40. Operasyon...

2.2K 285 397
                                    


Nihayet geldik talihsizlik yaşadığımız bölüme. Keyifli okumalar...

Şubat ayının dondurucu soğuğuna aldırmadan bölgede aralıksız aramalar yapıldı. Asker, polis, korucu dört bir yandan gece gündüz bazen kırsalda bazen merkezde aramalara devam ettiler. Bölgenin ileri gelenlerinin destekleri de işe yaramamış, elle tutulur bir şey bulamamışlardı. Ta ki orada görevli özel harekat amirlerinin kendi yöntemiyle yaptırdığı araştırma sonuç verene kadar. Ulaştıkları bilginin doğruluğunun teyit edilmesini bekledikleri gecenin sabahında Yavuz operasyon emriyle çıka gelmişti.
Sonrasında gelen emir doğrultusunda Tim Reyhanlı Hudut Karakolunda hazırlık yapan ekibe katılmak için intikal ettiler.
Yener Binbaşının komutanlığında Suriye'de askerlerin esir tutulduğu üç kampa eş zamanlı operasyon planı yapılmıştı. Gayrı resmi yapılacak olan müdahale için gece baskını diğer adıyla Kürşat taktiği uygun görüldü. Melikgazi Timi Yavuz'un talebiyle kuzeydeki Yiğit'in olduğu kampa baskın yapacaktı. Üs bölgesinde Ellerinde olan haritalar ve uydu görüntüleriyle en ufak detaya kadar defalarca tekrar yaptılar. Minicik bir aksaklık hem arkadaşlarının hayatlarını tehlikeye atar hem de bulunmamaları gereken bölgede yapılan müdahale ülke için ciddi baş ağrısı yaratırdı.
Operasyon sonrası kampların dağıtılması ve çatışmalar dünyaya muhalifler tarafından yapılmış gibi servis edilecekti.

.....

Hazırlıklar yapılmış kampın çevresi kuşatılmış diğer Timlerin hazır olmaları bekleniyordu. Keskin nişancılar nöbetçileri hedefe kitlendiğinde Mirza artık gerginlikten sıkılmış olacak ki ortamı yumuşatma umuduyla telsiz muhabbetini başlattı .
"Eve dönünce Demet Ablaya mantı yemeye mi gitsek?" sorusunu Veli cevapladı.
"Demet Ablanın dükkanda tadilât var, kapalı ya.."

Mert "Bitmedi mi daha? O zaman ocak başı yapalım. Parasını da Yiğit'e ödetiriz. Kaç gündür şerefsiz yüzünden kırsalda kıçımız dondu."

Serkan " Yavuz gelince çeneleriniz yine düştü beyler. Ağzınızı bıçak açmıyordu .Bana mı nazlanıyordunuz lan?"

Salih "Olur mu komutanım? Senin yenge dışında kimin nazını çektiğin görülmüş? Belirsizlik bitti sonunda kardeşimiz 200 metre ötemizde... Ondan bir rahatlama geldi."

Yavuz "Gelmesin rahatlama falan. İçeride tahmini yüz elli terörist var. Sayıca üstünler ellerinde iki askerimiz koz olarak duruyor. Biz tökezlersek diğerlerine haber uçar. Seri ve sessiz beyler.. Azami dikkat gösterin. Kimsenin omuzuna ailenize şehit haberi verme yükünü yüklemeyin."

Yavuz'dan sonra kimseden ses çıkmadı. Bir zaman sonra Serkan bulunduğu yerden yanına geldi. Kimseye söylemediği bir şey vardı sanki.

"Yavuz?"
Yavuz kendisine bakmadan cevapladı.
"Hmm.."
"Abi bi aksilik yok ya?"
"Yok... Sayıca bizden üç katı fazla adam olan bir kampa baskın yapmamız dışında hiç bir aksilik yok."

Zaten fısıltıyla yapılan konuşmaya eğitimli kulakların misafirliğini engellemek için sesini iyice düşürdü.

"İlk defa yapmıyoruz ya.. Sen böyle yapmazsın. Fazlalarsa fazla.. Mühimmatı patlatıp, iletişimi kesince zaten burada kısılıp kalacaklar. Muhaliflerle birlikte üstünlük biz de. Sen de başka bir şey var sanki."

"Yok abi yok. Gereksiz gerildim herhâlde... Hadi geç yerine." Dedikten sonra yanından gönderdi. Kendisine baktığını bilse de göz temasından özellikle kaçındı.


.....


(Kamp)
Gecenin hangi kör saati olduğunu bilmeseler de dışarıda ki kalabalığın azalan seslerinden gece yarısına yakın bir vakit olduğunu tahmin ediyorlardı. Hücrenin demir kapısı gürültüyle açıldığında içeri giren adam yanındakine esirleri aşağılayan şeyler söylerken tepkisiz kaldılar.

Adresim Aynı( Tamamlandı)Where stories live. Discover now