-22-

145K 5.9K 4.5K
                                    

Biz geldik! ❤️

Gecikme için çok özür dilerim, ne yazık ki okumak çok zor. Üç gün ayrı kalmaya dayanamadım resmen. :) Parti dağılmadıysa hâlâ kutlamaya hazırız biz! 17 bin kişi olduk çünkü!

Sizi burada tutmayı sevmiyorum 'ya yazarcım yok mu şöyle dertsiz tasasız bir bölüm. Şu Aysima'nın da bir yüzü gülsün be!' Diyenlere gelsin bu bölüm :)

İyi okumalar, oy vermeden geçmeyelim :)

*-*-*

"Onun gururunu ben de kolaylıkla hoş görebilirdim. Benim gururuma dokunmamış olsaydı." Diyor Jane Austen. Aslında iki cümleye sığdırılmış bir yaşanmışlık bu.

İnsan doğasından mıdır nedir gurura bezenmiş bir şekilde doğuyor. 5 yaşındaki bir çocuk onu reddeden bir arkadaşı ile oynamayı bırakıyor 25 yaşındaki bir erkek kendisini reddeden bir kadını sevmekten o an vazgeçiyor. Bunu saplantılı olmak anlamında düşünmüyorum. Sadece, ha deyince ya da karşımdakinin söylemesiyle vazgeçeceğim kadar kolay bir duygu değildi benim için sevgi.

Ferhan'ın beni reddettiği kadar İstanbul'un surları Fatih'i reddetmemiştir. Bu konuda bu kadar gurursuz olan ben, beni 15 gün aramasına sandığımdan daha çok tepki vermiştim. Öyle bir konumdaydım ki haklı olup olmadığımı sorgulamıyordum. Gurur yapmak hakkımdı. Ama yapma sebebim kendimi haklı görmem değildi. Kırılmamdı.

Kısacası Ferhan'ın yere göğe sığmayan gururu benim gururuma dokunmuştu. Hiç kendimden beklemediğim bir tepki vermiş, onu iki kez reddetmiştim.

Ve yine beklediğim bir tepki vermiş, gecenin kör bir saatinde kapısına gelmiştim.

Kudurmuş bir köpek gibi içimi parçalayan gururumun başını okşamış, 'Seviyorum.' Diyerek onu yatıştırmıştım.

Şimdilik.

Serpil'in erkekler aptaldır tespiti doğru muydu bilmiyorum. Ama erkeklerin kadınlardan daha gururlu olduğunu Ferhan'dan öğrenmiştim. Serpil'in reddetmesinden ölesiye korktuğu için sevgisini saklayan Faruk'tan da...

Ferhan ile ağabeyimin arasında yakılmaz bir kardeşlik olduğu su geçirmez bir gerçeklikti. Ferhan'ın askerde olduğu altı ay boyunca ağabeyim her akşam bizim eve gelmeden onlara uğramış, bir ihtiyaçları olup olmadığını sormuştu. Feride'nin okula maket götürmesi gerektiği günler Ferhan müsait değilse ağabeyim ilgilenmişti.

Ağabeyimin akademide olduğu süreçte Ferhan, babamdan daha çok harçlığımın olup olmadığını soruyordu. Beni okuldan, dershaneden almaya ağabeyim olsa bile kendisi geliyordu.

Ailelerimiz de keza öyleydi. Sabahın yedisinde saçlarımı örmesi için Cemile teyzeye giderdim ben. Çünkü annem örgü bilmezdi. Cemile teyze ise Feriha abla ve Feride'den idmanlıydı.

Hiç gocunmaz, Feride'nin beslenme çantasını hazırlamadan benim saçlarımı örerdi. Veli toplantısı olurdu, annem ağabeyiminkine giderken o benimkine gelirdi. Ya da tam tersi.

15 yıllık eğitim hayatımda eğer mahalleden okul için bir şey alacaksam, Haldun amcanın bir liramı kabul etmişliği yoktu. Ben babandan alırım der, geçiştirirdi. Keza verdiği bayram harçlıklarını saymıyorum bile.

Ferhan ve Feride sabahlara kadar resim ödevlerimi yaparlardı.

Şöyle bir bakınca, aslında yeryüzünün en kıskanç çocuğu olarak Feride'ye ne kadar kötü davranıyordum ve buna rağmen ondan yardım isteyecek kadar yüzsüzdüm. Ya da o bana sesini bile yükseltmiyordu.

AĞAÇKAKANWhere stories live. Discover now