kırk - final

5.5K 267 130
                                    

Üç yıl sonra

*

Ayna karşısında kendisine son bir bakış attı. Üstündeki takım elbise, oldukça güzel duruyordu. Yeni tıraş edilmiş kumral cildi adeta parlıyordu. Kahverengi saçları her zamankinin aksine bugün dağınık değil, şekilliydi. "Barış? Hazır mısın sevgilim?" diye seslendi arkasına.

Sarışın sevgilisi, ona seslenmesinden kısa bir süre sonra arkasında belirdi. Kollarını Kaan'ın beline sarıp, dudaklarını boynuna kapattı. "Zamanın bu kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum," dedi aynadan kendisine ve kollarını sardığı sevgilisine bakarak. İkisi de birbirleriyle uyumu olacak şekilde takım elbise giyinmişti. "Üniversitede tanışıp, sevgili olduk. Şimdi ise Finlandiya'dayız ve kendi düğünümüze gidiyoruz. Şaka gibi amına koyayım."

Kaan, beline sarılı elleri tutup, kaldırdı ve onların üstüne bir öpücük kondurdu. "Umarım davetlilerimiz gelmiştir."

"Geldiler çiçeğim," dedi Barış, dudaklarını Kaan'ın boynundan çekip, çenesini onun omzuna koydu. "Ama kalabalık olmayacağız. Annem, babam, Ümit ve Hazal olacak."

Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi Kaan. "Yeter de artar bile," dedikten sonra arkasında döndü ve Barış'ın saçlarına bir öpücük kondurdu. "Hadi gidelim. Davetlilerimiz bizi daha fazla beklemesinler."

Sağ elini klasik siyah ceketinin cebine soktuktan sonra Barış'a döndü. Barış da Kaan'ın koluna girdikten sonra yürümeye başladılar. Evlerinin içinden çıkıp, çimlerle ve ağaçlarla kaplı olan arka bahçelerine doğru ilerlediler. Küçük ama şirin olan arka bahçelerinin içindeki ağaçları süslemişlerdi. Bahçede iki tane beyaz, kare masa bulunuyordu. Biri bahçenin girişindeki ağacın altında, diğeri ise bahçenin öteki ucundaki ağacın altındaydı.

Davetlilerin oturduğu beyaz masayı gerilerinde bırakıp, bahçenin öteki ucundaki masaya ilerlediler. Masada oturan beyaz saçlı, ihtiyar nikah memuru Bay Miikka karşıladı onları. "Hazırsanız başlayalım."

Barış ve Kaan bakışlarını birbirlerine çevirip, gülümsediler. "Hazırız Bay Miikka," dedi Barış, bakışlarını Kaan'dan ayırmadan. "Başlayabiliriz."

Bay Miikka, oturduğu masadan kalkıp, ağacın altında dikilen çiftin yanına ilerledi. "Barış Demirci. İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, Kaan Sancaktar'ı eşin olarak kabul ediyor musun?"

Barış'ın kalbi, göğüs kafesini şiddetli bir şekilde dövüyordu. "Evet!" dedi coşkulu bir şekilde.

"Kaan Sancaktar. İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, Barış Demirci'yi eşin olarak kabul ediyor musun?"

"Evet!" dedi Kaan, gözlerini Barış'ın gözlerinden ayırmadan.

Bay Miikka, masanın üstündeki kağıda bir iki çizik attıktan sonra bakışlarını önündeki çifte çevirdi. "O zaman ben de resmi olarak sizin nikahınızı kıymış bulunuyorum. Mutluluklar dilerim," dedikten sonra elindeki kağıdı aldı ve bahçenin sol tarafında kalan çıkış kapısını kullanarak bahçeyi terk etti.

Bay Miikka bahçeyi terk eder etmez davetliler bir alkış kopardılar. Birbirlerine aşk dolu bakan Barış ve Kaan ise dudaklarını birleştirip, birbirlerini tutkuyla öptüler. "Sonunda," dedi Barış, alnını Kaan'ın alnına yasladıktan sonra. "Bir ömür beraberiz artık," dedi gülümseyerek. İçine dolan aşk ve mutluluk duyguları, kalbinin at koşturuyormuş gibi hızla atmasına sebep oluyordu.

Bahçenin girişinde kalan davetli masasından ilk kalkan kişi Hazal oldu. Üstündeki pudra rengi elbise ve topuklu ayakkabıyı önemsemeden koşturup, Barış ve Kaan'a kocaman sarıldı. "Çocuklarım evleniyor gibi hissediyorum," dedi onlara sıkıca sarılırken. "Hep mutlu olun."

Daha sonra Ümit kalktı masadan. Kıvırcık saçları, kot pantolonu ve beyaz gömleği ile sade ama bir o kadar da şık gözüküyordu. Hazal'la sarılmayı bitiren Kaan'a sarıldı sıkıca. "Kardeşim! Hep mutlu olun. Yüzünüz hep böyle gülsün. En kötü gününüz böyle olsun."

Barış'ın ebeveynleri Aslı Hanım ve Emir Bey masadan en son kalkan kişiler oldu. Küçük bahçede ilerleyip, oğullarına kocaman sarıldılar. "Allah ayırmasın oğlum," dedi babası Emir Bey. "Allah bize torun görmeyi de nasip etsin."

Kollarını Barış'tan ayıran Aslı Hanım, hemen yanında bulunan Kaan'a döndü. "Kaan oğlum, Barış'a iyi bakacağını biliyorum. O da sana iyi bakacaktır. Mutluluğunuz daim olsun," dedikten sonra Kaan'a sardı kollarını. Gözlerine hücum eden göz yaşlarına engel olamadı.

O arada Barış gizlice eve girmiş, evden bir şişe şampanya getirmişti. Bahçenin tam ortasına geçip "Kutlama zamanı!" diyerek patlattı şampanya şişesini.

"Sevgilim, dostum, eşim Kaan'la bir ömür beraberliğe!"

----------------------------

Artık gelenek oldu... Son söz adlı bir bölüm daha yayınlayacağım. Bütün düşüncelerimi orada bulabileceksiniz

sarmaşık | bxbWhere stories live. Discover now