7. Bölüm: Derin Sessizlik

1.1K 148 13
                                    

DERİN SESSİZLİK 

Çok uzun zamandır nefes almayı bırakmamış olmama rağmen güçlü kalmak için, güçlü olabilmek için elimden geleni yapıyordum ama bu benim için son noktaydı.

Annemi ve babamı kaybettiğim günden beri ilk defa bu kadar güçsüz hissediyordum ve asıl kötü olan bu hissi içimden söküp atmanın bir yolunu bulamıyordum. Sanki ömür boyu bu hisle yaşamam gerekiyormuş gibi hissediyor, bu histen kurtulmanın ölmekten başka yolu yokmuş gibi geliyordu.

Acımı gizlemek için elimden geleni yapmış, kendime göre çok uzun bir yol kat etmiştim. Haftalarca intihar kelimesinin son harfinde gidip gelmiş, sonunda beni istemediğini ve yapmam gereken seçimin bu olmaması gerektiği kararını almıştım. Ne kadar doğru bir karar olduğu umurumda değildi, ben sadece güçlü biri olmak istemiştim ve bir şekilde olmuştum. Benim gibi biri nasıl güçlü biri olabilirse ancak o kadar güçlü biri olmuştum ve bu elimdekinin en iyisiyken, haftalardır uyuyan kardeşimi görmek beni çok daha iyi hale getirmemişti.

Kendimden bile sakladığım halde saklayamadığım bir cümle, bir düşünce çıkmıştı ortaya kardeşimi görmemle. Onun öldüğünü, öldürüldüğünü düşünüyordum ama kendimden ne kadar saklarsam bu düşüncenin o kadar çabuk ortaya çıkacağını biliyordum. Hayat, beni yine yanıltmamış, her şey düşündüğüm gibi olmuştu. Kendimden öyle saklamıştım ki, sonunda normalde yüzleşeceğimden daha önce yüzleşmek zorunda kalmıştım.

Canımı öyle yakmıştı ki, hislerimi hissedemediğim ama var olduklarını bildiğim saniyeleri sanki saatlermiş gibi atlatmıştım.

Hayat her zaman bir öncekinden çok daha zor hale geliyordu ve onu kolaylaştırmanın hiçbir yolu yoktu. Var olan yöntemler bile bir zaman sonra imkânsız hale geliyordu.

Belki tek yöntem yeni bir başlangıç olabilirdi.

Hiç durmadan, hayatına devam ettiğin her saat yaptığın, sadece hayatını değil, kendini de değiştirdiğin başlangıçlar. Bu başlangıçlar, sadece hayatı kolaylaştırmayacak, insanı olgunlaştırıp, ufkunu da açacak ama biz bunu yalnızca birilerine olgun bir cevap verdiğimizde fark edeceğiz.

"Nasıl uyanacak?" dedim nefes almaya çalışarak. Favor ne derse desin aynı cümleyi kurmaya devam ediyordum tıpkı onun gibi. Karşımda haftalardır görmediğim, sesini bile duymadığım kardeşim uyuyordu ve ben dokunamıyordum. Aramızdaki parmaklık yüzünden uyandıramıyordum.

"Gitmek zorundayız," dedi Favor her kelimenin altına basa basa, dakikalardır hatta belki saatlerdir yaptığı gibi. Ne kadar zamandır parmaklıklara yapışmış bir halde kardeşimi izlediğimi bilmiyordum. "Bunun ne sana ne ona ne de bana faydası olacak. Bizi yakalatmaktan başka bir işe yaramayacak."

Parmaklıkları bırakarak hızlıca ona döndüm. "Senin kardeşinden bahsetmiyoruz," dedim dişlerimin arasından. "Yani tepkinin bu kadar normal olması çok doğal ama orada duran, uyuyan, haftalardır uyuyan çocuk benim kardeşim ve ben kardeşimi almadan hiçbir yere gitmiyorum." Bağırarak kurduğum bu cümlelerin zaten onda bir çağrışım yapacağını sanmıyordum ama beklediğim şey, empati kurmasıydı.

"Bencil davranıyorsun," dedi normal bir ses tonuyla. Ses tellerinin bağırma deyince intihar falan ettiğini düşünmeye başlamıştım. Sinirlendiği bir şeye nasıl bağırmazdı bir insan? "Kardeşinin orada olduğunu ve uyuduğunu, uyutulduğunu biliyorum ama bu, onu çıkarmadan buradan gitmememiz gerektiği ya da gidemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Onu uyandırman durumunda beklemediğimiz bir tepki verip vermeyeceğini bilmiyoruz. Ne verdiklerini, nasıl uyuttuklarını da bilmiyoruz. Yarım saattir sırf kötü hissetme diye söylemiyorum ama ölüp ölmeyeceğini bilmiyoruz, bu yüzden gitmemiz ve neler olduğunu öğrendikten sonra gelip almamız gerekiyor. Anladın mı?"

Statis: YAKAMOZ (TİLKİ KİTAP)Where stories live. Discover now