34.Bölüm: Seni Seviyorum

2.5K 189 95
                                    


Yeni bölümlerden haberdar olmak için takip etmeyi unutmayın^^

Yeni bölümlerden haberdar olmak için takip etmeyi unutmayın^^

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

34.Bölüm: Seni Seviyorum

Kaçıp gitmek kolaya kaçmak değildi. Kaçıp gitmek öylesine zordu ki, kurtulmak demekti çünkü. Yaşadığın o dertten kurtulmak. O acıdan, o bataklıktan kurtulmak. Sadece susup, çekip gitmek. Ardında sevdiklerini bırakmak demekti. İnsanlar hikayemi bilseler, bana neden sustuğumu soracaklar... Neden annene anlatmadın? Neden polise gitmedin? Neden onu şikayet etmedin? Neden kaçıp gitmedin? Neden ona boyun eğdin?

Neden sustun?

İnsanların hikayemi bilip bana bunları sormasına gerek yoktu. Çünkü yıllardır kendime sorduğum sorulardı bunlar. Neden... Neden... Neden...

Nedeni vardı. Aynaya her baktığımda gördüğüm o zavallıya rağmen bir nedeni vardı. Susmanın, kaçamamamın, boyun eğmemin bir nedeni vardı.

Ben sadece, bana zarar verileceği tehtidine boyun eğmedim. Ben sevdiklerime zarar vereceği, tehtidine boyun eğdim. Çocukluğumun her gününde annemle tehtid edildim. Sustum, sustum. Ama yine tehtid edildim. Bu hayatta adalet hariç her şeye çözüm vardı. Kaçıp gitsem, onu şikayet etmeye kalksam kime sığınacaktım ki... Beni yeniden Adnan'ın kollarına bırakacak polislere mi... yoksa bana kimsesizliği öğretecek sokaklara mı... hangisine?

Eğer ben kaçıp gitseydim, belki de annem şuan hayatta olmazdı. Belki de onu uzaktan bile olsa asla göremezdim. Sesini duyamazdım. Bir gün sarılır mıyız ihtimaliyle yaşayamazdım. Ben annemsiz yaşayamazdım. Bu yüzden gidemedim. Bu yüzden boyun eğdim o adama. Bu yüzden sustum. Şimdi ise kendi ayaklarımın üzerindeydim, düşsem tutacak bir adam var yanımda, düşse tutacağım bir çocuk var yanımda... Daha neyi bekleyecektim ki, anneme anlatmak için. Zamanı gelmişti.

Adnan'ın omuzlarıma baskı uygulayan ellerini itip olduğum yerden kalktım ve hastane yöneticisi ile başhekime bir görüşürüz bile diyemeden kendimi odadan dışarıya attım. O adamın ellerinin bana değmesine katlanamıyordum. Tahammülüm öylesine azalmıştı ki, sanki son bir damla kalmıştı ama o damlanında hala zamanı var gibiydi.

Omuzlarımı silkip az önceki konuşmaları hiç olmamış gibi varsaymayı denedim ve hastanenin çıkışına doğru ilerledim. O sırada az önce çıktığım odanın kapısı açıldı, ama kimin çıktığını öylesine iyi biliyordum ki dönüp bakmama gerek bile yoktu.

Hızlı adımlarımı sürdürüp hemen bir taksi bulmak ve buradan uzaklaşmak istiyordum. İçimde kol gibi gezen tedirginliği hiçe saymaya çalıştım. Yol kenarından herhangi bir taksi çevirmek için son bir adım atmıştım ki, kolumdan tutulup geriye doğru çekildim.

"İnsanların yanında beni öylece bırakıp gitmen hoş oluyor mu kızım?" dedi, hala yaptığı şeyi marifet sayarak alayla konuşuyordu benimle. Hırsla kolumu ondan çekmeyi denedim ancak bu parmaklarını etime daha çok gömmesine neden olmuştu.

Kasvetli RenklerWhere stories live. Discover now