On Dokuz

292 24 30
                                    

Kucağındaki dosyalara sarılmış vaziyette yürürken ansızın durdu. Gözleri önce cam duvarın üzerinde, daha sonra gerisindeki odalarda dolaştı. Uzun süredir boştu bu iki oda. Patronlarının eksikliğini hissediyordu. Ofisin eski tadı yoktu artık. Bir an önce işlerinin başına dönmelerini istiyordu.

"Neye bakıyorsun?"

Sena yan tarafına döndü. Uğur sorusuna bir cevap beklerken elinde tuttuğu tabletin ekranında bir şeylerle ilgileniyordu.

"Onları özledim."

"Daha az evvel Bora Bey'le konuşmadın mı?"

"İkisini yan yana görmeyi özledim."

"Öyleyse Bora Bey'in evine gidebilirsin."

"Şşt!" dedi Sena, onu uyarmak için. "Sesini alçalt."

Uğur elindeki tableti kapatıp kolunun altına sıkıştırdı. Bedenini Sena'yı çevirdi.

"Bunu sadece ikimiz biliyor olamayız."

"Biz bir şey bilmiyoruz Uğur. Sakın ağzından bir şey kaçırma!"

"Mira Hanım'ın yokluğu için uydurduğumuz bahane pek inandırıcı olmamış. Dedikodular dolaşıyor, duyuyorum."

"Bizi ilgilendirmez, isteyen istediğini konuşsun. Biz işimize bakacağız."

"Evet, biz sıkı çalışıp işleri yürütelim ki..." Biraz eğilip Sena'nın kulağına doğru konuştu. "...patronlarımız da ön balayının keyfini çıkarabilsin." Geri çekildiğinde yüzünde manalı bir gülümseme vardı. Sena da onunla birlikte istemsizce güldü.

***

Bora merdiveni inerken ilk günlere nazaran daha kolay atıyordu adımlarını. Her işi desteksiz çok kolay yapabiliyordu artık. Hatta ofise bile gidebileceğini söylemişti ama evdeki reisden onay çıkmamıştı.

Mutfağın kapısından içeri baktığında tebessüm etti. Bir omzunu kapının kenarına yaslayarak izledi oradaki Mira'yı. Saçları dağınık bir topuz yapılmıştı. Sabahlığının bir omzu dirseğine kadar açıktı. Geceliğin bittiği yerden görünmeye başlayan bacaklarının birini tezgâha dayamıştı.

"Kolay gelsin."

"Ah, geldin mi?" derken anlık ona bakıp işine devam etti Mira. "Şimdi hazır oluyor. Masaya geçebilirsin."

Bora mutfağın içine doğru yürüdü. "Dadım nerede?" diye sorduğunda Mira'nın yanına varmıştı.

"Nedim arayıp bahçeye çağırdı."

"Neden?"

"Bilmiyorum. Gelir şimdi, öğreniriz."

Mira ocağı kapatıp Bora'ya doğru dönerken dirseğine kadar düşmüş sabahlığını yukarı çekti. Bu hareketi üzerine iyice yakınına geldi Bora. İşaret parmağını yakasının ucuna geçirip sabahlığı aşağı çekip omzunu açtı. Mira da yalancı bir kızgınlıkla elinin üzerine vurup sabahlığını tekrar düzeltti.

"Kahvaltı yapacağız. Uslu dur!"

"Önden bir tatlı yemesek mi?"

"Sabah sabah?"

"Her öğün yiyebilirim ben. Hatta her saat başı."

Mira sözlerinin aksi bir tavırla ileri gidip kendini Bora'ya yasladı.

"Ağır gelir bünyene."

"Bu bünye yıllardır bunu bekliyordu Mira Hanım. Perhiz bitti!"

Mira gülerken başını Bora'nın göğsüne değdirip geri çekti. Bora çoktan bir kolunu beline sarmış ve parmak uçlarında yükselmesini sağlamıştı. Öpüşürken hem gülüştüler, hem de sağa sola sallandılar.

İki AşıkWhere stories live. Discover now