[Nine]

1.5K 94 92
                                    

Yavaşça kafamı kaldırıp karşımdaki kadına baktım, boynuzlarını gördüğüme yemin edebilirdim. Kadının bana bakışları ile Mark'a daha da yaklaşmış ve koluna girmiştim. Hamile olduğumu söylemek için tüm aileyi toplamıştı Mark. Aslında bana kalsa şunların sıfatlarını göreceğime bir mesajla söylerdim ama...

Tüm aile koltuklara geçtiğinde 'annem' dediğim cadaloz kalkıp kahve yapmaya gitmişti. Beni de peşinden göndermeye çalışmıştı Yuta hyung ama ben inatla Marka daha çok yaklaşıp kulağına fısıldamıştım. "Mark ben gitmek istemiyorum onun yanına"
"Güzelim bir şey olmaz kötü düşün-"
"Çocuğunu görmek istiyor musun?"
"Tamam gitme Hyuck" sessizce söyleyip arkadan elini belime koymuştu. Zaferle gülümsemiştim. Şimdi kimse git diye zorlayamazdı. Niahahahha.

Cadaloz kadın gelip kahveleri dağıtmaya başlamıştı. Bana geldiğinde gülümsedim "Teşekkürler" diyip kendi kahvemi almıştım. Kahveyi koklamış kokusundan rahatsız olunca da sehpanın üzerine koymuştum. Ben koyunca cadaloz kadın bana bakıp "İçsene kuzum, beğenmedin mi yoksa?" Söylediği şeyle minik bir tebessüm edip "ah hayır öyle de-" sözümü babam kesmişti "Bizim ailemizde verilen ikramı kabul etmemek saygısızlıktır bilmiyor musun?" dediği şeye sinirlenmiştim. Markta bunu anlamış olacak ki elimi tutmuştu. Gülümseyip konuşmaya başlamıştım "Aslında amacım saygısızlık etmek değildi. Ancak öyle bir eşiniz var ki. Beni zehirleyecek diye korkuyorum. Eşinizin böyle olması benim suçum değil" Mark derin bir nefes alıp elimi sıkmıştı.

Canım yandığı için elimi Markın elinden ayırmış önüme dönmüştüm. Cadaloz kadının sesi ile dönmüştüm dünyaya "Tatile gidiyor muşuz, daha erken söyleseydiniz böyle apar topar olmazdı" kadına ters ters baktığımı Sicheng hyung fark etmiş olacak ki yanıma gelip kulağıma sakin olmama dair bir şeyler fısıldamıştı. Ben ise hiçbirini takmayıp ölümcül bakışlar atmaya devam ediyordum. "Kaç kişi gideceğiz Mark" söylediği şey ile bir nefes alıp sertçe konuşmuştum "Üç kişi gideceğiz Bayan Lee" kadın bana şaşkınca bakarken Mark ensesini ovalıyordu. "Ben, eşim ve bebeğim gideceğiz, yani sizi ilgilendiren bir şey yok. Mümkünse eşlimle gittiğim her yere gelmeyin. Sizin o çirkin yüzünüz ve karakteriniz yüzünden gözlerim bozuluyor da" ayağa kalkıp sinirle ceketimi giymiştim. Hiçbir şey demeden çıkmıştım. Arkamdan duyduğum tek şey Mark ve Yuta hyungun 'Hyuck' diye bağırmalarıydı.

______________________

Eve geleli yaklaşık 2 saat oluyordu. Öylece yatakta oturmuş karşımdaki duvara bakıyordum, bir yandan ise bebeğimi düşünüyordum.. tamam belki birazcık Markıda. Evin kapısının açılma sesi gelince yavaşça aşağı indim ve merdivenlerden içeri giren bedene baktım. Beni görünce hızlıca yanıma gelip kollarını etrafıma sarmıştı. "Tanrı aşkına nerdeydin Hyuck? Her yerde seni aradım" dediklerine göz devirmiş ve gülmüştüm. "Kendi evine bakmak hiç aklına gelmedi mi aptal?" bana boş boş bakınca anlamıştım çok ciddiydi bir o kadar da korkunç. 

