Scene 21

442 43 15
                                    

Çıplak bir şekilde birbirlerine sarılarak yağmuru dinledikleri o gecenin üzerinden birkaç gün geçti. Bu günlerde ya Bright, Win'in odasında kaldı ya da Win, sevgilisinin odasında kaldı. Bu süreçte Win'i asla yalnız bırakmamıştı ve beraber yaşama fikri Bright için çok cazip gelse de bunu Win'e açmamıştı. Henüz böyle bir karar vermek için çok erkendi. 

O sabah uyandığında Win'in odasındaydı. Sevgilisi yanında uyuyordu. Onu uyandırdığı zaman Win, dersinin öğlen başlayacağını söyleyip uyumaya devam etmişti. Bright bir duş aldıktan sonra ona bir veda öpücüğü verdikten sonra odadan çıkıp gitti. Bright gittikten sonra Win gözlerini açtı. Bugün derse gitmeyi planlamıyordu ve daha fazla uyumayı da.

Kampüse vardığı zaman kendine kahvaltılık bir şeyler almak için kafetaryaya gittiğinde orada New'le karşılaştı. Çocuk tek başına yemek yiyordu. Bright yemek aldıktan sonra onun karşısına geçti. "Günaydın New." dedi.

"Günaydın enişte." dedi New. "Win nasıl?"

"İyi," dedi Bright. "Uyuyordur sanırım. Dersi bugün öğlenmiş." 

New endişeyle dudağının kenarını ısırıp başını yemeğine eğdi. "İyi olduğuna emin misin?" diye sordu. "Yani, evet." dedi Bright emin olamayarak. "Ona ne olduğunu sorsam da bana söylemedi, darlamak da istemedim ama çok kötü gözüküyor Bright." dedi New. "Onun için endişeleniyorum. İlk başta Tay'la kavga ettiklerini sandım ama Tay'ı sıkıştırıp sorduğumda olmadığını söyledi. Talay ve sen, ikiniz de gerçeği biliyorsunuz." Talay tabii ki de biliyordu. Win ona beraber yemek yerlerken anlatmıştı. "New," dedi Bright. "Gerçekten bir şeyler oldu. Mean'in şaka yaptığı gece bir şeyler daha oldu ama sana anlatamam. Bu karar Win'in." Derin bir nefes verip çatalındaki lokmayı ağzına attı. "Win o olaydan gerçekten çok etkilendi."

"Win illaki anlatacaktır. Yardım edebileceğim bir şey var mı? Onu böyle görmek çok... Bilmiyorum, Win liseden beri enerjisi yüksek biri. Şimdi onu böyle düşüncelere dalmış görmek..."

"Ne hissettiğini anlayabiliyorum. Win'i liseden beri tanımıyor olmasam da böyle olmak ona göre değil." Bright kafasını çevirip camdan dışarı baktı. "Ama atlatacağını biliyorum."

"Hiçbir dert sonsuza kadar sürmez." dedi New ayaklanarak. "Tek isteğim bir an önce bitmesi."

"Benim de." 

"Bugün öğleden sonra, üç gibi falan futbol oynayacağız. Ben, Off, Talay, onların birkaç arkadaşı ve en sevdiğin kişi Tay'la beraber. Bize katılsana." dedi New. Bright bu teklife çok şaşırmıştı. "B-ben-"

"Bizden çekinmeyi bırak artık. Tay'la bile anlaşabilmeye başladığınız gözümden kaçmadı. Aramızda kimse senden nefret etmiyor, gelmeni çocuklar da isteyecektir." New onun omzunu tutup sıktı ve "Laf ederlerse de... Eh, edemezler merak etme. Sahada görüşürüz, kampüstekinde. Bay!" New gitti.

İlk dersinden çıktıktan sonra adımları onu konferans binasına götürdü. Binanın karşısında durmuş yapıyı incelerken düşündüğü şey Win'in o aynaya dokunduktan sonra neler gördüğüydü. Kuşkusuz ki onun kafasını her şeyden çok aynadaki görüntüler onu rahatsız ediyordu. Bright'a anlatmış olsa bile duymak ve onu yaşamak arasında bir fark vardı. Aynaya kendisi de dokunmadan sevgilisini anlayamazdı. Binaya girip salona girdi. Sahne arkasına gidip depoya indiğinde odanın kapısını açtı. Işıkları da yaktığı zaman aynanın da Zee'nin tablosunun da orada olmadığını gördü.

"Nereye gittiler?" dedi şokla odanın ortasına doğru ilerlerken. 

"Onları burada bırakacağıma inanmış olamazsın." dedi arkasından bir ses. Döndüğünde Saint ile göz göze geldi. "P', neden aynayı kaldırdın?"

Le Fantôme de l'Opéra (BrightWin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin