|11| "Çok şirin."

4.9K 405 263
                                    

Yuh lan sınırı hemen geçmişsiniz
Ulan sizi varyaa

Bu kadar mı merak ettiniz şerrolar ahahhahahahah

Neyse

İyi, okuyun bari:)

×

Bütün vücudum sanki fişe takılmış bir kablonun ucunu suya daldıran bir insan gibi titremeye başlamıştı.
Ben mi yanlış duyuyordum yoksa Jungkook şuan benimle taşak mı geçiyordu?
İkinci ihtimal bence daha mantıklıydı çünkü Jungkook öyle bir insan yani anlıyor musunuz? Sizi rezil de eder vezir de.. Ayağınıza taş da çarptırır kafanıza kaya da. Pabucunuzu dama da attırır, kuşunuzu pilava da..

Kendimi zorla sakinleştirip -ulan Tae hyungla sevgili rolü yapmamızı istiyor nasıl olur amına ko- onlara baktım. Tae hyung hâlâ telefonuna bakıyordu, Jungkook ise yavru bir köpek gibi bana..

"Ama ben anlamadım. Neden sevgiliymiş gibi yapıyoruz?"
Sonunda konuştuğumda, Jungkook saçlarının arasını tek eliyle kaşımış ve zorla konuşmuştu.

"Eun Woo.. Dediğim gibi içine kapanık ve utangaç birisi. Bana ne alaka diye soruyorsun şuan muhtemelen, tamam. Biliyorsun, Kore homofobik bir ülke. Her ne kadar herkes aynı gözle ve tiksintici bakışlarla baksa da bazıları normal karşılıyor. Ve onlar genelde eşcinsel. Woo da öyle. İnsanların bakışlarından, hareketlerinden etkileniyor ve bu kendinin farklı olduğunu hatırlatıyor ona. Ben de düşündüm ve bir fikir buldum. Eğer siz de yanımızda bizim gibi olursanız, kendisini yanlız ve farklı hissetmek zorunda kalmaz. Ne dersin? Gerçekten bunu benim için yapamaz mısın?"

Ne diyeceğimi ya da ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Böyle konuşunca haklıydı. Onu destekliyordum. Ama bunları bana söylemesini garip buluyordum. Tae hyunga neden birşey demiyordu? Onun haberi var mıydı yoksa? Ya da kabul etmiş miydi?
Gözlerim Tae hyunga kaydığında, irislerinin telefon ekranından ayrılarak bana döndüğünü gördüm. Soran ifadelerle bakıyordum ona. O ise bana gayet ciddi ve düz bir ifadeyle bakıyordu.

"Abime söylemiştim dün. O kararı sana bıraktı."
Jungkook araya girdiğinde, kalp ritmim tekrar artmaya başlamıştı. Düşündüm. Belki dedim. Belki de sesinden bile etkilendiğim adamı ömrüm boyunca yanlızca bir günlüğüne elde edecektim. Belki de duygularımı içime gömerek baktığım irislerimi rahatça bir günlüğüne sergileyebilecektim.

Kafamla yavaşça onayladım.

Tabi bunu yapmamla Jungkook'un üstüme atlayıp soğuk parkede az kalsın beyin kanaması geçireceğimi tahmin etmiyordum.
Bilseydim biraz uzaklaşır öyle cevaplardım.

"Hadi çıkalım! Hadi!"
Jungkook bir elimi çekiştirip kapıya doğru sürüklemeye başladığında, yanından geçecek olduğumuz Tae hyungun da elini kavramıştı. Her ikimizi hunharca peşinden kovalatırken, kahkahamı tutamamıştım.

"Hyung senin arabanla gidelim çünkü Eun Woo'ya üstü açık arabamız olduğunu söyledim."

"Seni.."
Tae hyung tek elini kaldırıp Jungkook'a bir adım attığında, sonradan kendine gelmiş ve gülümseyerek yanaklarını sıkmıştı.

"Ama hava bozacak gibi duruyor."
Elimle gökyüzünü işaret ettiğimde, Jungkook genişçe gülümsemişti.

"Üstü kapanabiliyor."

Hyung | vminWhere stories live. Discover now