Gözlerimi kaçırıp arkamı dönmüştüm. Daha sonra salona doğru yürümüş ve koltuğa oturmuştum, o da benim yaptıklarımı yaparak yanıma gelmişti. "Neden bu kadar tepki verdin ki Hyuck?" dediği şeyle sinirimin tekrar tepeme çıktığını anlamam uzun sürmemişti. Gözlerimi büyültüp konuşmuştum "Ne demek bu kadar tepki verdin ya?! Kadın balayımızda bile bizimle geldi Mark! Tepki vermiyimde ne yapayım ben buna?! " 

Kollarını belime sarmış ve kafasını boynuma gömmüştü. Anlaşılan sakinleşmemi istiyordu. Onu yavaşça ittim ve ciddiyetle konuştum "Git bana kivi al kivi istiyorum" yüzü düşündüğünde elimle 'hadi hadi' işareti yapmıştım. "Bir insanın canı niye kivi çeksin ki ya" ayağa kalkıp sızlandığında poposuna bir kaç kez vurmuştum "Sızlanacağına gidip alsaydın şimdi gelmiş olurdun" göz devirip kapıya ilerlemiş ve ceketini giymişti. "Başka bir şey istiyor musun?" düşünüyormuş gibi yapmıştım. O da bu halime gülmüş ve bana sorarcasına bakmıştı. "Uhm kavun, kiraz, erik al birde kendine karpuz al, sevdiğimden değil ha hayrına" dediğim şeye göz devirmişti. "Bu mevsimde hepsini nasıl bulayım Bayım?" "Ne bileyim ben, bul işte" dediğim şeye bilmem kaç milyonuncu kez göz devirip evden çıkmıştı.

Koltukta bağdaç kurmuş televizyon izliyordum. Mark yaklaşık 1 saattir yoktu, bir iki tane meyve bulmak bu kadar zor muydu cidden. Alt üstü bir kaç tane meyve yani ne kadar zor olabilir ki? Acaba başına bir şey mi geldi diye düşünürken kafamı iki yana salladım. En fazla paparazilere yakalanmıştır diye kendimi avutup diziyi izlemeye devam etmiştim.

Kapı çaldığında kalkıp açmıştım ama karşımda dizi kanayan bir Mark beklemiyordum tabi ki. "Ne oldu bu ne hal böyle?" sorduğum soruyla gözlerini kısmış ve elime poşetleri tutuşturup içeri girmişti. Poşetleri mutfağa bırakıp koltukta oturan bedenin yanına gittim ve elini tuttum. "Hayatım ne oldu?" dediğim şeye gülümseyip kafasını kaldırdı "Gerçekten hayatın mıyım diye bir iğrençlik yapıcaktım ama şuan sırası değil, yolda yürürken düştüm bir şey olmadı ufak bir sıyrık işte" dediğinde gülmüş ve ona sıkıca sarılmıştım.

"Bekle pansuman yapalım" tam ayağa kalkacakken elimi tutup kalkmamı engellemişti. "Sen hamilesin, yorma kendini ben sararım sonra da meyvelerini yıkayıp getireyim tamam mı güzelim" dediği şeylere gülümseyip kafamı sallamıştım. Ayağa kalkıp banyoya gitmişti. Açıkcası onu sürekli tersliyip sert davranıyordum, bana yaşattıklarını anlaması için. Ama Mark hep sakin kalıyordu, bunun sebebinin hamile olmam olduğundan %100 eminim, eğer hamile olmasaydım sanırım 3 ay yataktan kalkamayacak hale gelebilirdim.

Elinde meyve tabağı ile geldiğinde meyve tabağına bakmış ve gülmemek için kendimi sıkmıştım. Bana masumca bakınca dayanamamış ve kahkaha atmıştım. "Ne gülüyorsun ya, elimden geldiğince yaptım işte" kahkahalarımın arasından zorlanarak konuşmaya başlamıştım "Mark bir insan bu kadar beceriksiz olamaz, nasıl dildin bunları" göz devirip tabağı önüme koymuştu "Üzgünüm beyefendi herkes sizin gibi yetenekli doğmuyor anasının karnından, yiyorsan ye yemiyorsan yeme" tabağı kucağıma alıp yemeye başlamıştım. Başarıyla gülümseyip yanıma oturmuştu "Bak nasıl yola geldin hemen" dediği şeye göz devirip yemeye devam ettim. Bir sğre boyunca ben meyveleri yemiş o ise bir an bile gözünü benden ayırmamıştı.

"Böyle mutlu olmak çok garip geliyor Mark, kokuyorum tekrar başa döneceğiz diye.." dediğim şeye burkukça gülümseyip kollarını bana sarmıştı "Bir daha asla ama asla başa dönmeyeceğiz bebeğim, biz hep mutlu olacağız.." 

__________________________

Uzun zaman oldu gelmeyeli, herkesten özür dilerim öncelikle durumum pek iyi olmadığı için bölüm yazamadım. Elimden geldiğince yazıp atmaya çalışacağım. Sizce bir bölümde de Yuwini mi anlatayım yoksa böyle devam mı edeyim? Kendinize iyi bakın, sizi seviyorum

-Olivia

-Olivia

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[02.01.2021]

BRUTAL [Markhyuck]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin