Sekiz

351 25 35
                                    

Yorganı biraz kaldırarak diğer tarafına döndü. Henüz uyanmaya hazır değildi, başını yastığa iyice yerleştirdi. Ama biraz sonra dirseğinin üzerinde nokta kadar bir temas hissetti. Her ne ise kolundan kayıp omzuna doğru gidiyordu. Omzunu döndürüp gözlerini açtı.

''Günaydın!''

''Ahh, git başımdan!'' deyip yine döndü. Ama Bora ısrarla kolunu dürtünce pes ederek üzerindeki yorganı beline kadar itip yatakta doğruldu. ''Aramadan gelmeyi yasaklamamış mıydım sana? Ne istiyorsun sabahın köründe?''

''Doğum günün kutlu olsun!''

Mira'nın yüzündeki sert ifade yumuşadı yavaşça. Bora'nın tebessümünü devam ettiriyor oluşu da yardımcı olmuştu ona. Elini havaya kaldırıp avucunu açtı.

''Hediyem!''

Bora elini boynuna götürüp işaret parmağıyla oraya vurdu. Odasında değişik bir koku olduğunu da o an fark etti Mira. Hediyesi sürpriz değildi, ne olduğunu biliyordu. Ama adıyla kokusunu henüz bilmiyordu. Şimdi duyduğu kokuyu ise tam olarak seçemiyordu.

''Oyun mu oynuyorsun benimle?''

''Hediyeni istedin.'' Tekrar boynunu işaret etti. ''Kokusu burada.''

Mira bedeninin üst kısmını ileri doğru eğdi. ''Önce ismini öğrenmek istiyorum. İsmini beğenirsem...'' Bora'nın boynuna baktı. ''...kokusuna da bir şans veririm belki.''

''Kabul.'' dedi Bora. ''İsmi... Mir!''

''Ahh! Doğru ya! Dünyadaki en ilham verici şeyden ilham almıştın. Bunu tahmin etmeliydim.''

''Beğendin yani?''

Mira dudaklarını büzüştürdü. ''Çok klişe!''

''Peki.'' dedi Bora, kendini geri çekti. ''Beğenmediysen...'' Yataktan kalkmak istedi ama Mira kolunu tutup ona mani oldu.

''Yine de kokusunu merak ediyorum.''

Dizlerinin üzerinde yükseldi Mira. Önce yüzüne yaklaştırdı yüzünü. Gözlerinin içine anlık baktı ve boynuna doğru eğdi başını. Gözlerini yumup kokladı.

''Aslında diğer taraftı.''

''Biliyorum.'' dedi Mira, tavrını bozmadan. Geri çekilirken yine gözlerine bakarak boynunun diğer tarafını kokladı. Az önceki kokuydu, en çok sevdiği koku. Başka hiçbir koku onun yerini tutamazdı. Ama bu yeni kokuyu da beğenmişti.

''Nasıl? O kadar uğraşmama değmiş mi?''

Mira yüzünü geri çekti. İkisi de birbirine renk vermeme derdindeydi. Biraz evvel yaşadıkları anda, sarılıp bırakmamak geçmişti Bora'nın aklından. Mira da onun kokusuyla mest olurken zorlukla geri çekmişti kendini.

''Fena değilmiş. Belki bir iki kere kullanırım.''

''Buna da şükür!'' deyip alaycı bir ifadeyle güldü Bora. Komodini işaret ederek konuştu. ''Şişesi orada!''

Komodinin üzerindeki şişeye uzandı Mira. Avuçladığı şişeyi kucağına doğru getirdi. Kapağını açtı. Sıkmak geçti aklından ama bir şey hatırlamış gibi gülümseyip kapağı kapattı.

''Önce bir duş alıyım.''

''Eşlik edeyim mi?''

Mira gözlerini dikerek baktı Bora'nın yüzüne. ''Şansını biraz fazla mı zorluyorsun?''

''Zorlamak değil, fırsatını bulunca şansımı deniyorum.''

''Haklısın. Ofiste yaptığın şeyi unutmuş değilim.''

''Sen başlatmıştın diye hatırlıyorum.''

Mira buna bir karşılık vermedi. Çenesini kaldırarak konuştu. ''Bunun bir bedeli olacağını söylemiştim.''

''Ben de razı olduğumu söylemiştim. Hatta...'' İleri gitti Bora, Mira'ya yaklaştı. ''...bir kere daha yapayım. Sen de cezayı iki katına çıkarırsın.'' Gülümseyerek biraz daha yaklaştı, Mira kendini geri çekmedi.

''Erdem'i doğum günü partime çağırdım.''

Bora'nın yüzündeki ifade anında kayboldu. Duruşunu bozmadan baktı Mira'nın gözlerine. O adamı günahı kadar sevmediğini ve ona katlanamadığını çok iyi biliyordu. Mira alayla karışık gülümsedi.

''Durma, devam et. Ben de bütün gece onunla dans edeyim.''

Bora dişlerini sıkarak konuştu. ''Onunla dans etmek ister miydin?''

''Yüzünün aldığı hali görmek için, dans ederdim.''

''Peki.'' deyip dizlerinin üzerinde ilerledi Bora, Mira'yı yatağa düşürdü. Üzerine eğilirken tedirginleşen ifadesini net görebiliyordu.

''Sakın!''

''Neden? O herifle dans etmek istiyorsun. Sana bahane veriyorum.''

''Uzak dur benden Bora!''

''Böyle değil. Beni öpmeni istemiyorum, de.''

Mira elinde tuttuğu şişeyi sıktı, gözlerini Bora'nın gözlerinden kaçırdı o an. Göğsünü şişirip indirirken de dudaklarına baktı.

''İstemiyorum.''

''Gözlerime bakıp söyle!''

Mira gözlerini Bora'nın yüzüne çevirdi. ''İstemiyorum.'' diye yineledi. Yalan olduğu ses tonundan da, gözlerindeki ifadeden de belliydi.

Bora geri çekildi, yataktan kalktı. ''Kahvaltı hazırlayacağım.'' deyip odanın kapısına doğru yürüdü. Kapıyı açık bırakıp koridorda ilerledi.

Mira da hemen doğrulup kalktı. Biraz oturduğu yerden baktı kapının dışına. Aklına gelen şeyle fırladı yataktan, telefonunu aldı. Karşı tarafın açmasını beklerken mutfağa varmış, Bora'nın tam karşısında durmuştu.

''Kimi arıyorsun?''

Mira parmağını ona doğru uzatıp konuşmasına mani oldu. ''Alo! Hande! Günaydın, nasılsın?'' Bora'nın gözlerine bakmayı sürdürdü. ''Ben de iyiyim. Müsaitsin değil mi? Rahatsız etmiyorum?... İyi! Bu akşam doğum günümü kutlamak için bir parti veriyorum... Evet, teşekkür ederim. Seni de orada görmeyi çok isterim... Çok sevindim. Ben sana saati ve mekânın yerini mesaj atarım... Akşama görüşürüz o halde... Sen de! Hoşça kal!'' Telefonu kulağından indirdi.

''Ne içindi bu şimdi?''

''Gönlünü yapmak için. Eğlenirsiniz işte bütün akşam. Gerçi o kalem kızı da davet etmiştim. Artık hangisini seçersen.''

Mira gözlerini devirip ayrıldı Bora'nın karşısından. Odasına girdiğinde kapıyı üzerine vurdu. Sonra da elinde tuttuğu telefonu yatağa fırlattı hırçın bir tavırla. Banyoya doğru yürüdü.

İki AşıkWhere stories live. Discover now