2. BÖLÜM ARAZ

576 15 6
                                    

Listeden gözlerimi alamıyordum. Çünkü bu not babama verebileceğim en güzel şeydi.  Resmen ismimin karşısında yüzde yüz yazılı. Gerçi ikinci sıradayım ama olsun. Birinci sıradaki isim Araz AKÇAY. Kim bu Araz? Nereden çıktı. Onunda notu yüzdü. Ama dikkatimi çeken şey bu notu alanın sadece ikimizin olmasıydı.’’ Araz ismini daha öncede duymuş gibiyim’’ derken baktığım listenin üstüne başka bir gölge daha düştü. Dönüp yanımda duran şahsa bakarken ‘’ evet telefonda duydunuz’’ diye cevap verdi. O an sesli düşündüğüm için yüzüm kızardı. Fakat verdiği cevap beni şaşırtmıştı. Doğru söylüyordu. Beni dövüş ve silah eğitimine çağıran kişinin ismiydi. Merakla sordum ‘’ Peki siz kimsiniz’’ derken sesim sert ve tepkili çıkmıştı. Bunu nereden bildiğini merak ediyordum. ‘’ Ah doğru siz beni tanımıyorsunuz Mira Hanım’’ demesiyle beynim şok geçiriyormuş gibi oldu. ‘’ Ben Araz AKÇAY. Sizi arayan ve listenin en başında olan kişi. Tanıştığıma memnun oldum.’’ Diye söylerken diğer yandan elini bana uzattı. Bu çocuğun her sözü benim biraz daha şaşırmama neden oluyordu. O hem bu okulda çalışıp hem de bu okulun öğrencisi mi? Nasıl yani. Bende elimi ona uzattım ve el sıkıştık. ‘’Siz bu okulda çalışmıyor muydunuz?’’ bunu söylerken sesim şaşkın çıkmıştı. Bunu oda fark etmiş olmalı ki hafiften bana tatlı bir gülümseme atarak ‘’ Hayır bu okulda çalışmıyorum. Aslında babam bu okulda çalışıyor. Bende ara sıra ona yardım olsun diye onun işini yapıyorum. Gerçekte ise ben bu okulun öğrencisiyim.’’ dedi. ‘’ Peki, benim Mira olduğumu nereden biliyorsun daha önce tanışmadık ki?’’ dedim aklımdaki bütün soruları yok etmek için. ‘’ Sizi aradığım gün kayıt kâğıdınızda resminizi gördüm. Oradan tanıyorum. Aslında babalarımız çok iyi dosttur. Ben sadece seni değil babanı da tanıyorum. Okula kayıt ettirirken benim de bu okulda okuyacağımı bildiğinden seninle ilgilenmemi istedi. Malum o burada olamıyor çoğu zaman.’’ Son cümlesi garip gelmişti bana. Babam beni bu çocuğa mı emanet etti. Hem de benim bu çocuk hakkında hiçbir bilgim olmadığı halde. ’’ Babam bana bununla ilgili hiçbir şey söylemedi. O yüzden sizinle konuşma mecburiyetim de yok’’ dedim öfkeli bir şekilde. Arkamı dönüp hızlıca oradan uzaklaştım.

Okulun bahçe kapısından çıkarken telefonum çaldı. İlk defa telefonumun ekranına baktım. Başka zaman olsa beni babamdan başka arayan olmadığı için direk telefonu efendim baba diye kulağıma götürürdüm. Ama son zamanlarda arayan listem artmaya başladı. Yok, kayıt işlemleri yok eleme işlemleri falan filan diye arayan çok. Ekranda babamın ismini görünce ona az önce yaşadıklarımı sormak istedim. Tüm bunlar ne demek oluyor diye. Ama babama o kadar kızmıştım ki telefonun sesini kısıp cebime attım. Şu an onunla konuşmak istemiyordum. Beni sonuçlar için aradığından emindim. Aslında bu anı çok uzun süre bekledim ama böyle bir şeyle karşılaşmayı beklemiyordum. Biraz sakinleştiğimde babamı arayacaktım.

 Sahil kenarına gidip olanları düşündüğümde aslında çok da saçma ya da kızılacak bir durum olmadığını fark ettim. Benim yanımda olamadığı için bana birinin göz kulak olmasını istemesi gayet doğal bir istekti. Ayakkabılarımı ayağımdan çıkarıp kumla buluşmasına izin verdim. Ayağınızın kumun içine batarken size verdiği huzuru tahmin bile edemezsiniz. Nihayet yüzüm az önceki gerginliğinden kurtulup gülümsemeye başladığında cebimden telefonu çıkarıp ekrandaki cevapsız çağrılara girdim. Arama tuşuna bastım. Telefonda babamın ismi tekrar göründüğünde heyecanlandım. Yüzde yüz notunu babama verebilecektim. Babam telefonu açar açmaz ‘’Başaracağını biliyordum kızım ama açıkça söylemeliyim ki yüzde yüz notta beklemiyordum.’’ Dediğinde ben ne yaparsam yapayım o mükemmel adam benim her zaman bir adım önümde olacaktı. Zaten bu yüzden ona hayran değil miyim? ‘’Aşk olsun baba ben senin kızınım beklemeliydin’’ dedim hafifçe gülümserken.’’ ‘’Haklısın kızım’’ dedi babam. Telefonda bir müddet sessizce bekledik ikimizde. Konuşmaya başlayan babam olmuştu. ‘’Araz için üzgünüm sana bahsetmeliydim ama direk reddedeceğini biliyordum onun için en azından tanışmanı istedim. Çok yakın dostumun oğludur. Bunu ondan ben istedim. Biliyorsun yanında olamıyorum çoğu zaman ve sen çok yalnızsın kızım buna bir son ver artık. Mesela benim için Araz’la arkadaşlık ederek başlayabilirsin.’’ Hiçbir itirazda bulunmadan sessizce onu dinledim. Nihayet sesim çıktığında ‘’tamam‘’ sözcükleri döküldü dudağımdan. Başka zaman olsa kesinlikle itiraz ederdim ama şuan nedense ruh halim babama evet dememi emretti. Onun şu an yanımda olmasını ve babama sarılmayı ne kadar çok istediğimi fark ettim. Konuları dağıtmak için ‘’ ne zaman geleceksin diye bir soru yönelttim babama’’ bu sefer sessiz kalma sırası babamdaydı. Çünkü iki üç dakika geçmesine rağmen soruma hala cevap vermemişti. Onun bu halinden ne zaman döneceğinin belli olmadığını anlamak çok ta zor değildi. Ne zaman uzun sürecek olsa bunu yapıyordu çünkü. Söylemeye korkuyormuş gibi. ‘’ daha belli değil. Onun için ben geldiğimde tekrar söylüyorum bir dedektif olarak karşılan lazım beni. Bana bir söz verdin unutma. Ha Araz konusu ‘’ derken bu konuşmayı tekrar duymak istediğimden babamın lafını kestim ve ‘’ tamam baba anladım’’ dedim bıkkın bir ses kullanarak. Ve her zaman ki gibi öpücükler göndererek telefonu kapattım. Tamamen rahatlamıştım ve evin yolunu tutmuştum.

Aşk Kalbe DeğinceWhere stories live. Discover now