Bölüm 8 ~Sevinç Gözyaşları (1.Kısım)

1.6K 126 8
                                    


Aradan geçen üç hafta içinde kilimhane yeni yerine kurulmuştu. Akman alpleri savaş için hazırlarken, Zeynep'te her gün kilimhaneye gitmiş oradaki kadınlara yardım etmişti. Dokuma tezgahları yerleşmiş, ipler hazırlanmış, boyama için bitkiler toplanmıştı. Bilmeyip öğrenmek isteyenlere bu taşınma sürecinde iş öğretilmişti.

Akman'ın yarası gün geçtikçe iyileşmişti. Artık onun için bir sorun teşkil etmiyordu. Akman her gün, gün doğumuyla kuleden ayrılıyor akşamın geç saatlerinde geri geliyordu. Zeynep ne kadar dinlenmesini istesede bir şey diyemiyordu. Çünkü herkes savaş için hazırlanmak zorundaydı. Alpleri de en iyi eğitecek olan kocasından başkası değildi.

Şimdiyse erzaklar hazırlanmış, zırhlar giyilmiş, herkes sevdiğiyle vedalaşmış Akman'ı bekliyordu. Akman odasının penceresinden kendini kalenin dışında hazır bekleyen ordusuna baktı.

Zeynep zırhını giymiş dışarı bakan kocasını izliyordu. Ağlamayacağına söz vermişti. Bir de aklı kendisinde kalsın istemiyordu. Midesinin bulanmasıyla odanın kenarında ki kaba koştu. Ne kadar öğürse de bir şey çıkaramadı. Dün geceden beri kaç kere kustuğunu bilmiyordu.

Akman karısının yanına gelip sırtını sıvazladı.

"İyi misin?" Zeynep kuşağından çıkardığı mendille ağzını sildikten sonra doğruldu. Akman'a iyi olduğunu göstermek için gülümsedi.

"İyiyim hayatım, üşütmüşüm sadece. Sen gelene kadar iyileşeceğime eminim." Dedi. Akman karısını bu halde bırakıp gitmek istemesede artık vedalaşmak zorundaydı. Ordu yeterince onu beklemişti. Zeynep'i kendine doğru çekip alnına şefkat dolu bir öpücük kondurdu.

"Yavuz burada kalıyor biliyorsun. Kendini riske atacak bir şey yapma. Günlerdir kilimhaneyle uğraşmaktan hasta oldun. Biraz dinlen. Önce Allah'a sonra Yavuz'a emanetsin."

"Seni Allah'tan başka emanet edecek kimsem yok. Allah kılıcını keskin yapsın. Gücüne güç katsın. Burada yolunu gözleyen biri olduğunu hiç aklından çıkarma. Gittiğin gibi zaferinle sapasağlam geri gel." Dedikten sonra kocasının yanağına bir buse koydu. Akman tekrar konuştu.

"Seni seviyorum"

"Seni seviyorum"

Akman kılıcını beline taktı. İkisi birlikte merdivenlerden aşağı indiler. Fatih ile Mayda aşağıda onları bekliyorlardı. Mayda abisiyle vedalaştı. Zeynep "Dikkat edin kendinize. Allah'a emanet olun." Diyerek Fatih'le vedalaştı. İki adam kulenin geniş kapısından çıktılar. Kule merdivenleri önünde kendilerini bekleyen atlarına bindikten sonra kale kapısına sürdüler.

Mayda yandan Zeynep'e kollarını doladı. "Sağ salim gelecekler mi?"

"Gelmek zorundalar." Dedikten sonra Mayda'nın sırtını sıvazladı. "İçeri geçelim serin oldu."

Ordunun at sesleri şimdi Edena Beyliğinde yankılanıyordu.

Zeynep günlerini kilimhane kale işleriyle oyalanarak doldurmaya çalışsada bu pek mümkün olmuyordu. İşler öğlene kadar bitiyordu. Bu yüzden Akman'ı düşünecek çok vakti oluyordu.

Yine aynı geçen günlerden biriydi. Mide bulantısıyla yataktan kalktı. Akman gittiğinden beri bulantıları geçmemişti. Öğürme seslerini duymuş olacak ki kapıyı tıklatıp Esila içeri girdi.

"Hanımım bu iş böyle olmayacak. Kutay Bey'e söyleyeyim size bir baksın."

Zeynep'te artık üşüttüğünü düşünmüyordu. Bu kadar uzun zaman midesinin bulanması imkansızdı. Aklına düşen gerçekle yatağın kenarına çöktü. İki aydır kanaması olmamıştı. İstemsizce elini karnına götürdü. Esila'ya döndü.

Sisli Yoldan Gökyüzüne (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now