TREN 3.3

40K 2.1K 2.3K
                                    

Akşam saatinin olmasını ve herkesin kendi bölmesine geçmesini beklemek aşırı zor gelmişti. Oturmuş öylece pencereden dışarı bakan çocuk ise beni aşırı sınıyordu.

Ne kadar küçük dursa da yaşı o kadar küçük değildi. Yirmili yaşlarındaydı. Onun kimlik belgelerini almam gerekiyordu çünkü dergi için gerekli olabilirdi. Bunun için onun banyoya gitmesini bekleyecektim.

En sonunda sesler kesilirken ayağa kalkıp kapıyı açtım ve etrafa biraz bakındım. Kimseler yoktu, sadece bölmelerden gelen ailelerin sesi vardı.

Dudağımı yalayıp kapıyı kapattım ve pencereyi çektim. Şimdi sadece cılız bir ışıkta aydınlanıyordu bu küçük yer.

Ona döndüğümde ne yaptığımı anlamıştı ama yine tepkisizdi, sadece bekliyordu. Ona hemen sahip olmak istiyordum. Artık rüyalarıma bile giriyordu.

"Hazır mısın?" diye sordum elimi keremerime atarken. Dudağı öne çıkmıştı yine. Kafasını usulca salladı, gülümsedim.

Kemerimi açıp yanına gittim. Tamamen soyunmayacaktım her an biri gelebilir diye. Tam başucuna gelip onu kendime çektim. Bacaklarının arasına girip pantolonunu çıkarırken sadece bana izin veriyordu.

Pantolonunu ve baksırını çıkarıp kenara attığımda karşımdaki manzaraya dudaklarımı ısırarak baktım.

Beyaz pürüzsüz bacakları vardı. Zayıf olmasına rağmen çarpık falan değildi. Aletine bakınca gözlerimi çektim. Tamam bir erkeği siktiğimin farkındaydım ama görmesemde olurdu.

O bana masum masum bakarken canını yakmayacağıma kendime söz verdim. O kadar masum ve güzeldi ki...

Onu ters çevirip kalçasını sundum kendime. Beyaz, yuvarlak bir kalça. Derin bir nefes alıp kalçasına eğildim. Bugün banyo yapmıştı. Bugün duş almayacağını düşünmüştüm ve strese girmiştim. Sanırım kendisini yıkamasaydı onu sikemezdim. Ama şu an düşünüyorum da, her türlü yaparmışım.

Kalçasını okşarken o da belini aşağı indirip kalçasını çok hafif kaldırmıştı. Sanki normal duruşu buymuş gibi. Bir süre okşayıp daha sonra eğilip soğuk tene sıcak dudaklarım ile öpücükler kondurdum.

Kalçasında hiç tüy yoktu, muhtemelen kendi yapısı böyleydi. Ama ben onu öptüğümde o görünmeyen ince tüylerin diken diken olduğunu gördüm.

Kalçasını ayırıp buruşmuş deriyi görünce kendimi kaybetmiş gibi eğilip boydan boya yaladım. Deliği kasılıp gevşiyordu. İlki miydi bilmiyordum ama baya dardı.

Dilimi deliğine sokmaya çalıştım, buruşuk deriden içeri sızamıyordum. Parmağımı ıslatıp deliğine gönderdim. Hiç sesi çıkmıyordu. Sadece çok çok minik bir inilti vardı, dikkat kesilmesem duymazdım bile.

Bir süre parmağım ile gelgit yaptım. Elim hızlandıkça kalçası titriyordu ve bu beni delirtiyordu. İkinci parmağımı da sokup dişlerimi sıkarak parmaklamaya devam ettim.

Bir süre sonra dayanamayarak parmaklarımı deliğinden çekip onu ters çevirdim. Dudakları... Küçük pembelikler aşırı güzel duruyordu.

Boğazımdan bir hırıltı yükselirken tamamen bacaklarının arasına geçip bacaklarından tutarak kendime çektim. Aletimi deliğine konumlandırıp içine girdiğimde dudakları hafifçe aralandı ama geri kapattı.

İlk yavaş yavaş girdim ama daha sonra kontrolümü kaybetmiş gibi hızlandım. Kalçamı hızlı hızlı hareket ettirip içine girerken diğer yandan da boynunu öpüyordum. O kafasını yana çevirip bana camdan dışarı bakmıştı.

"Siktir.. siktir.." dişlerimi sıkarak inledim. Aşırı iyi hissettiriyordu bu buruşmuş derinin içinde olmak.

Camdan dışarı bakarken birden gözlerinin içi parladı, küçük bir çocuğun oyuncak görmesi gibi mutlu olmuştu.

"Yıldızlar..." dedi hayranlıkla. Kaşlarım çatılırken içine kökledim ve boynumdaki damarlar çıkmışken kafamı pencereye çevirdim. Yine baya açık bir alana çıkmıştık ve gökyüzü muhteşem görünüyordu.

"Çok güzeller..." dedi elini yıldızlara uzatıp. Gidip izlemek istiyordu.

"Uslu dur." dedim zorla konuşarak. Ve belinden tutup bir bebek gibi kendime çektim.

Kalçamı hızlı hızlı hareket ettirirken o hala ellerini gökyüzüne doğru uzatmıştı. Sanki onlara ulaşmak istermiş gibi. Bir bebeğin annesini ya da en sevdiği oyuncağı görünce elini uzatması gibiydi.

Ona umursamadan hızlı hızlı gelgit yapmaya devam ettim. Yıldızlara bakıyordu ve ben vuruş yaptıkça hafifçe yerinden oynuyordu.

Dakikalar sonra kendimi deliğine tamamen itip titreyerek içine boşaldım.

Nefes nefese uzanmış boyun girintisine alnımı koyarken, o hâlâ gökyüzüne bakıyordu.

TREN Where stories live. Discover now