35.Sonun Başlangıcı..

2.5K 292 275
                                    

Keyifli okumalar....

     Sabahın beşinde hastane koridorunda boncuk gibi dizilmiş,  hemşirenin odadan çıkmasını bekliyorlardı. Gece yarısı Yavuz’un ortalığı ayağa kaldırmasıyla  üst kata çıktıları zaman Seda hastaneye gitmemek için diretmişti. İkna edilene kadar başlayan doğumla bebeğini  evde Rüya ve Eylül’ün yardımlarıyla doğurmuş, sonrasında dışarıda bekleyen ambulansla taze anne ve  bebeği  hastaneye  götürülmüştü.

     Geceden ayakta olan apartman sakinleri de arkadaşlarını yalnız bırakmayıp peşlerine takılınca hastane koridoru sabahın erken saatinde alışılmışın  üstünde bir kalabalığa ev sahipliği yapıyordu.
Odanın kapısı aralanıp  içeriden çıkan hemşirenin kapısını aralık bıraktığı odaya önce Yavuz girdi.

    Dışarıdaki kalabalık odaya giriş izni aldığında ikişerli sırayla ziyaretlerini gerçekleştirdikten sonra evlerine gitse de demirbaş listesinde Mirza odadan  daha doğrusu bebeğin beşiğinin başından  ayrılmadan beklemiş, mucizeye bakar gibi sarı tutamları olan avuç içi kadar  bebeğin uyumasını  izliyordu.

Aklından geçenleri sesli söylediğinin farkında bile değildi. 

“ Dayısının paşası...  Sen ne güzel şeysin be. Ah ulan! Yer elmasını ikna etsem bundan bir tane de ben yaparım.  Anca engel atsın çatal dilli cadı.”

Ensesinde hissettiği nefesle  arkasına döndüğünde  yatakta yatan Seda, yanında Yiğit, ensesini tutan Yavuz’u görmesi bir oldu.

“Ne var lan? Ne bakıyorsunuz ?”
“Öt lan çabuk!”
“Ensemi bi bırak abi. Anlatacak bir şey yok ki neyi öteyim?”
Yavuz “Mirza delirtme  abi beni.  Az önceki  yer elmasını  ikna falan ne oluyor? Bana bak bu  Rüya’nın arkadaşı falan  değildir umarım.”

“Güzelmiş.”
Seda ; “Ne güzelmiş?”

“Bu aşk dediğiniz meret güzelmiş işte... Yavuz, bugün İstanbul’a gidiyorum akşama  dönerim.”

Yiğit’in Meltem’le sevgili oldukları dönemde her hafta Trabzon’a gitmesin atıfta bulunup,
“Ooh! Ne güzel sen de orayı su yolu yap.. Tam olsun.”

Yiğit “ Kız niye engel attı? Onu anlamadım.”
Mirza “ Yaptım bir öküzlük, o da defterimi dürüp elime verdi. Oldu mu?”

Cevabı gülmesini saklamadan ama uyuyan meleğini uyandırmaktan  sakınarak sessiz  kalan Yavuz verdi.
“Olmuş olmuş çok güzel olmuş hem de. Aferin kıza... Ben onun notunu seni bi temiz dövdüğünde vermiştim zaten.”

“Hadi lan ordan! Notunu vermiş miş ... “ diye  atarlansa da aklına o gün geldiğinde yüzündeki tebessümü  engellemedi. Yerden bitmenin birinden resmen dayak yemişti.

.....

Aynı gün öğleden sonra İSTANBUL

 
   Mirza bir saat önce gelmiş kahvesini içerken berberin boşalmasını bekliyordu. Müşteriyle ilgilenirken  aynadan göz göze geldiğinde  kafasını sallayan gence kaşlarını çatıp,
“İşine bak aslanım! Bak ense yamuk oldu.” Diye  azarladı.

“Abi, bugün gelin başı yapacak. Bak ablamı buraya getiremeyiz. Vallahi  usturayı aldığı gibi önce seni sonra beni keser, etme eyleme  ha abim."

Elif’ten korkan zavallı gencin yalvarmalarını hiç umursamadan,
“Sağ faulü  çok yukarı çıktın bak. Bana laf yetiştireceğine abiyle ilgilen.” Dedi.

Rüya ve Serkan’ın nişanlarından sonra izinde olan Mirza ailesinin yanında kaldığı süre zarfında nasıl olduğunu anlamadan mahalleye her gün gelmişti. İlk geldiği gün elinde tatlısı çarşı esnafıyla tanışmak için  kahvehaneye gitmiş. Tacizci olmadığını Hamza ve Hakan’ın anlatmalarına ek kendi de tekrar anlatmıştı.
   Yarım saatin sonunda kahve önünde  cadde esnafından babası yaşların da biriyle tavla oynarken  etrafına topladığı kalabalığın  iddiaya tutuşturacak  kıvama getirmişti.

Adresim Aynı( Tamamlandı)Where stories live. Discover now