|24| "Jimshy.."

3K 285 96
                                    

Gecelerin kuşu sizi bu gece bölümsüz bırakmadı..🐥

×

Okul saatlerimde dışarıda arkadaşlarım ve sevgilimle geçirdiğim günümü sonlandırıp eve döndüğümde, her zamanki atmosfer mevcuttu.
Anahtarlarımı masaya bırakarak odama doğru geçtiğimde, çantamı masamın yanına bırakmış ve kıyafetlerimi değiştirmiştim.

Birkaç gündür aynı rutinim olan, telefonumu alarak yatağıma geçme eylemini gerçekleştirmek için hareketlendiğimde, odamın kapısı açılmıştı.
Kafamı çevirip muhtemelen annem olduğunu sandığım kişiye doğru döndüğümde, yanıldığımı fark ettim.
Çünkü gelen, kapının eşiğinde duran babamdan başkası değildi.
"Girebilir miyim oğlum?"

Elimdeki telefonumu masamın üzerine bırakarak tamamen ona döndüğümde, yavaşça kafamı olumlu anlamda sallamıştım.
O bana doğru gelip tekerlekli sandalyemin üzerine yarım bir şekilde oturduğunda, biraz uzaklaşmış ve yatağıma oturmuştum.

"Seninle uzun zamandır vakit geçiremiyoruz oğlum. Umarım bunun sebebi.." derin bir nefes aldığında, kaşlarım havada bir şekilde onu dinliyordum. ".. tahmin ettiğim şey değildir.."

"Tahmin ettiğin şey ne?"
Kaşlarım çatılırken sorduğumda, bakışlarını kaçırmış ve ardından hızla yanıtlamıştı.

"O oğlan yüzünden benimle uzaklaşmadın değil mi? Cinsiyetleri erkek olan iki kişinin bir araya gelmesini onaylamadığım için mi bana nefret ediyormuş gibi bakıyor-"

"Oğlunun yönelimini olduğu gibi kabul etmek yerine, bunu en kötü şekilde açığa vurduğun ve bu hayatta ilk sevdiğim kişiyi yaka paça dışarı attığın için senden.."
Söyleyemiyordum işte. Ne olursa olsun, her ne kadar benim duygularımı bir çöp misali öylece atan biri olursa olsun.. ondan nefret edemiyordum. O benim babamdı ve, bana en büyük ihaneti veya en büyük darbeyi yapmış olsaydı da, o benim her zaman küçüklüğümün süper kahramanı olarak kalacaktı. Onun sayesinde çevremde başkalarına karşı hep, arkasında her daim birinin olduğu duyguyu doyasıya tatmıştım.

Söylediğim şeyin arkasından bana olan bakışları düştüğünde, dolmakta olan gözlerimle ona bakıyordum.
O.. pişman görünüyordu. Ama bize öyle davrandığından değildi bu pişmanlık sanki..

Bakışlarım yere odaklanıp, dolan gözlerimden iki damla yaş halıya damladığında, yutkunmuş ve titreyen sesimle sormuştum.
"Benden nefret ediyor musun.. baba?"

Gözlerimi ona çeviremeyecek kadar güçsüz hissediyordum.
Dolayısıyla mimiklerini de göremiyordum.
Birkaç saniye geçtiğinde, boğuklaşan sesiyle sormuştu.
"O nasıl söz yavrum? Senden neden nefret edeyim ben? Oğlumsun sen benim."

"Ama.." elimin tersiyle burnumun ucundaki göz yaşımı silip devam etmiştim ".. kendi cinsinden hoşlanan bir evladı, neden isteyesin ki? Belki.. seçme şansın olsaydı.."
Ağzımdan bir hıçkırık çıktığında devam etmemiştim. Belki de edememiştim. O gücü bir birey olarak babaya söylemek, çok fazla güç isterdi. Ancak ben, çoktan yorulmuştum. Kalbim, sürekli acıyordu ve ben bu duyguların üstesinden gelemiyordum.

Babam aniden ayağa kalktığında, bana doğru yaklaşmıştı. Yüzümü yerden kaldırıp, yaşlarından utandığım gözlerimi onda birleştirdiğimde, onun da gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim.

