3. BÖLÜM EĞİTİM VE İSTİHBARAT EKİBİ

462 13 16
                                    

Arazın söyledikleri karşısında kızarmıştım. İlk defa böyle bir şey duyuyordum. Tam ağzımı açtım ki öğretmen sınıfa girdi. Konuşmanın da burada sona ermesi hoşuma gitmişti. Çünkü o gıcığa ne diyeceğimi bilemiyordum.

Kafamı kaldırıp öğretmene baktığımda ağzım açık kaldı. Siyah gözleri ve hafif yapılı siyah saçlarıyla muhteşem görünüyor adeta. Fiziği bir kızın bile kıskanacağı kadar güzel. Yaşı burada öğretmen olamayacak kadar genç. Benimle onun arasında üç dört yaş falan olmalı. Buradaki bütün öğretmenler böyleyse eminim bütün kızlar bu okula girmek için yarış yapıyorlardır. Benim o taraklarda hiç bezim yokken böyle düşünüyorsam gerisini bilemiyorum.

''Merhaba arkadaşlar, Benim adım Rüzgâr ATEŞ. Değerli hocam Bora EREZ' in adına o derslere giremediği zamanlarda sizinle beraber olacağım.'' Babamın ismini duymak hem hüzün hem de huzur vermişti. Babam işi yüzünden gitmek zorunda kalmasaydı şimdi onun tecrübe ve deneyimlerini öğreniyor olacaktım. Aynı zamanda daha fazla beraber olacaktık. Ateş konuşmaya devam ediyordu ''Değerli hocamdan öğrendiğim her şeyi size dedektiflik eğitimi dersinde aktarmaya çalışacağım. Lütfen sizlerin de olaylara tek yönlü yaklaşmayıp geniş pencereden bakmanızı rica ediyorum. Şimdi kısaca sizden sırayla kendinizi tanıtmanızı rica ediyorum arkadaşlar.'' Dedi kapının yanındaki ilk masaya dönerek oradaki kıza kalması için işaret verdi. Sırayla ayağa kalkanlar teker teker kendini tanıtmaya başladı. Taki sıra bize gelene kadar. Gıcık ayağa kalkıp kendini tanıttı.

''Merhaba ben Araz AKÇAY'' derken öğretmen konuşmasını böldü. '' Şimdi tanıdım sizi. Müdür yardımcısı Murat beyin oğlu. Seni zaten bu okulda tanımayan yok değil mi?'' ''Evet aynen öyle hocam. Sizde beni gayet iyi tanıyorsunuz. Benim sizi tanıdığım gibi. Bu arada okulumuza hoş geldiniz.'' Diyerek yerine oturdu Araz. Sıra bendeydi. En nefret ettiğim şey bu. Gerçekten herkese kim olduğumu söylemek zorunda mıyım? Onlar benim kim olduğumu neden bilmek zorunda. Çok merak ediyorlarsa gelip kendileri bizzat sorsun. Şahsen ben onların isimlerini ya da kim olduklarını hiç umursamıyorum. İstemesem de gıcığın beni dürtmesiyle ayağa kalktım. ''Merhaba ben Mira EREZ.'' ve ateş benimde sözümü kesti. ''Soy isminiz değerli hocam Bora EREZ ile tesadüfen mi aynı yoksa bir bağınız mı var?'' dedi garip bir sesle şaşırmış bana bakarak. Ateşe dönüp başı dik bir şekilde ''Hayır. Kendisi benim babam olur'' der demez ateşin şaşkınlığı daha da arttı. '' Bir kızı olduğunu bilmiyordum. Aslına bakarsan evli değil diye biliyordum.'' Dedi cevap beklerken. Ben ise buna cevap vermek istemiyordum. Sanırım Araz' a minnettarlığım git gide artıyor. Benden önce davrandı yine '' hocam bu bir tanışma faslı sorunuz biraz özel olmadı mı?'' ateşin başı sese döndü. ''Haklısın sanırım. Konu hocam olunca hayranlığımdan her şeyi merak ediyorum. Kusura kalmayın Mira Hanım. Teşekkürler otura bilirsiniz.'' Dediğinde rahatlamıştım. Herkes isimlerini söylemeyi bitirdiğinde zil çaldı. Ve biz o koca vakti saçma sapan bir nedenle ziyan ettik. İsimlerimizi bilse ne bilmese ne pekâlâ bize ders anlatırken söz hakkı verdiğinde de isimlerimizi sorabilirdi. Bu şekilde hem ders işlemiş hem de zaman kazanmış olurduk. Babam olsa eminim böyle yapardı.

Ateş derken sinirden gülüyordum. Lakap takmak alışkanlık haline gelmeye başladı sanırım. Bende hem soy ismi hem kızların bakış açısı hem de az önce içime düşürdüğü ateş yüzünden bu lakabı o aptal hocaya çok yakıştırdım. Ona çok iyi uyuyor. '' Arkadaşlar diğer derste görüşürüz diyerek'' sınıftan çıktı ateş. Sanırım benimde gıcığa bir teşekkür borcum var. Beni o sorudan kurtardığı için. İstemesem de zoraki ona dönüp ''Teşekkür ederim'' dedim duyduğuna emin olamadığım bir sesle. Ama duymuştu ''ne için teşekkür ediyorsun.'' ''beni az önce kaldığım durumdan kurtardığın için'' '' üzerinde bu kadar durma Mira çünkü söylediğimde samimiydim. Özel bir soru sordu. Sen olduğun için yapmadım başkası da olsa aynısını yapardım. Takılma yani.'' Derken yine gıcıklığını ispatlamıştı bana. Bu cümle rahatlatmıştı beni. Ona minnettar kalmak istemiyordum. ''Mira benim ufak bir işim var o yüzden seni bir süreliğine yalnız bırakacağım.'' Ona tuhaf bir bakış attım. Benim bakıcım falan mı bu çocuk. Gidecekse gitsin neden bana açıklama yapıyor. Sanki yapışık ikizleriz. '' İyi olur bende biraz nefes alırım gölgem gibisin aynı.'' Dediğimde tuhaf bakma sırası ona geçmişti. Nedense bu cümleme üzüldüğünü hissettim ve içimde bir burukluk oldu. Bu sırada gıcık çoktan sınıf kapısına yönelmişti. Bende ardından bahçeye çıkıp denize bakan masalara oturdum.

Aşk Kalbe DeğinceWhere stories live. Discover now