Sechszehn

1.4K 175 301
                                    

Derin derin nefes alıp veriyordum, sakinleşmeliydim fakat göğüsümün solundaki organ her saniye bir gıdım daha hızlanırken bu hiç mümkün olmuyordu.

"Lalisa gergin misin?" Dedi yanımda benimle duran Jungkook.

"Hayır." Dedim. Dedim ama her saniye daha fazla geriliyordum. Özellikle şu anda önünde durduğum kapının ardındaki çocuğun varlığını bilmek beni daha da geriyordu. "Sakin ol, seni bu kadar geren Yeonjun ise sıkıntı yapma. Oldukça sıcak kanlıdır, seni seveceğine eminim."

"Yani, sadece ister istemez korkuyorum. Ya benden hoşlanmazsa?"

"Hoşlanacaktır, benim Lizzo'mu kim sevmez ki?"

"Öyle mi diyorsun?"

"Öyle diyorumda, yine de öyle herkes sevmesin seni, olmaz." Jungkook'un bu sözleri beni gülümsetirken annesi odadan çıktı ve kapının önünde kalas gibi bekleyen bizle karşılaştı.

Aniden odadan çıkmasından dolayı önce bir geriledi sonradan kapıyı kapattı.  "Ne yapıyorsunuz burada böyle?" Diye sordu, bayan Jeon.

Jungkook "Konuştuktan sonra gelin demiştin." Dedi. Jungkook'un annesi kafasını salladı ve kafeye indiğini söyleyerek yorgun adımlarla yanımızdan ayrıldı.

Bayan Jeon'un ayakları, rotasını kaybetmiş bir gemi gibi nereye gittiğini bilmeden ilerliyordu. Biraz dengesiz ve düzensizdi fakat çok normaldi, sonuç olarak Yeonjun onun öz çocuğuydu.

Ben bayan Jeon'un adımlarına dalmışken Jungkook elini elimle birleştirip dikkatimi kendine çevirdi. "İyisin değil mi?"

"İyiyim Jungkook, hadi içeri girelim."  Diyip gülümsedim.

O da bana yorgun fakat gerçek bir gülümseme sunarken kapıyı çalma gereği duymadan açtı ve içeriye girdik.

Hastane yatağında yatan çocuğun bakışlarının anında bize dönmesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım.

Gözlerimin dolacağını hissettiğim an gözlerimi odayı inceliyormuşçasına çevirdim.

Tanrım, neden bazı kullarını bu kadar duygusal yaratıyorsun ki?

Gerçi doğru, o duygusuz olsa ya da bir diğeri duygusuz olsa ne olurdu ki dünyanın hali?

Özellikle şu anda hayatta iyi olan ne varsa bunun duygusal insanlar sayesinde olduğunu biliyoruz değil mi?

Kurumakta olan bir ağaca üzülüp ona su vermek, yaralanmış bir hayvana gözyaşı döküp onun iyileşmesine vesile olmak ya da en basitinden bir çocuğun iyileşmesine yardımcı olmak.

Duygusuz olmak iyi bir şey değildi, duygusuz olmayı istemeyin.

Jungkook, hastane yatağının yanındaki koltuğa oturup elini Yeonjun'un saçlarına attı.

Ben ise biraz daha uzaktaki ikili koltuğun bir köşesine oturdum.

Yeonjun'un gözleri yanındaki abisi yerine benim üzerimde dolaşıyordu. Jungkook bunu farkedince direkt söze girdi. "Onunla tanışmak ister misin Yeonjun?" Yeonjun kafasını evet anlamında salladığında ve Jungkook'unda bakışları bana döndüğünde dudaklarımı tekrardan birbirine bastırdım.

Geist / Liskook¹On viuen les histories. Descobreix ara