evimizi niçin yaktın ayçiçeği?

216 28 16
                                    

bir zamanlar karanfillerini öptüğümüz bahçe, yandı yusuf.

son.

eylülün kırığı çehresine sinmiş yarasından, bir gece.

ibrâhim yutkunamadı.

ayçiçeği'nin eline tutuşdurduğu kolye, düşüverdi yere. ikisi de dolu gözleri ile bir birine baktı bir süre. ibrâhim'in boğazına bir düğüm atıldı. bir şey diyemedi. gözünden akan yaşı silmeden usulca yere eğildi. yüzlerce gün göğsüne sıktığı taşın bağlı olduğu gerdanlığı aldı avcuna. yavaş adımlarla çıktı evden. ayçiçeği arkasından adını anmadı. en çok da buna yandı.

nereye gideceğini, ne edeceğini bilemedi. içine oturan yangını yakmak istedi o an.

nâdiren, ibrâhim'in kendi elleri ile yaptığı, küçük bir salıncağın kenarına giderlerdi ayçiçeği ile. ibrâhim, salıncağın kıyısına daha yıllar yılı öncesinde tahta parçalarından ufak bir çatı da yapmıştı başlarını sokabilecekleri.

en güzel anlarını, orada geçirmişlerdi. çocukluklarını, sevdâlarını. en çaresiz günlerinde tanrı'ya orada el açmıştı ikisi de. orada dua etmiş, orada yıldızları izlemiş, ilk defa orada küsmüş ve ilk defa orada sarılmışlardı bir birlerine.

ibrâhim o ev bellediği yere yol aldı. elinde sıktığı taş, parmaklarından kan akıttı. fakat, önemsemedi o akşamüstü. göğsünden akan kanlar o kadar ağırdı ki, ellerinin acısını hissetmiyordu bile.

o salıncağa oturdu gecenin dalgınlığı yüreğine sindiği bir vâkit. oturdu ama, yalnız başına. ayçiçeği olmadan. elini tutmadan. şiir okumadan. saçlarını öpmeden. öyle bir yutkundu ki, tam o an, göğsü yerinden çıkıp ayçiçeği'nin önüne atıldı sanki.

ağlayamadı. bir kaç damla yaş aktı gözünden, ama her defasında, hazmetmeye çalışırmışcasına öyle bir yutkundu ki ibrâhim, ağlayamadı.

içi kan ağladı o akşamüstü ibrâhim'in. hıçkıramadı. öyle bir sessizlik çöktü ki geceye, ibrâhim'in bağrı yarıldı. içinden ayçiçeği aktı. geceye hiç yakışmayan ayçiçeği.

ayağa kalktı. o küçük evi, salıncağı, bütün bu somutlukların arasında yer alan tüm hatıraları, yakıverdi. gözünün önünde, öyle bir yangın çıkardı ki ibrâhim, tek adım atsa kendini de yakacaktı.

elinde sıkı sıkı tuttuğu o küçük taşı, yangının ortasına atıverdi. ayçiçeği'ni o yangının ortasında yaktı. tam o an, öyle bir feryât döküldü ki, ibrâhim'in dudaklarından, dizlerinin üzerine çökse, yanacaktı. ama öyle bir yanıyordu ki içi, şu yangın onun karşısında hiç kalırdı.

arkasını döndü usulca. ayçiçeği ile birlikte girdiği herşeyden, yalnız ayrıldı. o yangının ortasında, ibrâhim en çok kendini yaktı. sonra da çıkıp gitti. öyle bir gitti ki, tüm karanfiller üstüne serildi.

23 eylül, 2020
13:30

alas/23.

🎉 You've finished reading ibrâhim ayçiçeği için sakladığı taşı yangının ortasına atmış 🎉
ibrâhim ayçiçeği için sakladığı taşı yangının ortasına atmışWhere stories live. Discover now