58. Bölüm

13.4K 444 346
                                    

Kulaklarımı dolduran ses ile gözlerimi zorlukla açtım ve sese baktım, Jungkook'un telefonu çalıyordu. Onu sertçe sarsınca bir mırıltı çıkarıp bana baktı zorlukla.

Uykulu sesi ile "Ne oldu sabah sabah küçük fare?" Dedi, kaşlarım çatılmıştı uykumdan sıyrılmaya çalışıp "Bir bana böyle demeyi bırakmıştın, iki şu telefonu sustur." Dedim ona bakarken.

Söylenerek yatakta doğruldu ve telefonu alıp ekrana çatık kaşlarla baktıve hızla ayağa kalkıp balkona çıktı.

Ne oluyordu? Ayınmaya çalışırken bende ayağa kalkıp lavaboya gittim ve soğuk suyu suratıma çarpıp son kalan uyuşuk hücrelerimide harekete geçirip balkona doğru ilerledim.

Jungkook telefonudaki kişiyi dikkatle dinliyordu, mırıltı halinde kişiyi onaylayıp telefonu kapatıp bana baktı.

"Kimdi?" Dedim merakla önemli olmasaydı hayatta açmayacağını bildiğim telefonu kast ederek.

"Babam." Dediğinde içimi bir heyecan kapladı, öğrenip öğrenmedoğini bilmiyordum. Jungkook bana yaklaşıp kulağıma eğildi ve "Kızmadı." Dedi.

Gerçekten bunu dedi mi yoksa ben rüyada mıyım diye düşündüm. İçimdeki mutluluk artarken Jungkook'a sıkıca sarılıp gülmeye başladım.

O da kollarınını bana dolayınca onu dahada sıkıca sardım. Mutluluktan onu içime sokmak istiyordum, kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım.

Boğuk gelen sesi ile " Biraz daha sıkarsan nefessizlikten öleceğim küçük fare." Dedi normalde o fare kelimesini alıp olay çıkartırdım ama o kadar mutluydumki bu anı bozmak istemedim.

Sırada annem vardı. Sarılmayı bırakıp Jungkook'a kaygı ile bakıp "Sence annemde babam gibi kabullenecek mi?" Dedim onun kabullenememe ihtimalini duşününce canım yanıyordu.

Jungkook çenemden tutunca kafamı kaldırıp ona baktım sırıtım " Tabii ki Madison, sadece zamana ihtiyacı var." Deyip gülümseyince içim huzur ile doldu.

Her şeyi bırakıp onun gülüşümde kaybolacak duruma gelmişken dudağıma kondurduğu öpücük ile içimi bir haz doldurdu.

Jungkook dudaklarımızı ayırınca ona içten bir gülümseye atınca bana karşılık verip "Hadi hazırlanda kahvaltıya inelim." Deyince kafamı salladyıp çenem ile bağlantısını koparttım.

İçeri girinip bavulumu açtım ve siyah crop bir tişört altınada siyah yüksek bel dar bir pantolon giydim ve lavaboya gidip rutin işlerimi yapıp telefonumu cebime attım.

Jungkook yataktan kalkıp elini belime atınca ona gülümseyip birlikte dışarı çıktık. Asansörü adımlarken koridordaki halıdan gelen ses kulaklarımı dolduruyordu.

Asansörün önüne gelince Jungkook düğmeye basınca beklemeye başladık. Jungkook eli belimde gezinirken içimde güzel bir his vardı, babamın tepkisinden sonra annemin tepkisinin olumlu olacağını hissediyorum.

Belimdeki elin hafifçe uyguladığı kuvvet ile gelen asansöre binip açık büfenin olduğu kata basıp arkama yaslandım.

Bana mutlulukla ile bakan Jungkook' a gülümsedim, uzun sürenin ardından tekrar mutlu olabilmiştim.

Kapı açılınca asansörden inip açık büfeye girdik. Çok kalabalık değildi. Biraz salata aldıktan sonra boş bir masaya gidip oturduk. Uzun süredir yemek yemediğime rağmen aç hissetmiyordum ama bir şey yemezsem de bayılacaktım.

Jungkook'a baktığımda oda benim gibi salata almıştı "Sende mi aç değilsin?" Dedim kafasını olumlu anlamda sallayınca ona son kez bakıp saltamı yemeye başladım.

Üvey Abim Jungkook +18Where stories live. Discover now