Bölüm 2~ Tanışma

3.5K 214 20
                                    

Edena Bey'i Akman, dönmekte oldukları seferden galibiyetle çıkmanın gururunu yaşarken mola verdikleri göl kıyısından hızla suya atladı.


Bu yaz gününde ve üç gündür süren savaştan sonra kendini bıraktığı bu suda yorgunluğunu atmak, üstündeki kan lekelerinden temizlenmek istiyordu.

Genç yaşında babasını kaybetmesiyle boyunun başına geçen Akman kısa zamanda kendini kanıtlamış ve boyunun sadakatini kazanmıştı.

Sert mizacına, nadir gülen yüzüne rağmen oldukça yakışıklı denebilirdi. Vücudunda ki savaş yaraları sertliğine sertlik katarken karşısına çıkanların söyleyeceklerini iki kere düşünmesini sağlayan koyu kahve gözlere sahipti. Bu gözler asla ne düşündüğünü ya da hissettiğini karşıdakine belli etmezdi.

Akman'ın adamı Fatih suda yüzen beyine bir kere daha baktı. Yüzünde sanki her şeye karşı koyabilecekmiş gibi bir ifade vardı. Uzun zamandır, aslında tam olarak bey olduğundan beri, Akman'ın güldüğünü hiç görememişti.

Bey olmadan öncede nadir gülerdi ve bu gülümsemesi genelde kız kardeşi Mayda sayesinde olurdu.

Savaşlar ve halkının sorumluluğu onu değiştirmişti. Acımasızlığı babasının gözleri önünde öldürülmesiyle anlamış, merhametini de savaş meydanında gözünün önünde ölen alplerinin intikamını alırken kaybetmişti.

Gölden çıktıktan sonra üzerine gömleğini geçirip gözüyle adamlarını taradı. Çoğu savaşın galibiyetinden sevinip birbirleriyle şakalaşıyordu. Gözü Fatih'te durdu. En iyi adamı ve çocukluk arkadaşı bir köşeye çekilmiş adamları izliyordu.

Fatih iyi bir adamdı. Gözünü bile kırpmadan Akman için canını verebilecek bir adam. Çoğu zaman Akman konuşmasa bile onu anlayan bir adam. Eskiden şakalaştıkları, birlikte ava gittikleri ya da yarıştıkları kadar ki gibi samimiyetlerini gösteremeseler de, ikiside o çocukların orda olduklarını biliyordu.

Fatih'i eliyle yanına çağırdı. Hızla yerinden kalkan Fatih hemen Akman'ın yanına gitti.

"Bir sorun mu var abi?"

"Adamlar ne durumda?" diye sordu Akman. Bir yandan da gözüyle adamları izliyordu.

"Hepsi çok yorgun ama galibiyet onları tatmin ediyor." dedi Fatih beyinin tepkisini ölçmeye çalışıyordu bir yandan da.

Akman gözlerini ovuşturdu ve içinden geçirdi "kim yorgun değildi ki?" sonra tekrar Fatih'e baktı. Her zaman en ön safta savaşan ve her emrine balıklama atlayan bu adamın bile yüzünden tükenmişliği okunuyordu.

"Adamlara söyle bu gece buradayız. Herkes çadırlarını ormanın içindeki düz araziye kursun nöbetçilerde yerlerini alsınlar birazdan hava kararacak. Yavuz'a da söyle yanına iki adam alıp ormanın kuzeyine av için gitsin bende güneye gideceğim."

"Akman, adamlardan birini göndeririz senin gitmene gerek yok." diyen Fatih Akman'a dinlenmesi gerektiğini hatırlatıyordu.

Bu savaşta başarılı olana kadar herkes iki uyuduysa Akman bir uyumuş, herkes bir iş yapmışsa o iki yapmıştı. Tabi ki verdiği cevaba karşılık aldığı tek cevap Akman'ın kaşlarının çatılması oldu. Bunun üstüne ellerini kaldıran Fatih, daha sonra emirleri iletmek üzere adamların yanına doğru yürümeye başladı.

Zeynep uzun zamandır at biniyordu ve artık hava kararmaya yüz tutmuştu. Gece kalması için bir kamp yeri ayarlamalıydı kendine. Midesinin gurultusunun da taa karşı köyden duyulduğuna emindi. Avlanmalıydı. Yola çıktığından beri yanına aldığı meyve ve ekmeği yemişti sadece.

Sisli Yoldan Gökyüzüne (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now