İstenmeyenler

Sınıf

Müdürün kapısının önüne gelince kapıyı tıktıklamadan içeri girdim.

Birde bu kapıyı mı tıktıklayacaktım? Çok saçma.

"Burası dingonun ahırı mı!" diye bağıran müdür ile odaya dikkatlice baktım.

Benim haricimde uzun boylu bir çocuk daha vardı. Elinde tuttuğu çikolatayı yiyordu.

"Bilmem belki şu çocuktan birkaç tane daha koyarsanız biraz da dekorasyonu değiştirirsen burası dingonun ahırı olabilir." dedim.

"Seni terbiyesiz!" diye bağıran müdür ile masasına yaklaştım ve ellerimi masaya koyup ona eğildim.

"İlk olarak sen bana terbiyesiz diyemezsin! İkinci olarak terbiyesiz dersen geberirsin. Üçüncü olarak da senin odanda olmaktan memnun değilim. Yeni öğrenciyim. Sınıfımı söyle, gideyim." diye tısladım.

Müdür bana korkarak bakarken "İsmin ne?" diye sordu. Sesi titriyordu.

"Buket Kaya."

Müdür bilgisayarından bir şeyler yaparken çikolatasını bitirmiş, kek yemeye başlamış çocuğa baktım.
Bunu evde aç mı bırakıyorlar? Bu ne iştah?

"Sınıfın 12/A. Koridorda ilerleyince sağdan ikinci sınıf." diyen müdür ile odasından çıkarken odadaki aç çocuğa "Sende çıkabilirsin Buray." dedi.

Sınıfıma gelince derin bir nefes aldım. Tam içeri girecekken bana çarpıp içeri giren çocuk ile kaşlarımı çattım.
O kadar dizimsi bur sahnedeyim. Sınıfa gireceğim, bana omuz atıyor!

"Oğlum kör müsün! Dikkat etsene!" diye bağırdım sinirle.
Uzun boylu, esmer bir çocuktu. Bana döndü ve "Bana mı diyorsun?" diye sordu.

"Şimdi sana diyorum ama birazdan ebene de diyebilirim!" diye bağırdım.
Herkes nefeslerini kesmiş bizi izlerken sinirim daha da arttı.

"Sinirlenmeden git." dedi ve arkasını dönüp sıralara doğru yürümeye başladı.
Arkasından sinirle yumruk atacakken bir anda bana dönüp kolumu tuttu.

"Sana beni sinirlendirme demedim mi!" diye bağıran çocuk ile "Seni dinleyen kim?" diye sordum ve ayağına sert bir tekme attım.

Biz kavgaya devam edecekken içeri öğretmen girdi ve "Herkes yerine otursun!" diye bağırdı.