sunaosa ー drunk in love

hiç şüphem yok hedefim sağlam, içerim ben bu akşam

suna her şeyi planlamıştı.

ilk olarak osamu'ya içki teklif edecekti. oğlan evet derse eve davet edecek, hayır derse bir şekilde buluşma ayarlayacaktı. şansına, kabul etti ve evine geldi. sonrasında biraz içip çakır keyif olacaklardı. suna bu sırada ona kendisi hakkında sinsi sorular soracak, samimi cevaplar alacaktı. ardından osamu'nun sarhoş olmasını bekleyecekti. osamu muhtemelen sarhoşken daha da sessizleşen tiplerdendi bu yüzden kendisi konuşacaktı. osamu'ya açılıp onu öpmeyi bile planladı. gri saçlı, onu itip ne yaptığını sorarsa sarhoşluğunu bahane edebilirdi. ona karşılık verirse de zafer suna'nın olurdu.

hatta suna, osamu'nun sarhoşluktan uyuyakalma ihtimalini bile düşündü. fakat böyle de sevdiği çocuğu kendi yatağına taşır, onunla uyurdu.

her ihtimalde kârlı çıkıyordu. suna her şeyi planladı.

ama dakikalar sonra yerde kahkahalar atarak yatan bir osamu gördüğünde, planlarının suya düşeceğini anladı.

osamu, suna'nın düşündüğünden daha çabuk sarhoş oldu. rintarou onun ne ara kafayı bulduğunu bile anlayamadı.

"hahahahaha," miya televizyondaki reklamı izleyerken yerde kıvrandığında yeşil gözlü oğlan hayran hayran ona bakıyordu. osamu'nun ilk defa böyle güldüğünü gördü. "ger–gerçekten ahaha, çok saç–ma ahahaha!"

suna yutkundu. "saçma olan ne?"

"şuna baksana ahaha! kukladan yapılma bir b–beyin konuşarak labne markasını tanıtıyor– ahahahah!" osamu şiddetle televizyonu gösterirken gülüyordu.

fakat suna, gözlerini televizyona çeviremedi. hipnotize olmuş gibi ona bakmaya devam etti.

osamu'nun gülümsemesi neredeyse kulaklarına değiyordu. yanakları gülmekten kızarmıştı ve gözlerinden bir iki damla yaş aktı. her zaman yuvarlak duran, kocaman gözleri o kadar kısılmıştı ki göz bebekleri görünmüyordu.

"seni çok seviyorum." suna titrek bir nefes vererek fısıldadı.