[Eight]

1.7K 109 92
                                    

Bir süre boyunca öylece gelen mesaja baktığım için Sicheng hyung endişelenmiş olmalı ki elimden telefonu almış ve ekrana bakmıştı. Gördükleri ile çığlık atınca yerimden sıçramıştım. Öylece ona bakmaya başladım "Bak Hyuck sakın kötü şeyler getirme aklına, bence Mark yapmaz hm?" "Yapar" yutkunup emince söylemiştim. "Emin misin?" gözlerimi sehpaya dikip düşünmeye başlamıştım.

Ne ara Markın omuzla büyümüştü? Markın ne zamandan beri kolları bu kadar kalındı? Ya bir testse? İnanmamam lazım, ama ya gerçekse? Eşime güvenmem lazımdı.. ama benim eşim diğerleri gibi değildi. O acımasız bir pislikti bana göre. Ama ona fazla aşıktım bırakamıyordum onu. Sonunda başardın Mark Lee. Senden nefret ediyorum, bu sefer sevgimin nefretimi yıkmasına izin vermeyeceğim.

Çalan kapıyla yavaşça ayağa kalktım ve Sicheng hyunga döndüm "Hyung sen dur" yavaşça kapıya ilerledim ve derin bir nefes aldım. Kapıyı açtım ve karşımdaki bedene baktım. Dağılmış görünüyordu. Ağlamış mıydı o? Saçmalama o duygusuz piçin teki. 

"Hyuck be-" sözünü suratına geçirdiğim tokat bölmüştü. Şaşkınca bakıyordu bana, bir tane daha mı atsaydım acaba? "Neredesin sen?!" sessizce durup kafasını eğmişti. Bir dakika...rolleri mi değişiyorduk? Düzene ayak uydurup omuzundan dışarı ittim "Cevap vermezsen bu gece orda yatarsın Mark Lee" yavaşça kafasını kaldırıp bana baktı. Tanrım, normal Mark ile alakası yoktu bu kişinin. Şimdiye beni yerle bir etmesi lazımdı belimden çekip bana sarılması değil.

Bir süre bekledikten sonra onu yavaşça iterek bedenimden uzaklaştırmıştım. "Hyuck ben özür dilerim, her şey için" ona alayla gülüp karnımı gösterdim "Benden değil ondan dile" yavaşça eğilip elini karnıma koydu "Özür dilerim bebeğim ba-" "Senin değil benim bebeğim o" kafasını kaldırıp yüzüme baktığında 'Ne var' bakışı attım. "Farkındaysan onun oluşumunda benimde bir rolüm var" "Bebeğin senden olduğunu kim söyledi Mark Lee?" kaşları çatılmıştı. "N-nasıl yani? Başka kimden olacak Lee Donghyuck?" "Neden söyleyeyim ki? Seni ilgilendirmiyor. Hem misafirim var gelme sen" "Kim o misafir?" "Ay Mark sanane!" hafifçe kolumdan tutmuş içeri geçmeye çalışmıştı. "Ya gelme diyorum!" "Burası benim evim Hyuck çekil" beni yana doğru çekip sinirli adımlarla içeri gitmişti. Ben ise sırıtarak arkasından gidiyordum. "Evimde ne işin var?!" Salonun kapısını hızlıca açıp içeri girmişti. bir süre öylece kalmıştı. "H-hyung" hızlıca bana dönüp sinirlice baktı  "Ne bakıyorsun o misafir değil mi?" derin bir nefes verip koltuğa oturmuştu "Gel şuraya Hyuck" "Ben artık kalkıyım" Sicheng hyung hızlıca evden çıkmıştı. 

Karşısına oturmuş ona bakıyordum. "Ne var ne istiyorsun?"
"Nasıl affedecksin beni?"
"Yalvarırsan neden olmasın" sehpanın üzerinden bir tane elma alıp ısırmıştım. Yerken diğer yandan Marka bakıyordum.  Derin bir nefes vermişti. Telefonumu elime almış mesajları açıp önüne atmıştım. "Bu ne? Hamile olan eşini mi aldatıyorsun?" Fotoğrafa kısa bir bakış atıp tekrar benim önüme atmıştı. "Bunun ben olmadığımı biliyorsun, omuzlarım bu kadar geniş değil, saçlarımın rengi farklı" "Üzgünüm seni fazla umursamadığım için fark etmemişim" 
"Ne istiyorsun, şöyle yapmayı kes" "Dolaptan bana çilek getirsene Mark" ayağa kalkıp mutfağa gitmişti. Eziyet çektirme sırası bende Mark Lee.

Elinde çilekle geldiğinde hemen çileği alıp yemeye başladım. "Yavaş ol biraz" sinirle kafamı kaldırıp ona bakmıştım "Sanane be!" sessizce bana bakmış ve omuz silkmişti. "Yalvar" kaşlarını çatmıştı "Ne?" yüzüme piç smile yerleştirip konuştum "Yalvar diyorum Mark Lee, yaptıkların için teker teker özür dile diyorum" alayla gülüp birden ciddileşince korkmuştum. "O kadar da değil, sınırlarını aşma Lee Donghyuck!" ona boş boş baktım "İyi o zaman ben giderim ve bir daha bu çocuğun bırak yüzünü ayağını bile görmezsin" dediğim şeyler yanıma gelip ellerimi tutmuştu "Lütfen gitme, özür dilerim meleğim her şey için. Yalvarırım beni bırakma ben sensiz ne yaparım?" sessizce yaklaşıp konuşmuştum "Mark" "Hm?"
"Ne bok yiyorsan ye" ayağa kalkıp yavaşça odaya yürümeye başladım. Başladım başlamasına ama fazla sürmedi bu başlayış.

Arkamdan tişörtümü tutmuş ve birden beni kendine çekmişti. Öylece kalmıştım, arkamdan kulağıma yaklaşmış ve emmeye başlamıştı. Huylandığım için minik bir kıkırtı bırakmıştım evimizin koridoruna. Kulağımı emmeye bırakmıştı ve kollarını belimden dolayıp karnımda birleştirmişti. "Seni seviyorum Lee Doghyuck" "Bende seni seviyorum Mark Lee"

_______________

"Yani şimdi bildiğin birlikte yurtdışına gideceğiz?"
"Evet,kaçıracağım seni"
"Saçmalama aptal"
"Bu aptal sana çok aşık"
"Cıvıklaşma Mark" bir anda ciddileşmişti "Tamam"
Herşeyi anlatmıştı. En baştan, neden yaptığını.
Yurtdışına gidecektik. Canadayı seviyordum bu yüzden yine oraya gitmeyi istemiştim. Hem Mark sayesinde dil sorunu da çekmiyorduk.

Herşey güzel gidiyor. Seni seviyorum Mark, ben yine sevgimin nefretimi ezmesine izin verdim.

Hiyayyyaya bitti bu bölümde
Oh yoruldum ve beynimi yaktım^^
Neyse umarım beğenmişsinizdir. Hepinizi çok çok çok seviyorum, kendinize iyi bakın mwaaah °3°
-Olivia

[22.12.2020]

BRUTAL [Markhyuck]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin