O kız Hayal

132 51 18
                                    

Maral kitap kafeden ayrılıncaDolunay'a Hayal'in yanına gitmek istediğimi söyledim.

                 "Kendini iyi  hissediyorsan git. Benim öfkemi tekrar tattılar ve uzun süre korkacaklardır. Sen benim misafirimsin ve misafirime dokunanı asla affetmem. Bunun tekrar farkına vardılar. Uzun bir süre kuyruklarını kıstırmış şekilde dolaşacaklardır." dedi.

                  Dolunay'a sormayı istediğim çok fazla soru vardı. Nasıl yıldırımları kontrol ettiği, neden beni sürekli koruduğu... Ama soramıyordum. Bunları bir şekilde soramıyordum. Onu uzun süredir dünynın en güçlü insanı olarak görüyordum. Benim gözümde daha kimse beni işe almazken bana kalacak yer  verdiği ve beni iş yerine aldığı ilk andan beri o dünyanın en güçlü insanıydı. Ama sadece fiziken değil... Bu duygu bir çocuğun babasının yenilmez olduğunu düşünmesi gibi bir duyguydu. Belki de benim buradaki tek ebeveynim oydu.

                    "Yıldırımları kullanma yeteneğim... Çok büyük bir bedelin karşılığında oldu" demişti bana ona daha soru bile sormadan. Sanki kafamı kurcalayan şeyin ne olduğunu hissetmiş gibi.

                     Bu bedel neydi? Hayal'in bulunduğu hastaneye giderken bunu düşünüyordum. Hastanenin önüne geldiğimdeyse bir ses kafamın içinde yankılanıyordu: "Atlı karınca en büyük hayalini gerçekleştirecek ama karşılığında en değer verdiğin şeyi kaybedeceksin." Dolunay atlı karıncaya mı binmişti? Bu ihtimal vücudumun ürpermesine neden oluyordu. Onun hayali bu muydu, yıldırımları kontrol etmek miydi? Peki karşılığında neyi kaybetmişti? En değer verdiği şey... O neydi? Gözlerimin önünde Beste canlandı. Onun en büyük hayali süper güçlere sahip olup sevdiği insanları kurtarmaktı. Bu yüzden atlı karıncaya binmişti. Endeğer verdiği şeyi kaybedeceğini bildiği halde binmişti. Ve sonunda eline hiçbir  şey geçmemişti. O artık tanıyamadığım birisi oluvermişti. Saç rrengi beyaz olmuş, eski halinden çok daha güçlü olmuştu. Ama sadece dış görünüşten ibaret değildi bu değişiklik. Onun gözlerinin içi, bakışları bile değişmişti. Eski masum ifadesi yerini duygusuz bir ifadeye bırakmıştı. Beste panayırda yaşamaya mahkum edilmişti. Oradan çıkamıyordu. Onun en değer verdiği şey arkadaşlarının, sevdiği insanların yanında olmaktı ve bunu Beste'nin elinden almışlarrı.

                       Dolunay senin hayalin neydi ve sen en değer verdiğin neyi kaybettin? Hastaneden içeri girerken insanların beni gördüğünü fark edebiliyordum. Yine de hepsi görmemiş gibi davranmayı tercih ediyordu. Yürüdüğümyoldançekiliyorlardı. Sanki hepsininbir işi varmış da son anda beni gördüklerinde akıllarına gelmiş gibi davranıyordu. Hiçbiri yaptıklarına pişman olmuş gibi değildi, tam tersi sadece korku vardı yüzlerinde. Hepsi panikliyordu.

                      Hayal'in odasını görevli kadın sorduğumda sanki beni duymamış gibi davrandı. Ardından sesimi yükselttim. O zaman kadın başını eğereka ağlamaya başladı. Bir adam: "Lütfen ona zarar verme" diye fısıldadı.

                      Buradaki insanlar benden korkuyordu artık. Hayal'in odasını söylemeyeceklerdi, çünkü Hayal'e zarar vereceğimi düşünüyorlardı. "Ona asla zarar vermem" dedim ve odaları aramaya başladım. Burası küçük bir hastaneydi, oda sayısı on taneyi geçiyor olamazdı. Kapıların hepsi kural gereği ardına kadar açıktı.

                       Hayal.... Odalara göz ucuyla bakarak araştırmanın sonunda onu bulmuştum.
                       "O kız Hayal"
                       Hayal uyuyordu. İçeri girip onun yatağının yanındaki tekli koltuğa oturdum.

                          O kız Hayal.  Avucumun içindeki bu yazıyı Beste'nin veriği tostu alırken görmüştüm. Ben de Maral'daki yıkdızlı  dövmeyi   görünce şaşırmıştkm. Maral benim avcumdaki yazıyı göründe şüphelenmişti.            



ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin