Bölüm 5

752 35 7
                                    

O geceden sonra Barbarosla aramız düzelmiş eskisi gibi olmuştuk. Sabah uyanır uyanmaz balkona çıkıp Barbaros'un odasına bakmıştım. Sonra bir an ne yaptığım aklıma gelince sapık gibi kendime kızdım tam geri içeri giriyordum ki Barbaros dışarı çıkmış bana doğru bakıyordu. Yakalanmanın verdiği utançla ne yapacağımı bilemedim. Dikkatimi çeken şeyle kaşlarımı çattım o balkona üstsüz mü çıkmıştı şimdi ? Hızla içeri girdim. Söylene söylene işlerimi halledip aşağı indiğimde pek sevgili abim hayvan gibi yerken bana bişey bırakmamaya yemin etmiş gibiydi. " Az yavaş ye be boğulucaksın. İnsan kardeşine de bırakır." Dedim. Omuz silkip yemeye devam etti. Gözlerimi devirip yerime geçtim. Bizimkilerin hoş sohbetiyle güzel bir kahvaltı etmiştim. Ailem ve Barbaros'un benim için yaptığı ofisime gitmek için sabırsızlanıyordum. Kapının çalmasıyla abime dönüp " Kalk git sen aç. Sabahtan beri tıkınıyorsun git bak da iki dk biz bişey yiyelim." Dedim. Abim bana ters ters bakarak gitti. Tam ağzıma annemin yaptığı güzelim sigara böreğinden atıyordum ki Barbaros'un sesini duyunca bir durdum. Sabahki olay gelince kaşlarımı geri çatıp sinirle böreği yedim. Barbaros herkese günaydın deyip tam karşıma geçti. Bana bakıyordu biliyorum ama ben bakmıyordum bakmayacaktım da. Annem " Oğlum bişeyler ye durma öyle." Dedi. O da " Yok sultanım ben yedim. Ağça'yı almaya geldim. Beraber gideriz diye." Benim niye haberim yoktu bundan gözlerimi ona çevirip hayırdır der gibi göz kırptım. O da bana aynı şekilde karşılık verdi. Yemeklerimizi yedikten sonra arabaya bindik itiraz etmemiştim. Niye edim ki canıma minnetti. Gözlerini bir bana bir yola çevirip duruyordu. En son dayanamamış olucak ki " O güzellikler neden benim gözlerime bakmıyorlar acaba ?" Dedi. Omuz silktim. Sıkıntılı bir nefes aldı "Hadi ama güzelim ne yaptım ki ben?" Tekrar sorduğu soruyla cevap vermedim. Zaten gelmiştik arabadan inip asansöre bindim o da peşimden geliyordu. Bu olayı neden bu kadar büyütmüştüm bilmiyorum ama kıskanıyordum işte hem de deli gibi. Benim bakamadığıma başkası baksın istemiyordum. Ona dönüp " Bilemem sen daha iyi bilirsin balkona üstsüz çıkmak gibi mesela." dedim. Asansörden inmiş kapılarda duruyorduk. Barbaros'un yüzünde çarpık bir gülümseme oldu. " Ha sen beni kıskandın. Daha önceden desene be güzelim." Demesiyle. İnkar etmedim. " Evet kıskandım. Olmaz mı ? Hayır yani ben üstsüz çıksam naparsın?" Dedim. Hızla beni duvara çarptı. Canımı acıtmadan. " Yakardım. O mahalleyi yakardım. Sana gözü değen herkesi yakardım." Gülümsedim. Bakışları dudaklarıma düştü. İyice yaklaşıp dudağına değmeyecek şekilde kenardan öptüm. " Hayırlı işler." deyip içeri girdim yüzümdeki kocaman sırıtmayla. Aslında denize, havuza giderken de çıplaktık fakat işte o an öyle olmuyordu. Derin nefes alıp gelecek olan hastalarımı bekledim.

   Giden hastamın arkasından hüzünle bakarken kapımın tekrar açılmasıyla daldığım yerden kendime gelerek içeri giren Barbaros'a baktım. Ayağa kalkıp ona sıkıca sarıldım. Kollarını belime dolarken " Ne oldu güzelim ?" Dedi. Başımı hafif yukarı kaldırıp gözlerinin içine baktım " Bişey yok sadece hastamı düşünüyordum." Dedim. Başımı öpüp " Peki. Hadi yemeğe gidelim." Başımla onaylayıp peşinden çıktım. Girişte duran Ayşe'ye de yemeğe gitmesini söyleyip dışarı çıktık. " Ee Barbaros bey nereye götürüyorsun beni ?" Dedim yüzümde ki tebessümle. " Hmm benim prensesim nereyi ister ?" Dedi arabayı çalıştırırken. Düşünmeye başlamıştım ama fark etmezdi benim için. Omzumu silktim. Oda anlayınca arabayı sürmeye başladı. Şu an sevgili gibiydik. Bu düşünce derim bir iç çektim. Bana diğer arkadaşları gibi davranmıyordu bunun farkındaydım ama bir yandan da içimdeki korkuyu bastıramıyordum. Elimin tutulmasıyla başımı Barbaros'a çevirdim. " Ağça güzelim iyi misin sen ?" Dedi kaşları çatık bir şekilde. " Merak etme iyiyim bişeyim yok." Elimi geri çekicekken izin vermedi ve bacağının üstüne koydu. Başımı ona çevirip izlemeye başladım. " Barbaros kalbinde biri var mı ?" Dedim sorduğum sorudan korkarak. Gözlerini bana çevirip " Dolu güzelim." Dedi. Kalbim sıkışmıştı. Kimdi? O şanslı kişi kimdi? Belki bendim ama o olmama ihtimali de canımı yakıyordu. " Kim ? O şanslı kadın kim ?" Arabanın durmasıyla doğruldum. Sahile gelmiştik. Her zamanki geldiğimiz köfteciye gelmiştik. " Yemeklerimizi yiyelim daha sonra sorularına cevaplarım. Belki." Dedi. Arabadan inerken pislik dedim. O da duymuş gülmüştü. Yemeklerimizi bitirdikten sonra Barbaros'a baktım. Tüm yemek boyunca sevdiği kişinin kim olduğunu düşünüp durdum. Kalbim her ne kadar sıkışıp beni zora soksada kimi sevdiğini de bilmek istiyordum. Barbaros yemek boyunca biriyle mesajlaşıp durmuştu. Sanırım sevdiğiyle konuşuyordu. Derin bir iç çekip başımı denize çevirdim. Barbaros " Güzelim, benim bir işim çıktı seni eve mi bırakayım ? Yoksa iş yerine mi ?" Demişti. Kaşlarımı çatarak ona döndüm. " Sen neden gelmiyorsun bir sorun mu var?" Dedim. Aklıma gelen şeyle tekrar bir soru sordum. " Imm, sevdiğinin yanına mı gidiceksin?" Dedim. Gülümseyerek başını salladı. Sertçe yutkundum. Ne diyebilirdim ki? Titrek bir nefes alıp zoraki gülümsedim. " Evet, ona gidicem ama öncesinde ona güzel bir sürpriz hazırlamam lazım onunla ilgili birkaç işim var." Dedi. Hızla ayağa kalkarak başımı salladım. " Hayır işim yok. Ben burda eve giderim birazda hava almalıyım zaten. Sen işlerini hallet daha sonra konuşuruz." Dedim. Gülümseyip el salladım. Arkamı döndüğüm an tutmakta zorlandığım gözyaşlarım birer birer düşmüştü.

VUSLATWhere stories live. Discover now