dokuzuncu bölüm•

2.2K 74 8
                                    

1 hafta sonra;
Bir haftadır oyunlara çıkmak istemiyordum. Bedenim istesede ruhum dayanmıyordu. İçimde bir üzüntü olduğunu hissediyorum. Barış'ın bana bakıp gitmesinden sonra çok şey değişmedi. Sadece Barış'la bir haftadır konuşmuyoruz. Bir haftadır yanımda olan tek bir kişi vardı, o da Cemal. Ağlasam da gülsem de benim yanımda oluyor. Barış, yüzüme bakmıyor. Yasin ve Evrim'le zaten konuşmak istemiyorum. Berkan, benimle sohbet ediyor ama sadece sohbet ediyor.. Belki mutsuz hissetmemin sebebi yoktur, bilemiyorum. Kafamda büyütüyor muyum diye binlerce kez düşündüm. Galiba Barış'tan uzak durmalıyım. Son kararım bu oldu.

Yarışmaya gitmiştik. Ödülümüz, kişi başı iki hamburgerdi ve yanında kola veriyorlardı. İşte o zaman karnımın aç olduğunu hissettim ve hırslandım. Eşleşmede Aycan'ı aldım. Çünkü geçen hafta ona yenilmiştim. Parkur ciddi derecede zor olsada bugün bana işlemezdi. Oyuna ilk Sercan-Ardahan ikilisi çıktı, daha sonra Elif-Evrim, sonra Berkan-Yunus, şimdi sıra bendeydi. Skor 4-0'dı. Parkurda deli gibi hızlı koşuyordum, bacaklarıma içimdeki hırsın yarısı bile versem daha da hızlanacağımı biliyordum, daha çok hızlı koşmaya devam ettim. Aycan'a bir parkur fark etmışımdır diyebilirim. Atışlara geldim, pota gibi küçük deliklere 3/3 atış yaparak Aycan daha atışa gelmeden kazandım. Sevinçten bağırıp yere yattım. 5-0 yapmıştım ve sonunda kazanmıştım. Ben Nisa Bölükbaşı'yım. Ezmeye çalışsalar da yıkıp geçmeye çalışsalar da hep ben kazanırım. Pes ederim, yine ayağa kalkarım.

Oyun bitmişti ve biz 10-1 skorlarla rekor kırmıştık. Herkes mutlu ve heyecanlıydı. Birazdan yemek ödülüne gidecektik ama Acun abi bana söz verdi.

Acun abi: "Yaklaşık bir haftadır performansın kötüydü ama bugün ciddi derece de yükselttin Nisa, ne oldu da birden hızlandın?"

"Bazı gerçekleri fark ettim diyebilirim, ayrıca bugün ödülü söyleyince artık yemek yemek istediğimi ve bazı konuları unutmam gerektiğini hatırladım. Öyle de yaptım. Artık kafamda soru işaretleri kalmadı. Bence bu ödül birçok şeye iyi gelecek."
Güzel bir konuşma yaptığımı düşünerek yemek ödülüne gittik.

Ödüle gittiğimizde her şey muazzam hazırlanmıştı, herkes sandalyeyelere oturmuştu. Ben tabii ki Cemal'in yanında oturmuştum ve Barış tam karşımdaydı. Hamburgerler ve kolalar geldi. O kadar acıkmıştım ki ilk hamburgeri üç lokmada yedim, ikinci hamburgeri yerken Barış'ın bana bakıp güldüğünü gördüm. Neye gülüyordu bu? Cemal'de aynı şekilde gülünce şaşırdım.
"Niye gülüyorsunuz? Ne olduu?"
Cemal: "Ağzının kenarları mayonez oldu fark etmiyor musun? Mayonezli Nisoşum.."
"Yaaaaa!"
Kahkaha atıyordum çünkü mutlu olmaya ihtiyacım vardı, o sırada Barış'ın bana yine baktığını gördüm. Gözlerimi kaçırmadım, bu sefer korkmadım. Barış'ın gözlerinin içine baktım. Yaklaşık 30 saniye boyunca bakıştığımıza yemin ederim ama kanıtlayamam. Cemal'in beni dürtmesiyle gözlerimi onun üzerinden çekip ikinci hamburgerimi yedim.

