Yirmi Sekiz

202 23 26
                                    

Dizlerini kendine çekmişti ve odaya döndüğünden beri yatağın içinde pencerenin dışına bakarak oturuyordu. Bora'nın uyandığını hissettiğinde yüzünü ona çevirdi. Bora hemen doğrulup yaklaştı. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonra sanki vazgeçti bundan. Biraz bekleyip çekinerek konuştu.

"Küs müyüz?"

"Değiliz."

"İyi misin peki?"

"Şimdi daha iyiyim."

"Eğer söylediklerimle..."

"Hepsi doğruydu." diyerek kesti sözünü. "Fazlası da var muhakkak."

"Hatırlamak istemediğim şeyler var. Seninle, bizimle alakalı şeyler değil bunlar. Bu yüzden hiç konuşmak istemedim."

"Konuşmalıydık aslında. Her şey tazeyken zamanında konuşmalıydık. Şimdi geç kalmış gibiyiz."

Mira biraz daha dönüp Bora'nın yüzüne baktı. Gölgeler vardı yüzünde, gözlerini tam göremiyordu ama o gözlerdeki ifadeyi tahmin etmekte zorlanmadı. Her zamanki gibi ilgiyle, hoşgörüyle ve sevgiyle bakıyor olmalıydı.

"İlk randevumuzu hatırlıyor musun Bora?''

''Elbette.'' diyerek güldü Bora. ''Çok romantik değil miydi?''

''Ne demezsin! Bir merdiven basamağında... Konuşmayan bir kızla...'' Yüzü hüzünlendi. ''O gündü. İkisini o gün görmüştüm.'' Biraz bekleyip kimlerden bahsettiğini anladığına emin olup konuşmaya devam etti. ''Kararımı vermiştim, ben söyleyecektim. Çünkü bu itiraf senden gelmeyecekti. Seni aradım. Sanki bir şeyler anlamıştın, değil mi?''

''Her şeyi anlamıştım. 'Mühim bir şey söyleyeceğim Bora, ikimizle alakalı... Seni beklersek yaşlanacağız.' Bu laflardan sonra bir tahminim olmuştu.''

''O kadar heyecanlıydım ki iki saatten fazla sürmüştü hazırlanmam. Evden çıkıp seke seke yürümüştüm sokağı. Evlerimize yakın bir yer olsun istemiştim. Aklıma da ilk o merdiven gelmişti. Çoktan gittiğinden, beni orada beklediğinden adım gibi emindim. Sonra... Babamın arabasını gördüm. Şoför yoktu, kendi oturuyordu sürücü koltuğunda. Yanında da... Yolun kenarına çekilmişti araba. Kavga ediyor gibiydiler. Bu yüzden beni fark etmeleri imkânsızdı. Kavgayı bıraktılar, biraz sessiz kaldılar. Ardından da... Gördüm onları Bora. Annem evde akşam yemeğinin hazırlıklarını kontrol ediyordu. Baban bahçede çiçeklerle ilgileniyordu. İkisinin de hiçbir şeyden haberi yoktu, eşlerini bekliyorlardı.''

Bora elleriyle yüzünü ovuşturup karanlığa baktı. ''Demek o günkü suskunluğun bu yüzdendi. Hep gördüm derdin ama ne zaman olduğunu söylemezdin.'' Yine Mira'ya döndü. "Şimdi ilk randevumu mahvedenin de baban olduğunu öğrenmiş oldum."

Bora yataktan çıkıp üstünü başını düzeltti. Mira gibi üzerini değiştirmeden girmişti yatağa. Saati merak etti, sabaha fazla kalmamış olmalıydı.

''Hadi, gel, bir şeyler yiyelim.''

Işıkların birini yakıp Mira'nın yüzüne baktı ve gördüğü hal hiç hoşuna gitmedi.

''İstediğin bir şey var mı? Hemen hazırlarım.''

''Ne varsa ondan yiyelim. Sonra da...''

''Evet?''

''Küçük bir çanta hazırlayalım." derken yataktan çıktı Mira. Bora'nın tam karşısına geldi. "Vena'ya gidelim.''

''Biraz yanlış bir zaman olmaz mı? Bahçe işi var. Düğün planı aksayacak. Sonra gitsek daha iyi olur, ha?''

İki AşıkWhere stories live. Discover now