13

1.4K 171 104
                                    




Kulağında dinlediği şarkının sözlerini yankılanıyordu. Arkadan gelen müziğin içinde süzülüp ona bir şey anlatıyormuş gibi hissediyordu.

Darling, nobody said that it would last forever
That doesn't mean we didn't try to get there
I never said that we would die together
That doesn't mean it was a lie, remember
Nobody said that it would last forever

Bir şeyleri kendi kendine yaşamak böyle mi hissettiriyordu? Hayal dünyanda kurduğun senaryoyu diğerine söylemeden onun da sana eşlik etmesini, kendi rolünü oynamasını bekliyorsun. Beklediğini alamayınca, sözleri karıştırıp ortaya farklı bir hikâye koyduğunda da sinirleniyorsun. Belki sinirlenmeye hakkın bile yok ama yine de sinirleniyorsun işte. Sehun'u anlamak ne kadar imkânsızsa kendisini de anlamak bir o kadar imkansızdı. Sanki Sehun'un yanındayken bedenine bir başkası giriyor ve kafasına göre hareket ediyordu. Sehun'un yanında olmayınca da... bu sefer zihnini ele geçiriyor bu kişi ve onu rahat bırakmıyordu. Sehun zor bir puzzle gibiydi, her bir parçasını bulmak ve yerine yerleştirmek zordu. Sabır, özen ve zaman gerekiyordu bunun için.

Bu sefer son, demişti kendine. Diğer omega odadan çıkıp, ona attığı tokatla bıraktığında bu sefer sondu onun için. Daha fazla bu saçmalığa devam etmeyecekti. Daha fazla Sehun'un karşısında kendini küçük düşürmeyecekti. Bu saçma duygulardan kurtulmak için elinden geleni yapacaktı çünkü ciddi anlamda çıldırmış durumdaydı. Sadece kendine zarar vermiyordu artık.

Tüm gün dışarıda yürüyüp, kulağındaki kulaklıkta çalan şarkılar eşliğinde her şeyden uzaklaşmaya çalıştı. Zihnini soğuk havayla temizlediğini düşünmüştü. Ama geri geldiğinde aslında bıraktığı tüm dağınıklık orada durmaya devam ediyor ve Jongin dağınıklığı toplamak için hiçbir şey yapmıyordu.

Sehun her zor durumda, istediği şey olmayınca yaptığı gibi davranmıştı ve bu duruma kimse şaşırmadı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak zor olmalıydı. Jongin bu konuda maalesef o kadar iyi değildi diğer omega kadar. Sehun her zaman ki gibi bunu çok iyi beceriyordu. Chanyeol'un aptal şakalarına kahkaha atıyor, Baekhyun ile birlikte yüzlerine nemlendirici sürerek dedikodu yaparken hiçbir sorun yok gibi davranıyordu. Onun için her şey çok normal ve sıradandı. Sanki Jongin ile hiç kavga etmemiş, Jongin onu öpmemiş ve o da Jongin'e tokat atmamış gibiydi. O gün hiç yaşanmamış, sadece Jongin o aptal rüyanın devamını görmüştü. Bu tavrına alışıktı esmer olan ama ilk defa midesinin bulandığını ve her an kusacakmış gibi hissetmesine neden olmuştu. Belki de ilk defa bu kadar büyük bir olaydan sonra böyle davranması daha çok koymuştu ona.

Onu görmezden geliyordu. Onu yok sayıyordu. Ve ona laf söylemeye bile tenezzül edecek değeri vermiyordu. Bunların onu ne kadar rahatsız ettiğini biliyormuş gibi, sanki bilerek tek amacı Jongin'in kalbini daha da parçalamakmış gibi hareket ediyordu. Eğer bilerekse yaptığı, bu konuda da onu tebrik etmek isterdi Jongin, çünkü her işte olduğu gibi bunda da çok iyiydi.

Sehun'dan nefret etmek kolaydı, Jongin bunu kendine tekrar hatırlattı. İki sene boyunca araları hep böyle olmuşken birkaç aylık yakınlaşmayı unutabilirdi. Ne kadar zor olabilirdi ki? Sehun'un karakterini, en azından diğer omeganın gösterdiği kadarıyla, tanıyordu. Sehun hep bir şekilde duvarlar örmüştü Jongin'e ve esmer olan bu duvarları hak etmemişti üstelik. Bencildi Sehun, sadece kendini düşünürdü. Onun duyguları ve hissettikleri her zaman herkesten daha üstündü. İlgi odağı olmaya bayılıyordu her ne kadar tam tersini iddia etse de. Her zaman, her ortamda başrol olmak istiyordu. Belki de bu yüzden Jongin'in onun etrafında böyle dönmesine izin vermişti. Jongin yakın olsalar da olmasalar da ona istediği ilgiyi hep vermişti. Onun egosunu yeterince tatmin etmiş olmalıydı.

Bittersweet Tangerine // SeKaiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora