. Biliyordum, bana inat yaptığını...

Konseyde herkes sıralı bir şekilde oturuyordu. Bugün biri veda edecekti. Adaylar Berkan, Barış ve bendim. Açıkcası korkmuyordum. Barış gitmezdi zaten, Berkan da umarım gitmezdi. Ben gitsem de bir şey fark etmeyecekti. Acun abi herkesle uzun uzun konuşmuştu ve artık kimin gideceğini öğrenme vaktiydi. Barış Cemal'in yerine geçip ellerimizi tutmuştu. Heyecanlı bir şekilde bekliyorduk. Ellerimizi daha çok sıkmaya başlamıştık ve Acun abi "Adaya veda eden isim..." dedi. Aşırı sessiz bir ortamdaydım. Kalbim küt küt atıyordu. "Nisa" dedi. Beni söylemişti, hayallerim sona ermişti. Bu kadardı işte. Barış, Cemal ve Berkan'la buraya kadar gelmiştik. Yolun sonu gelmişti. Cemal ağlıyordu, Barış bana bakıyordu. Berkan havaya bakıyordu. Hepsinin üzgün olduğunu biliyordum.

"... buraya kadarmış." dedim uzun konuşmamı yaptıktan sonra.
Acun abi: "Arkadaşlarınla vedalaşabilirsin."
Yerimden kalkıp Sercan'a sarıldım, mesafeli bir sarılmaydı. Bana yaptığı saçma sapan şeyleri asla unutamazdım. Sonra Elif'e sarıldım. Elif çok güzel bir kadındı. İçi de dışı da. Sonra Berkan'a sarıldım. Berkan benim için çok farklıydı. O aşırı özel bir insandı. Ayrıca önceden komşuyduk. Ona tokamı verdim. Sıra Barış'a gelmişti. Onu kelimelerle anlatamazdım. O benim ruhumu aydınlatan bir insandı. O burada ki en özel insandı. Ona sıkıca sarıldım. Ve ona kısık sesle "Seni seviyorum." dedim. Sonra sıra Yasin'e geldi. Yasin'ini son zamanlarda sevmesem de bana hep abilik yapmıştı. Sonra Cemal'e geldi sıra. Ona kocaman sarıldım. Bana "Her ne olursa olsun." dedi. Onu seviyordum. Barış'ı da Berkan'ı da... Meşalemi aldım ve giderken el salladım. Gidiyordum ama kalbim hep Barış'a ait olacaktı. Onu çok seviyordum. Acun abi'nin dediği gibi Survivor bir rengi kaybetti...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 04, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Suskun Adam  •NisBarWhere stories live. Discover now