Bölüm 1

2.3K 55 21
                                    




Yüzbaşının Kızı

Bir Muhafız Birliği Çavuşu





- Yarın bir muhafız birliğinde bir yüzbaşı olabilirdi.

- Nene gerek, bırak orduda çalışsın.

- Çok doğru! Varsın sürünsün...

...............................

- Peki, babası kim onun?

Knyajnin

Babam Andrey Petroviç Grinyov, gençliğinde Kont Münnich'in emrinde çalışmış 17** yılında kıdemli binbaşı rütbesiyle emekliye ayrılmış. O günden bu yana, kendi malı olan Simbirsk köyünde yaşıyordu. annem Avdotya Vasilyevna Y. de, oralı, yoksul fakat soylu bir ailenin kızıydı. Babamla Simbirsk'te evlenmişler. Biz aslında dokuz kardeşmişiz. Fakat kardeşlerimin hepsi de bebekken ölmüşler.

Ben daha annemin karnındayken, yakın aile dostlarımızdan muhafız birliği binbaşısı B.'nin yardımıyla Semenovski alayına çavuş yazılmışım. Eğer umutlar boşa çıkıp, annem kız doğuracak olsaymış, babam dünyaya gelmeyen çavuşun ölümünü gerekli yere bildirecek, iş de böylece kapanacakmış.

Öğrenimimi tamamlayıncaya kadar izinli sayılıyordum. O zamanın eğitim yöntemi şimdikinden başkaydı. Beş yaşıma bastıktan sonra seyis Savelyiç'in eline verildim. Kendisi uyanık davranışlarından ötürü lalalığıma atanmıştı. Onun gözetimi altında yetişerek on iki yaşıma vardığımda Rus gramerini iyice öğrenmiş, bir tazı yavrusunun nitelikleri üzerine yanılmadan konuşabilecek duruma gelmiştim. Bu sırada babam, Monsieur Beaupré adında bir Fransız tuttu benim için. Kendisi çiftliğin yıllık şarap ve zeytinyağı ihtiyacıyla birlikte Moskova'dan ısmarlanmıştı. Fransız'ın gelişi Savelyiç'in çok canını sıktı. Kendi kendine ''Çocuğun ne eksiği var?'' diye homurdanıp duruyordu; ''Çok şükür yıkanması, taranması, beslenmesi yerinde. Kendi adamın yokmuş gibi sen git elinmösyösünü kirala! Boşu boşuna para harca!..''

Beaupré'nin asıl mesleği berberlikmiş. Sonra bir ara Prusya'da askerlik yapmış.Sonra da ne anlama geldiğini pek kavramadan pour être outchel(*) kalkıp Prusya'ya gelmiş. İyi bir delikanlıydı. Fakat çok uçarı, çok derbederdi. En güçsüz yanı da karşı cinse aşırı tutkusuydu. Bu yüzden sık sık tokatlanır, günlerce oflayıp puflardı artık. Ayrıca, kendi deyimiyle, şişe düşmanı bir adamdeğildi. Yani, (Rusça söylersek) içkiye pek düşkündü. Fakat bizim evde şarap sadece yemekten sonra, o da birer kadehçik verildiğinden ve zavallı öğretmen herkeresinde atlandığından, Beaupré az sonra Rus likörüne alıştı. Sonra da mide için çok daha yararlı olduğunu ileri sürerek, onu kendi ülkesinin şaraplarına yeğlemeye başladı.

Hemen dost olmuştuk Fransız öğretmenle. Anlaşmaya göre bana Fransızca, Almanca ve bütün bilimleri öğretmek zorundaydı ya, o bunun yerine benden ayak üstü çat pat Rusça öğrenmeyi yeğledi. Sonra da herkes kendi işiyle uğraşmaya başladı artık. Aramızdan su sızmıyordu. Benim için ondan daha iyi bir öğretmen bulunamazdı. Fakat kader az sonra ayıracakmış bizi. Bakın nasıl oldu bu iş.

Şişman ve çopur bir kız olan çamaşırcı Palaşka ile tek gözlü sığırtmaç kız Akulka, bir gün anlaşmışlar, aynı anda annemin ayaklarına kapanıp işledikleri büyük günahı itiraf etmişler. Gözyaşları içinde, toyluklarından yararlanarak kendilerini baştan çıkaran mösyöden yakınmışlar.

Bu gibi konularda şakası olmayan annem durumu babama iletmekte gecikmemiş tabii. Babam ceza verirken fazla düşünüp taşınan insanlardan değildi. Hemen yanına çağırtmış düzenci Fransız'ı. Mösyö'nün küçük beye ders vermekte olduğunu bildirmişler. Babam da bunun üzerine kalkıp odama gelmiş.

Yüzbaşının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin