″Yağmur yağacak.″

3.4K 186 80
                                    

Hayatta bazen sevmediğimiz ve bizi zorlayan şeyler olabilir. Olanlara kader deyip geçmek yerine, korkularımızın üzerine üzerine gidip kimin büyük olduğunu göstermeliyiz.

Tanrım, 21. yüzyıldayız ve hala LGBT karşıtı insan var. Bu epey zorlayıcı ve baskılayıcı olsa da elimizden geldiğince kendi haklarımızı savunmaya çalışıyoruz.

İşte o anlardan biri, onur yürüyüşüne katıldığım gün, yürüyüş sırasında belime dolanan parmaklarla olduğum yere çakıldım. Transtan çıkıp soluma dönmemle, karşısına ciddi surat ifadesiyle bakan okul arkadaşımı gördüm.

Tamam, bu biraz tuhaf. Ona baktığımı fark ettiğinde göz ucuyla bana bakmış ve beni biraz daha kendine çekmişti.

Neden sesimi çıkaramıyorum?

Hafifçe öksürüp ondan uzaklaşmaya çalıştığımda gözleri direkt, titrek irislerime değmiş ve nefesimi tutmamı sağlamıştı.

″Rahat dur.″

Ha? Sen kimsin be?

Sözüne kulak asmayıp uzaklaşmaya çalıştığımda belimdeki elini sıkılaştırmış ve olabildiğince yakınına çekmişti. Kafamı hafif kaldırıp yüz yüze gelmemizi sağladığımda, ona sinirli bakışlarımı yolladım.

″Hey, neden böyle sevimli olmaya çalışıyorsun? Sinir bozucu.″

″Bırak beni. Ayrıca sevimli olmaya çalışmıyorum.″

Diğer elindeki pankartı yere attı ve uzanıp, zıpladığımdan ötürü gözlerimi kapatan saçlarımı parmağının ucuyla geri itti.

″Bir şeyler içmeye gidelim.″

Kafamda sıraladığım cümleler kayboldu. Bu benim tanıdığım, bana zorbalık eden çocuk mu?

″N-ne? Ne diyorsun?″

Çok minik bir tebessüm armağan etti ve gözlerini kısıp beni izledi bir süre.

Biz orada öylece dururken, yanımızdan geçen insanlar bize çarparak ilerliyordu.

″Birazdan yağmur başlayacak gibi görünüyor, gitmeliyiz.″

Gözlerinin içine baktım ve o simsiyah denizde alay duyguyu aradım.

Kıpırdamayacağımı anlayan zorba belimdeki elini bileğime çıkardı, beni o derin kalabalıktan uzaklaştırdı ve peşinden sürükledi öylece.

ChangeTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang