[Four]

2.1K 112 352
                                    

Alarmımın sesiyle söylenerek gözlerimi açmıştım.. Bir dakika ölmemiş miydim?! Nasıl olabilirdi ki. Birden doğruldum, tabi vücudumdaki kesikler bu ani hareketle canımı çok yakmıştı. "Ahmm" yatağımızın hemen karşısındaki dolabın aynasına baktım bir süre yaralarım sarılmıştı ama hala çok acıyorlardı. Merak ediyordum Mark'ı bunu yapmaya iten bir şey mi vardı.. yoksa cidden zevk mi alıyordu bana zarar vermekten?

Aynadan kendime bakarak konuşmaya başlamıştım "Çok çirkinsin Lee Donghyuck, acınacak haldesin. Seni sevmemesi çok normal, neden senin gibi bir çirkini sevsin ki" gözlerimden bir kaç damla akmıştı "Senden nefret ediyorum! İğrenç bir varlıksın!!" tamamen ağlamaya başlamıştım. Bıkmıştım artık cidden..

Yavaşça ayağa kalkıp banyonun kapısına doğru uykulu gözlerle ilerledim. Elimi kapının kulpuna koydum. Hâlâ aynı bir aptal gibi ağlıyordum, aklıma bu banyoda olan şeyler geldiğinde ağlamam şiddetlenmişti. Yere çöküp gücümün kalmadığı tarzı cümleler söylüyordum, tabi ağlarken söylediğim için ben bile anlamıyordum. Kapı açıldı ve içeri biri girdi. Tabi bir kaç dakika öylece bana baktığına yemin edebilirdim. Kapının kulpuna tutunarak yere çökmüş mızmızlanarak ağlayan her yeri yara bere içinde kalmış biriydi karşısındaki. Endişeyle yanıma gelmişti. "Hyuck?" duyduğum sesle bacaklarımı kendime çekmiştim. Ağlamam sesini duydukça şiddetleniyordu. "Hyuck lütfen dur, ne oldu niye ağlıyorsun?"o devam ettikçe ben ağlıyordum. Derin bir nefes verdi ve elini havaya kaldırdı, eli havaya kalktığı an gözlerimi sıkıca kapatıp kollarımı yüzümüm önüne getirmiştim "M-mark yalvarırım yapma, l-lütfen" ağlayarak söylediğim cümleye karşılık olarak şaşırmış gibi bir ses tonuyla cevap vermişti "H-hyuck amacım sana vurmak değildi sadece elini tutacaktım" onaylarmışcasına mırıltılar bırakmıştım bu adama zerre kadar güveniö yoktu artık.

Beni kucağına alıp yatağa oturmuş beni de kucağına oturtmuştu. Yavaşça saçlarımı okşamaya başlayınca mayışmıştım.
"Neden Mark...neden bana bunu yapıyorsun? Neden mutlu olmamı istemiyorsun...neden?" kafamı omuzuna yaslamış ağlayarak konuşuyordum.
"Zorundayım Hyuck, lütfen anla beni"
"Neyin zorundasın Mark! Ölmeme sebep olmak mı istiyorsun?!" Kucağından kalkıp sinirle söylemiştim. "Ölmemen için uğraşıyorum Hyuck, sözümü dinle!"
"Kıçımın sözü! Yeter artık Mark. Her insanın bir sabrı var ve benimki cidden taştı. Ben seni seviyorum lanet olası adam, peki sen niye bana acı çektirmeyi seviyorsun?!!" Sessiz kalmıştı. Haklıydı, onu sevdiğimi bilmiyordu. Ailelerin zoruyla evlendik sanıyordu. Ama bilmiyordu ki aileleri zorlayan bendim. Ah Mark eğer böyle yapacağını bilseydim seninle evlenmek için asla bedenimi satmazdım...ama yine de sana aitim. Sen avını iyi biliyordun, daha reşit bile olmadan sahip olmuştun bana. Tabi sen bunu bilmiyorsun bile...

Beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı. Artık onda hiçbir şey hissetmiyordum. Sadece acı, acı ve daha çok acı...

Kafamı onun boynuna gömmüş ağlıyordum. O ise sakinleşmem için kulağıma bir şeyler fısıldıyor, saçlarımı okşayıp öpücükler konduruyordu.
Alışmıştı o da buna. Arada dayanamayıp patlıyordum, o da sakinleşmem için aynı şeyleri yapıyordu...

____________________

Zilin çalmasıyla ayağa kalkıp kapıyı açtım. Gördüğüm kıza uzun bir süre baktım, ilk kez görüyordum kızı.
"Buyrun kime bakmıştınız?"
"Sevgilime? Konum olarak burayı göndermişti" duyduğum şeyle şaşırmıştım. Sevgilisi? Bu evde sadece Mark ve ben yaşıyordum ben olmadığıma göre...bir dakika ne?! Hayır hayır o kadar da değil.
"S-sevgiliniz? Ah a-adı neydi?"
"Mark" gülerek söylemişti o kız bunu. "Mark öyle mi Mark bildiğimiz Mark" kız pişkince gülümseyip kafa sallıyınca elimi kızın saçlarına dolayıp aşağı doğru çekmiştim. "Bak bir de sevgilim diyor! Ağzına sıçarım kızım senin!! Kimsin lan sen?!" kızın çığlıklarını duymazdan geliyordum. Herşeye sakin kalıyor olabilirim ama aldatılmaya asla!

BRUTAL [Markhyuck]Where stories live. Discover now