27

21 3 0
                                    

Sevgi neydi? Emekti, gerçekliğine inandığım tek duyguydu. Peki ya aşk? O gerçek miydi?

Hazandan

Gözlerimi araladığımda sıkıcı beyaz tavan ve ciğerime işleyen hastane kokusuyla yüzümü buruşturdum. Neden buradaydım? Hatırlamak için gözlerimi kıstım ama olmuyordu aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Kolumda hissettiğim sızıyla sağ tarafıma döndüm seruma ters bakışlar attım. Odanın kapısı açılınca bakışlarımı oraya çevirdim. Annem odaya dalmıştı telaşla konuşmaya başladı babamda annemi sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Hazan sana bu zamana kadar el kaldırmadım ama en sonunda benden dayak yiyeceksin. Kahvaltı yapmadan evden çıktın ve saatlerdir açsın sonrada bayıldın."

"Anne tamam özür dilerim böyle olacağını bilemezdim."

"Bu yememeni gerektirmez kızım."

"Tamam, anne haklısın."

"Ben her zaman haklıyım çünkü ben anneyim, senin annen."

"Anne tamam tekrar özür dilerim. Hüseyin amcam nerede?"

"Koridorda Gülşen Hanımla beraber."

"Çağırır mısın anne?"

"Bekle çağırayım."

Annem odadan çıkınca babamla kısa süreli bakıştık.

"Seni çok merak ettim kızım."

"Özür dilerim baba, seni üzmek istemezdim günün stresi yüzünden unutmuşum. Tekrarı olmayacak ama merak etme."

"Bizim için senden önemli hiçbir şey yok kızım biliyorsun."

"Sarılalım mı baba?"

Babam sanki bunu dememi bekliyormuş gibi yanıma gelip sıkıca sarıldı bana. Kolumdaki seruma rağmen sarıldım ona kolumdaki sızıyı birkaç saniye umursamadan sarıldım. Kapı tekrar açılıp kapanınca birbirimizden ayrıldık.

"Ooo aile kucaklaşması en sevdiğim."

Kafamda sormak istediğim sorular vardı ve ben ne olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyordum.

"Hüseyin amca ne oldu bana?"

"Bayıldın kızım onu da ben mi söyleyeyim?"

"Onu demiyorum ben, en son ne yapıyorduk?

"Denizin görüntülerini izliyorduk."

İşte o zaman her şey aklıma gelmişti. O görüntülerde gördüğüm kişi bayılmamın bir diğer sebebiydi.

"O görüntülerde annem var."

Sesim beklediğimden yüksek ve korku dolu çıkmıştı. Odadaki herkesin bakışları benim üzerimdeydi bense anlam vermeye çalışıyordum.

"Bu ne demek Hazan?"

"Bizim eski evimiz İstanbul'un bir diğer ucunda, annemin orada olması ne demek? Sanki olacakları biliyormuş gibi orada o saatte ne işi var?"

"Hazan karıştırıyor olabilir misin?" dedi Hüseyin amcam merak dolu bir sesle.

"Hayır, başındaki başörtüyü babamla beraber almıştık. Anneler günüydü, mutlu olur diye hediye almak istedik. Gittiğimiz bir yerde çok güzel eşyalar vardı birde hepsinden sadece birer tane olan başörtüler vardı. En özel hediyenin bu olacağını düşünüp almıştık, beğenmemişti tabi. Onun olduğundan eminim."

Sesim ağlamaklı çıkıyordu gözlerim dolmuş burnumun direği sızlıyordu. Sonra Doruk'un dedikleri geldi aklıma. Babamı annem öldürtmüştü.

Serumum bitince eve gelmiştik. Üstüme sinmiş hastane kokusu yüzünden duş almak istemiştim ama kolumu kaldırmaya mecalim yoktu. Annem yıkamıştı beni, sesimi bile çıkartamamıştım. Sonunda herkesi eve toplamıştık Doruk dâhil herkes salondaydı. Olabilecek her şeyi konuşmuştuk. Bu bulmaca çözülmeye ne zaman başlayacaktı olayın sonu nereye bağlanacaktı bilmiyordum. Hüseyin amcam Denizi çıkartabilmek için evden ayrılmıştı gerekli evrakları hazırlamaya başlamıştı. Sevinç ve üzüntüyü bir arada yaşıyordum kafamın içindeki düşünceler beynimi yiyip bitiriyordu. Gece boyu gözüme uyku girmemişti babamın mezarına gidip onunla konuşmak istiyordum. Sabah ezanı okunur okunmaz yatağımdan kalktım aynadaki yansımama bakıp yıkık halimi izledim kısa bir süre. Üstüme dolaptan bulduğum ilk tişört ve pantolonu geçirip evden çıktım bahçede kulübesinde uyuyan Tarçının başını okşadım ve garajdaki annemin arabasını aldım.

Sessiz  Merhamet (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin