|21| Tek suç ortağım, kalbim.

3.1K 295 298
                                    

Yarım saat önce ne hayallerle çıktığım eve, yanımda sevgilim ve hiç hesapta dahi olmayan eniştem ile giriyordum. Evin dış kapısını açarak merdivenlere geldiğimizde, yanlızca hüzünlü bakışlarımı Taehyung'a yolluyordum, bir özür mânâsında. O ise yanlızca, elimi biraz daha sıkıp o güzel iç ısıtan gülümsemesiyle bakıyordu bana.

Belki onun sözünü dinleyip babamla kart oynasaydık bunlar başımıza gelmezdi.

Bizim dairenin önüne geldiğimizde, eniştem kapıyı birkaç kez tıklatmış ve geri çekilmişti. Ona anahtarım olduğunu söylemeyi düşünmüyordum.
İlk önce Taehyung'a doğru dönmüş, ardından ise hâlen daha birleşik olan ellerimize bakıp bize doğru fısıldamıştı.
"Siz de çözün artık şu ellerinizi. Saçma sapan.."

Taehyung tam söze dalacakken kapının açılmasıyla hepimiz oraya odaklanmıştık.
Açan kişi, elinde telefonuyla bekleyen babamdı.

"Hoşgeldiniz gençler." Telefonu kapatıp cebine koyarken kapıdan biraz çekilmiş ve bize yol vermişti. Biz ise hiçbir şey demeden ayakkabılarımızı çözüp içeri geçmiştik. Annem yine her zaman ki gibi mutfaktaydı. Babam ise sanırım haberlere bakıyordu çünkü televizyonun sesi buraya kadar geliyordu.

"Jonghyun, bizim çocuklarla birlikte geldin, hayırdır? Dükkanda bir sıkıntı yoktur umarım."
Babam televizyonun sesini kapatarak odağını bize çektiğinde, Taehyung ile ikimiz çift kişilik koltuğa oturmuş, babamla eniştem ise iki tane yan yana olan tek kişilik koltuklara yerleşmişti.

"Evet, karşılaştım. Ama pek de hoşnut olmayacağım bir görüntüyle karşılaştım!"
Babam çatık kaşlarıyla, yüksek tonda konuşan enişteme doğru bakarken, gözleri bana doğru kaymış ve benim kafamı önüme doğru eğmemi sağlamıştı.

O sırada içeri annem girdiğinde, şaşkınlıkla hepimizde bir göz gezdirmiş ve babamın koltuğunun kenarlığına doğru yarım bir şekilde oturmuştu. Ortam gerginlik kokuyordu ve bu benim, içimde olan şeyleri gergin bir lastiğin ele çarpmasındaki acı gibi yakıyordu.

"Jihyun, ne oluyor?"
Annem, babama doğru eğilip sorduğunda, babam eliyle 'bir dakika' işareti yapmış ve enişteme doğru dönmüştü.

"Ne gibi bir 'hoşnutsuzluk' ile karşılaştın? Yoksa kavga falan mı ediyorlardı?"

Yüzümü acı bir tebessüme sokarak Taehyung'a döndüğümde, dudaklarımı oynatmıştım.
"Üzgünüm.."

O ise şaşkın bakışlarını bana çivilemiş, ardından ise sinirle kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Ben ise tam tersi olarak onaylamış ve babama doğru dönmüştüm.
Bunu yapmam gerekiyordu.
Çünkü başka çarem yoktu.

"Baba, Taehyung ile ben.. bir iddiaya girmiştik. Birlikte el ele gezip insanların tepkilerini falan ölçecektik. Ben, insanlar olumsuz karşılar dedim" son cümlemde ona doğru baktım. "O ise, anlayışlı karşılarlar diye diretti.." Çenesi kasılmaya başladığında, sol gözünün çukurunda parlaklığı gördüm, gözünün kenarındaki o damlayı.

Gözlerimi ondan çekmeksizin, devam ettim. "Daha sonra ise, eniştemi gördük. Ve o, bizi yanlış anladı."

Eniştem kaşları yay şeklini alarak ikimize doğru bakarken, babam rahat bir tavırla eniştemin bacağına doğru vurmuştu.
"Bu gergin hâller o yüzden miydi? Ah sen yok musun Jonghyun.. Benim oğlum hiç öyle şey yapar mı? Tanımıyormuş gibi davranıyorsun."

Asıl beni tanımayan sensin baba, demek istedim. Beni olduğum gibi kabullenmende şüphelendiğim, öz babam olduğun hâlde kendimi ifade etmede zorlandığım tek kişisin..

"Üzgünüm çocuklar.. Demek kapının önünde de el ele tutuşmanız bir iddia yüzündendi öyle mi?"
Eniştem tam güleceği sırada, Taehyung aniden, daha da boğuklaşmış sesiyle araya girmişti.

Hyung | vminDonde viven las historias. Descúbrelo ahora