Bölüm 20

4.8K 325 11
                                    

Merhabaaa.. Attığınız mesajlara teker teker cevap yazıyorum. yazdığınız şeyler beni çok mutlu ediyor teşekkür ederim.
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum
Yeni bölüm vote sayısına göre gelecek..
------
İşte olayımız buydu. Böylesine yakınken, böylesine uzak olmak..
Tenlerimiz birbirine değerken ruhlarımızın arasındaki buzdan duvar örülüyordu.
Bu duvar sadece bana zarar veriyor, beni yaralıyordu.
Zaten delik deşik olan kalbim daha çok parçalanıyor, az da olsa kabuk tutmuş yaralarım deşiliyordu.
10 yaşımda babam gözümün önünde kurşun yağmuruna tutulmuştu.
14 yıl sonra babamın katili beni bulması için oğullarını göndermişti. Ve ben katilim olacak vampire aşık olmuştum.
Her ne kadar duygusuzum dese de Ekin'in duyguları olduğunu biliyordum. Kalp ritmimi saatlerce dinlemesi bile birşeyler hissettiğinin kanıtıydı.
Veya değildi. Sadece kendimi avutuyordum.
Ekin çoktan odadan çıkmış beni yalnız bırakmıştı. Yorganı bedenime sarmış uzanıyordum.
Acıkmıştım. Üzerimdeki kalın yorgana rağmen üşüyordum. Burnum sızlıyordu.
Ekin'i yeniden yanımda istiyordum.
Yorganı yavaşça üstümden çekip ayağa kalktım. Bacaklarım son bir kaç saattir hep uyuşuktu. Kapıyı aralayıp gürültülü adımlarla aşağıya indim. Buzdolabından iki yumurta alıp tazgahın altıdaki dolaba yöneldim. Ufak bir tencere bulduğumda gözlerimi devirdim. Tencerenin içine biraz yağ koyup yumurtaları kırdım. İçine biraz tuz atıp ocağın üstüne yerleştirdim. Yumurta böyle yapılıyordu herhalde.
Mutfak işlerinden bir halt anlamadığım için yumurtanın nasıl kırıldığını da bilmiyordum. Tezgahın üstünde duran iki soğana takıldı gözüm. Elime bıçak alıp soğanları ikiye ayırdım. Elimde tuttuğum iki ayrı kocaman soğanı da tencereye attım.
Garip metal bir koku geliyordu. Yumurta tencerenin dibine yapışmıştı. Tencereye biraz su ekleyip tekrar ocağa yerleştirdim. Tadı güzel olacağa benziyordu. Ama sadece benziyordu. Görünüşü bile berbattı.
"Bu kokuda ne böyle?" Ekin'in sesi arkamda yankılandı.
Arkamı döndüğümde Çağrı ve Ekin kapıda durmuş etrafa bakıyordu.
"Yumurta kırdım." Dedim ifadesiz bir sesle. Çağrı kahkaha atarken Ekin ocağa yöneldi. Tencereye baktığında yüzünü buruşturmuştu. "Ne bu böyle? Yumurta mı?"
Kafamı sallayıp "özel tarif." Diye mırıldandım.
Tencereyi eline alıp ocağı söndürdü.
"Bu yumurta kabukları çöpe atılacaktı İzgi."
Ah rezil etmiştim kendimi.
"Vitamini kabuğunda diye bir söz duymadınız herhalde?"
Saçma savunmalarla kendimi savunurken Çağrı kahkahalara boğulmuştu. Ekin gülümseyip tencereyi tezgaha koydu.
Gülümseyişi nefesimi keserken yukarı uzanıp dolaptan bir tabak çıkardı. Elini kaldırmasıyla bluzu yukarı kalkmıştı. Derin bel gamzelerine dalıp gittiğimde tekrar normal pozisyonu aldı. Bluzu yeniden sırtını örttüğünde dikkatimi hareketlerine verdim. Tenceredekileri tabağa koyup kaşığı eline aldı. Kaşığı yumurta soğan karışımı şeye daldırıp bana uzattı. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp kaçmaya çalıştım. Kapıya koştuğumda Çağrı kollarını bedenime sarıp beni engelledi. Öyle sıkı sarmıştı ki hareket edemiyordum. Ekin eliyle burnumu sıkıp kaşığı dudaklarıma dayadı, "Hadi bak özel tarifini yemen lazım."
Ekin'in sesi yumuşacıktı. Burnum ve ağzım kapalı olduğu için nefes alamıyordum. Biraz direndikten sonra ağzımı açtım. Kaşığı direk ağzıma soktu.
Ağzımda iğrenç bir tat oluşmuştu. Ağzımdakileri ağır ağır çiğneyip dudaklarımı araladım. Ağzıdaki püre haline gelmiş yiyeceği Ekin'e gösterip gülümsedim.
Tiksinmesi gerekiyordu. Ama tiksinmek yerine kahkaha atıp burnumu biraz daha sert sıktı. Ağzımdaki lokmayı zar zor yutup çırpındım. Tamamen Çağrı ya yaslanmıştım. Ayaklarım yere değmiyordu bile. Ekin yeniden kaşığı dolduruğunda inledim.
Ancak bu sefer aynı kaşığı kendi ağzına soktu. Benim yediğim kaşıktan yemişti .
Ağzındakileri çiğneyip kaşığı tekrar doldurdu. O iğrenç şeyi bitirdiğinde gülümsedi. "Bence gayet güzel."
Yalan söylediği ve beğenmediği gözleriden anlaşılıyordu. Zaten kim beğenirdiki ? Gerçekten berbattı. Çağrı beni serbest bıraktığında kapı zili son ses evde yankılandı. "Ben açarım." Dedim hızla kapıya ilerlerken.
Kapıyı açmamla bir çift yeşil gözle karşı karşıya kaldım.
Kabusumdaki yeşil gözlerle. Ağzımdaki acı tat yerini zehir gibi bir tada bırakmıştı.
Babamın katili şuan tam karşımda duruyordu. Bu sefer benim için gelmişti. Beni öldürmek için.

--------
Yorum yapın lütfen

Asil VampirDonde viven las historias. Descúbrelo ahora