Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Gün geçtikçe daha da uzuyorsun.."
Gene normal bir günde televizyon izlerlerken konuşmuştu Seungmin. Hyunjin daha da büyümüş, boyu neredeyse onu geçecek hale gelmişti. Hafif üzgün çıkan sesi Hyunjin'in ona dönmesine neden olmuştu. İkisi de birbirinin gözlerine bakıyordu şimdi.
"Küçükken yaramaz, huysuz ve sevimliydin. Şimdi daha sakinsin. Bir anda büyümen garibime gidiyor..."
Hyunjin, Seungmin'in bu sözleri üzerine gülümsemiş ve kollarını onun beline sarmıştı. Seungmin onun bu hareketinin üzerine şaşırsa da, o da gülümseyip elini Hyunjin'in saçlarına daldırmıştı. Sevilmesi hoşuna giden Hyunjin ise küçük mırıltılar bırakıyordu etrafa. Seungmin, Hyunjin'in kulağını kaşıyor, Hyunjin de daha çok sevmesi için iyice ona yanaşıyordu.
"Ben geldim!~"
Bir anda içeri giren Jeongin ile ikisinin de odağı o tarafa dönmüştü. Jeongin iki saniye gözlerini onların üzerine dikmiş, sonra da pis bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne.
"Ah pardon, sevişiyor muydunuz? Devam edecekseniz gideyim, gelmedim sayın!"
Koşar adımla kaçan Jeongin giderken kahkahalar atıyordu. Seungmin bunu onu kızdırmak için yaptığını biliyordu. Kalkmak için hamle yapmıştı ki belime sarılı olan kollar onu durdudu. Sızlamaya başlayan Hyunjin, gitmemesini, böyle kalmak istediği ile ilgili şeyler söylüyordu.
Seungmin de çok söyletmeden durmuştu. Hyunjin bir anlık hareketle başını yastığa koymuş Seungmin'i kendine çekerek yatar pozisyona getirmişti. Hyunjin burnunu Seungmin'in saçlarına gömerken, Seungmin işe başını onun boynuna yaslamıştı.
Bu pozisyonda yatmaya ikisi de alışıktı ve itiraz etmiyorlardı. Seungmin kenarda duran battaniyeyi aldı ve üzerlerine örttü. Jeongin'in dediklerini takmamıştı, yanı şimdilik. Yavaş yavaş gözleri kapanıyordu ki Hyunjin konuştu.
