|3| Hayatımın dönüm noktası?

5.3K 422 197
                                    

Kahvaltımızı yapmış, soframızı toplamıştık. Ben ve Jungkook salondaki masaya oturarak kitaplarımızı açarken, hyung elinde olan telefonuyla yeni aramıza katılıyordu.

"Bırakır mısın şu telefonu? Kiminle mesajlaşıyorsun sen?"

Jungkook isyankâr bir ses tonuyla konuştuğunda, Taehyung hyung telefonunu kapatmış ve masaya koymuştu.

"Oldu mu velet?"

"Oldu yavş- yaşasın hadi ders çalışalım."

Taehyung hyung birkaç saniye Jungkook'a bakarak göz devirmiş ardından önündeki kitapları incelemişti.

"Ya sizin ödeve yardım edeceğim ben sadece, bunca kitap ne böyle?"

"Edebiyat işte hepsi, belki kitaptan yardım alırız falan diye şey ettik biz."

"Anladım, kaldırın şimdi bunları benim zihin gücüm yeter de artar."

Dediğini hızla yaparak, Jungkook ile birlikte özenle dizdiğimiz kitapları tekrar eski yerleri olan çantalarımıza koymuştuk.

~

"Sizin hocanın umarım en kısa zamanda Tanrı belasını verir. Düşmana verilmez ulan bu!"

Taehyung hyung yakarırcasına eliyle kağıtları gösterdiğinde, kahkaha atmıştım.

"Hyung seni zorladığımız için özür dileriz ama bitti işte bir de buradan bak."

"Jimin kendi adına özür dile, bundan niye özür diliyormuşum ki ben? Şu sıfata bak, iki kalem oynattı diye mucit oldu başımıza."

Jungkook'un dediklerinden sonra kafasına tokat yemesi bir olmuştu.

"Abinle düzgün konuş, koparmayayım boğazını."

Taehyung hyung sırıtıyormuş gibi yaparak konuştuğunda, Jungkook dilini çıkarmıştı.
Çok güzel atışıyorlardı yahu. İnsanın canı çekmiyor değil.

"Ben artık gitsem iyi olacak, fazla geç kalırsam annemler kızabilir."

Yerimde yavaşça kalktığımda, Taehyung hyung da benimle birlikte kalkmıştı.

"Ben bırakayım seni."

Dediği şeyle birkaç saniye yüzüne bakmış, ardından ise gülümsemiş ve elimi olumsuz anlamda sallamıştım.

"Hiç gerek yok hyung, buraya kadar yaptıkların bile fazlaydı. Tekrar teşekkür ederim."

Önünde eğildiğimde, yanıma gelerek omzumu sıkmıştı.

"Olur mu hiç öyle, misafirimizi yarı yolda bırakacak değiliz. Öyle değil mi Ju-"

Jungkook'a döndüğümüz sırada, kafasını sandalyeye yaslayarak uyuduğunu görmüştük.

"Tam bir panda."

Gülerek konuştuğumda, o da gülmüş ve önden kapıya doğru yürümüştü.

"Hadi bakalım o halde civcivi de evine bırakalım."

~

Evimin önüne geldiğimizde, ona doğru döndüm.

"Tekrar teşekkür ederim, buraya kadar gelmeseydin keşke ben şurada da inebilirdim."

Gözlerimle yol kenarını işaret ettiğimde, hiç oraya dahi bakmamıştı bile.
"5000. Kez söylüyorum, rica ederim Jimin. Cidden bu kadar teşekkür edip mahcup olacağını bilsem getirmezdim. Ne oldu sanki buraya kadar getirdim, incilerim mi döküldü?"

Hyung | vminWhere stories live. Discover now