Adaya geldiğimizde Cemal ile köşede oturuyorduk. Ardından Ardahan geldi ve Barış'ı da çağırdı.
Cemal: "Nisa, bugün çok iyi yarıştın!"
Ardahan: "Evet babuş, harikaydın!"
Barış sadece bana bakıyordu.
"Teşekkür ederim, bugün biraz hırslandım."
Cemal: "Nisa ben sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."
Ardahan: "Ne söyleyecen merak ettim babuş."
Cemal: "Sercan'a ne demiştin, hani ikiniz tek başınıza kaldığınızda?"
Barış'ın bana daha dikkatli baktığını gördüm, belki üzülürdü ama Barış'ın kıskanmasını istiyordum. Kıskanmazsa beni sevmiyordur. Bunu ölçmek için yalan söyledim.
"Sercan'a... şey... belki de... Sercan'dan hoşlanıyorumdur?"
Barış: "O ne demek!?"
Cemal: "Ne hoşlanması Nisoşum?"
Ardahan: "Babuş kafayı yedi herhalde."
"Şu bir hafta da çok düşündüm, beni mutlu eden şeylere odaklanmak istiyorum."
O an Barış hızla yerinden kalkıp sahile doğru gitmeye başladı. Ne yapmıştım ben? Kıskanmış mıydı? Yoksa kızmış mıydı? Eyvah ya küserse? Napacağım ben? Cemal'e baktım, git işareti gibi eliyle Barış'ı gösterdi. Beş saniye olduğum yerde düşünüp gitme kararı aldım. Barış'ın yanına koşa koşa gidiyordum.

"Hey,Barış! beni bekle"
Barış: "Beni rahat bırak, lütfen"
dedi ve sahile doğru gitti.
İçimden "Hah! Seni rahat bırakacakmışım" diye bir ses geçti ve yanına koştum.
Güneş batıyordu, hava ne karanlık ne de aydınlıktı ve ben bu görüntüyü rüyamda görmüştüm, konuşmalar da aynı şekildeydi.
Barış: "Gelmeni istemediğimi söyledim"
"Ben gelmek istiyorum, hem ne oldu sana?"
Barış: "Ne olmuş bana?"
"Neye sinirlendin bu kadar? Adada oturuyorduk ne güzel işte."
Barış: "Nisa, sen adada konuştuğun şeylerin farkındasın yani?"
"O ne demek pek anlayamadım?"
Barış: "Boşver, gerek yok"
"Ne demek gerek yok? Var tabiki gerek yani gerek var yani olmalı?" Ne diyorum ben diye içimden geçirdim ama o denize bakıp konuşuyordu, suratıma bile bakmıyordu.
Barış: "Bu kadar merak etmemelisin"
"Barış lütfen söyle, neden böyle çekip gittin bir anda? Sinirlenmişsin bu çok belli."
Kafasını döndürüp gözlerime baktı.
Barış: "Anlamıyorsun değil mi? Barakada konuşurken gözünün içine bakıyorum ama asla anlamıyorsun, sadece oyun kazandıktan sonra değil ben sana hep sarılmak istiyorum. Beni kendine aşık ettin, nasıl yaptın bilmiyorum ama artık içimde tutarak dayanmak istemiyorum. Lütfen beni anlamaya çalış ya da boşver, çalışma."
O an beş saniyeliğine düşünmüştüm, barakada Sercan meselesini konuşuyorduk. O anda Barış barakadan gitmişti. Barış bana bakıyordu ben cevap vermeyince gitmeye çalışırken kolundan tuttum. Bir şey yapmalıydın Nisa. Ben de içimden geleni yaptım.
Barış: "Zorlamaya gerek yok Ni-"
Boyu uzun olduğu için ona çok yanaşıp onu öptüm. Hayattımda yaptığım en saçma ama en güzel şeydi. Onun dudaklarını öpüyordum. Uzun bir öpüşme olmasa da yaklaşık bir dakika öpmüşümdür herhalde. Dudaklarımı dudaklarından ayırmaya cesaretim yoktu fakat dakikalarca öpüşemezdik. O an aklıma hemen kameralar geldi. Birden ani bir hareketle geri çekildim.
"Barış, inanmıyorum! Nasıl böyle bir hata yaparım "
Barış: "Beni öpmen hata mıydı?"
"Hayır hayır, kameraları diyorum. Bizi gördükler inanmıyorum!"
Barış: " Yani beni öptün ve pişman değilsin?"
O an etrafta kamera arıyordum.
"Tabiki pişman değilim, şey yani amaan boşver."
Güldü. Yanıma geldi.
Barış: "Seni hiç bir şeye karşı zorlamam ama seni seviyorum bunu bil yeter."
Gözlerim ona takılı kalmıştı ve o barakaya gitti.

Bütün bu olanları rüyamda görmüştüm ve şimdi gerçek oldu. Ne yapacağız şimdi biz? Sevgili mi olduk, iki aşık mı? Yoksa birimiz salça birimiz kokonat mı? Bu soruların cevaplarını bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. Ben bu anı haftalarca içimde tuttum, haftalarca mutsuz oldum, haftalarca... Şimdi mutlu olma sırası bize gelmişti. Biliyorum ki biz şansı yakalamıştık. Biliyorum ki, biz birbirimize aşık olduk!

Suskun Adam  •NisBarWhere stories live. Discover now