11 - öyle kolay aşık olmam ama senin ayrı bi' havan var

364 50 72
                                    

Canozan - Öyle Kolay Aşık Olmam

"İlk dövmemi yaptırdığımda annem üç ay falan konuşmamıştı benimle. Harbi harbi küs kalmıştık." Derisinde gezdirdiğim parmağımı durdurdum istemsizce. "Neydi ilk dövmen?" Başım omzundaydı, sırtımızı yatak başlığına yaslamış öylece duruyorduk. "Rahatını bozmam gerek göstermem için." Gülüp başımı çektim omzundan. Tişörtünün kolunu kıvırıp omuz başına yakın dövmeyi gösterdi. İronisine güldüm. Klasik bir 'old school' dövmeydi, içinde hançer olan bir kalp ve üstünde 'mom' yazan bir flama. "Buna rağmen küstüğüne inanamıyorum." Gülüşümüz sonlandığında oturuşunu iyice rahatlaştırıp hafifçe başımı tekrar omzuna düşürmem için çekti. Jimin, temas bağımlısıydı. Gerçek bir sırnaşıktı. Şikayetçi miydim? Hayır. O yüzden bu konuyu kapatıyorum.

Odası aşırı tatlıydı. Jimin figürü dışarıdan bakıldığında sanki yatağının altında sekiz kutu prezervatif depolu gibi bir şey olsa da, masasında mantar pano vardı, ki bu aşırı gay bir şey. Kendimden biliyorum. Turuncu bir 'puf' vardı kapısının arkasında. Normalde kapının açık kalması için önüne koyuyordu, şu an sarmaş dolaş olduğumuz için kapının arkasına ittirilmişti. Armut koltuk alacak parası yoktu ve bunu Hoseok'un ablası bekar evini dağıtırken onlara vermişti. Hoseok'un ablası vardı, Taehyung'un kardeşleri. Jimin'in de bir erkek kardeşi vardı. Bunu duyduğum an aklımda yankılanan 'birbirinizi tanımıyorsunuz' sesini susturabildiğim kadar susturmuştum ancak masasında duran kırmızı çiçekli kaktüs bana bunu hatırlatmak istercesine göz kırpıyordu. Onu tanımıyordum.

Tanımadığım, yani en azından belli bir boyutta flört ya da çıkma eylemine girişecek kadar tanımadığım, insanlarla öpüşmek açık konuşmak gerekirse kitabımda olan bir şey değil. Çevremdeki insanların öylesine bir anlık öpüşmeleri yüzünden birbirlerini tanıyıp ilişkiye başlayacak kişileri bulma şanslarından bende olduğunu da söyleyemem. Uzun ilişki ve arkadaşlıktan dönen sevgililik benim konfor alanımdır ve bunun dışına bunca yıldır hiç çıkmadım. Jimin bir istisna. Jimin birçok anlamda istisna.

O yüzden, bunun onun için ne kadar önemli olduğunu kestirememek canımı sıkmıyor desem ağır yalan söylemiş olacağımdan, belki de bu yöntem de işe yarıyordur biriyle birlikte olmak için diyerek kendimi telkin etmek şu an çok daha kolay geliyor çünkü Jimin çok güzel kokuyor. Çok güzel bakıyor ve çok güzel konuşuyor. Sabun köpüklerinden yapılmış gibi şeffaf ve hafif bir gök kuşağıyla yanımda oturuyor ve hayır bu gök kuşağının bu sefer gay olmakla ilgisi yok. Parmakları belli belirsiz elimin üstünü turluyor ve ben sanki on beş dakikalık yoğun bir yağ yakma egzersizini bitirmişim gibi bir kalp atışıyla karşı karşıya kalıyorum. Alnım boncuk boncuk terliyor, etimin altındaki kılcal damarlar belirginleşiyor ve dünyadaki en soluk beyazlardan biri olan ten rengim canlanıyor. Bana resmen hayat veriyor. Ben de bir şekilde bu içimdeki karmaşayı nasıl halledeceğimi düşünüyorum. Hatta ve hatta bu karmaşadan aşırı memnun olan tarafımla kontrol manyağı olan tarafımın kavgasını izliyor, ve ilk defa onun tarafını tutmuyorum. Tutmuyorum çünkü kalbimin artık yapay şeylerle hızlanmasını istemiyorum. Korku filmindeki jump scare yüzünden değil Jimin'in yanağıma düşen kirpiği alışında hızlansın istiyorum. Ayağıyla bacağımı dürttüğünde olsun, Jungkook gecenin köründe telefonlarımı açmadığı için değil. Namjoon vücudumun çoğu yerinden kalın olan kitabı pat diye yere düşürdüğü için değil de, Jimin'in omzuma düşürdüğü başı yüzünden boynumu gıdıklayan saçları hızlandırsın istiyorum.

Pıtır pıtır konuşup bir şeyler anlatıyordu ancak dikkatimi veremiyordum çünkü burnumdan giren kokusu tüm beyin kıvrımlarımı eritiyordu. Çok kötü vurulmuştum. Aşk değildi bu ya da sevgi. Resmen beni kurşuna diziyor gözümün içine baka baka. Çarpık dişlerinin arasından pıtı pıtı döktüğü kelimelerle kurşuna diziyor. Bense sadece hülyalı hülyalı gözlerine bakabiliyorum. "Yoongi sen beni dinliyor musun ya?" Ani ses değişimi ile başımı omzundan çekip kaşları çatık yüzüne çevirdim. Evet. Gözü, kaşı, kirpiği. Hepsi bir çeşit silahmışçasına göğsüme göğsüme ateş ediyor. "Daldım. Ne diyordun?" Gözlerini devirerek tek eliyle göğsümü hafifçe ittirdi. Kıkırtılara yenik düşerken ortamı değiştiren koridordan odaya doğru yaklaşan Hoseok'un sesiydi.

sen beni öpersen belki de ben fransız olurum ℘ yoonminWhere stories live. Discover now