"Sen benim ilk ve son oğlumsun Jimshy.. Ne olursa olsun, sen benim oğlumsun ve senden nefret etmem için.. düşündüm ve bulamadım. Bir baba eğer oğlundan nefret ediyorsa, kendi babasından sevgi görmemiştir. Ve sen, benim en değerlimsin. Benim bu yıllar boyu çalıştığım ve emek sarfettiğim hayatım, yanlızca çocuklarımın rahat etmesi içindi. Ne yapıyorsam, ne ediyorsam hep seni düşündüğüm için oğlum benim. Ben de isterdim, oğlumun yavruları olsun.. Onları gezdireyim.. çikolata alayım.. annenle sürekli torun kavgası yapayım.. Bizi geçtim, seni düşünüyorum; oğlumun, baba diyip de başını ağrıtacak çocuklarının olması.." yüzümü avuçları arasına aldığında, gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Başparmakları gözyaşlarımı silerken, fısıldadı. "Bir evlat baba olmayı, ancak baba olduğunda anlar. Ama şimdi bunların hepsini geçiyorum Jimin. Bu çocuk fasıllarını da geçiyorum. İleriyi düşünmek için çok erken konuştuğumu fark ettim ben oğlum. Sen kaç haftadır odandan çıkmadığında ben anladım; oğlunun olması, orada olduğunu bilmekten daha fazlasıymış. Seni üzdüğüm için özür dilerim, bunun bir işe yaramayacağını biliyorum.. Sadece, homofobik bir birey olup, sana karşı empati yapmadığım için, çok kötü hissediyorum."

Kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken, ne yapmam gerektiğini bilemeden, yanlızca ağlıyordum. Yüzümdeki ellerinin üzerine kendi ellerimi koyduğumda, gözyaşlarının arasından gülümsedi bana. O an gördüm ben, ne kadar yıpranmış olduğunu. Bana hiç fark ettirmeyip, hep enerjisi yerinde olan babam, sanki o an bana o kadar çökmüş gelmişti ki..

"Benden özür dileme baba, çünkü o zaman arkamda her zaman bana güç veren bir baba olduğunu unuturum. Kalbimi yaraladağın o günü, şimdi bu dediklerin o kadar güzel sardı ki.. Ben.. kendimi o kadar yanlız hissetmiştim ki. Bana sırtını döndün sandım. Kendi cinsimden hoşlandığımı söylediğim zaman ki gözlerindeki nefret, o kadar korkunçtu ki. Yıllar önce ki, farklı olduğum için oluşacak aşağılanma duygusunu o bakışların o kadar gösterdi ki.. Ama şimdi bu söylediklerin, sanki onların birer birer yok olmasını sağladı."

Bu söylediklerimde, oldukça samimiydim. Ama bana söylediği şeyler, hâlâ içimde bir yerlerde yara gibi sızlıyordu.
Bunu onun bilmesine gerek yoktu. Çünkü bu, onu üzmekten başka birşey yapmazdı.

"Canım oğlum.. Canım Jimshy.."

Bana böyle seslenmesi, küçüklüğümü hatırlatıyordu. Ne zaman doğum günü sürprizi hazırlasalar, pastacı abi her seferinde karıştırıp pastamın üzerine 'Jimin' yerine 'Jimshy' yazardı ve bu o zamanlarda artık aramızda bir şaka haline gelmişti. Bana böyle seslenmesini seviyordum. Uzun zaman olmuştu, ama o hâlâ hatırlıyordu ve bu beni özel kılıyordu.
Değerli hissettiriyordu.

Kollarını bana doğru açtığında, yatağımda yavaşça kalkmış ve kollarımı ona dolamıştım. O da beni sıkı sıkıya geniş göbeğine doğru çekerken, babamın kokusunun, yorgun bedenime enerji verdiğini hissetmiştim.
Bana böyle sıkı sarılmasının üzerinden o kadar süre geçmişti ki. Bunu her fırsatta tekrarlamayı düşünüyordum.

Sarılmamıza devam edecekken, bir öksürük sesiyle ayrılmıştık birbirimizden. Her ikimiz de kapıya doğru döndüğümüzde, annemin duvara doğru yaslanmış ve dolu gözleriyle bize doğru gülümsediğini görmüştük.
Bir kolum hâlâ babamın omzundayken, boşta olan kolumu ona doğru açmıştım. Hızla yanımıza adımladığında, onu aramıza alarak sarılmamıza devam etmiştik.
Annem, babamın yanağına bir öpücük kondurduğunda, kendimi ona doğru yaklaştırmış ve yanağımı dudaklarına doğru bastırmıştım.

"Şu kıskançlığın hiç bitmeyecek ama, değil mi?"
Babam kızarmış gibi yaparak konuştuğunda, kafamı olumsuz anlamda sallamış ve tekrar onların arasına girmiştim.

Hayatımın en huzurlu hissettiğim günü, bugündü. Ve ben, bugün hiç bitmesin istiyordum.

×

'Uwu' bir bölümdü?🤧

Açıkçası fazla uzatmak istemedim, çünkü okuyucuları sıkmak da istemiyorum fazla..

Ama aranızda bi kaoscu vardı nerede o? Sürekli kaos kaos diyen cnzmjfmsmf
Başaramadık abi fjndjfdkkfjd

Ama aranızda bi kaoscu vardı nerede o? Sürekli kaos kaos diyen cnzmjfmsmfBaşaramadık abi fjndjfdkkfjd

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

kalbimi bıraktım, vmin'e..

Hyung | vminWhere stories live. Discover now