Uyurgezer Bekçi

220 125 8
                                    

Küçük bir ilçede bu kadar olayın olması... Ve olan bütün bu olayların gözlerimin önünde gerçekleşmesi... Kim bilir belki de bu küçük ilçede yakına bakmaktan başka bir şansım olmadığı için olan bütün olayları görebiliyordum. Bu yüzden de çok fazla kargaşa olduğunu düşünüyordum. Merkezde kim bilir ne kadar büyük kargaşalar yaşanıyordu, bense hiçbirini göremiyordum. Çünkü orada gerçekleşen her olay gözlerimizden uzakta gerçekleşiyordu. Biz hiçbirini göremiyorduk ama şehrin laneti her zaman var olmaya devam ediyordu.

Komiserin beni aramasıyla birlikte yola koyulmuştum. Video kayıtlarında bir şeyler bulmuştu. Beni aradığında: "Bu iş artık iyice karışık bir hâl almaya başladı." diye açıklamıştı. Karışıklıkları benim çözebileceğimi düşünüyor olmalıydı. O beni soruşturmasında kullanabileceği bir joker olarak görüyordu, benimse jokerim Kedi'ydi. Komisere karmaşıklaşmaya başlayan olayların ne olduğunu soracak, sonra bunları çözmek için zaman isteyecektim. Rüyamda Kedi'yi gördüğümdeyse bütün sırları ona çözdürecektim.

Karakola girdiğimde bana oturmam için bir koltuğu işaret etti.

"Sen gittikten sonra biraz araştırma yapmaya başladım. İlk önce karakolda etrafı aradım. Çalınan bir eşya ya da kapıda en ufak bir zorlama izni olup olmadığına dair belirti arıyordum. Hiçbir belirti yoktu. Kapıyı maymuncukla açtığını varsaydım. Bu durumda kapıda bir iz olmazdı ama içeride hiçbir ayak izi de yoktu. O gece hava yağmurluydu, bunu çok iyi hatırlıyorum çünkü yağmur sesi yüzünden uyumakta zorlanmıştım. Karakola gece giren kişinin ayağı çizme yüzünden çamurlanmış olması gerekiyor. İçeride ayak izi yapmaması mümkün değil."

"Ayakkabısını çıkarmış olabilir."

"Tabii olabilir. Bu durumda tedbirli biri olduğunu düşünüyorum. Üstelik içeriye maymuncuk kullanarak girdiği için kapı kilit sistemlerinden anlayan birisi."

"Peki burada öyle biri var mı?"

"Hiç yok. En azından varsa da kimseye söylememiş. Bu ilçede çilingir ya da anahtarcı bulunmaz. Çünkü zaten çok küçük bir ilçe, yeterli müşteriyi sağlayamaz."

Bunlar bize hiç yol aldırmıyordu. Katil hakkında bulduğumuz bu bilgi bize hiçbir ipucu sağlamıyordu. Komiser konuşmaya devam etti:

"Karakolu aradıktan sonra çevredeki insanlara sordum. Gece karakolun etrafında dolaşan birini görüp görmediklerini öğrenmeye çalıştım. İlginçtir ki hepsi gece uyuduğunu söyledi. Şu karşımızdaki binada oturan kadın. O eşini kaybettiğinden beri gece çok geç saatte uyur, sürekli camdan dışarıyı izler. Sanki eşi oradan gelecekmiş gibi izler. O bile gece uyuduğunu söyledi. Hiçbirine inanmıyorum. Hepsi lanetten uzak kalmaya çalışıyor."

Masasının çekmecesinden tütün çıkardı ve sigara kabına tütün doldurup sarmaya başladı. Sigarasını hazırlayıp yaktıktan sonra tekrar konuşmaya devam etti: "Tahmin edebileceğin gibi okula tekrar uğradım. Müdürden kamera kayıtlarını aldım. Ahhh o çatlak müdür kamera kayıtlarını vermemek için diretip durdu ama yine de aldım. Biraz zorladım onu. Kayıtları izlemeye başladım. Aslında bir şey çıkmayacağını düşünüyordum. Çünkü katil karakoldaki kamera kayıtlarını silmiş. Öyle yapan birisi için okuldaki kamera kayıtlarını silmek çocuk oyuncağı olmalıydı. Ama... Sİlinmemişti. O resim atölyesine geveleyin bir kişi girmiş."

"Kim peki?" diye sormuştum heyecanıma yanık düşerek.

"Çok heyecanlısın evlat, neredeyse katilin sen olduğuna inanacağım." dedikten sonra sigarasını içine çekerek sonra duman üfledi. Karakolu sigara dumanına boğuyordu. "Okulun bekçisi olan Osman Durgun."

İsmi duyunca tekrar yanlış bir trende olduğumuz izlenimine kapılmaya başlamıştım. Yanlış rotaya doğru kürek çekiyorduk ve yaptığımız çalışmaların bizi rotamızdan saptırmak haricinde hiçbir işlevi yoktu. Osman Durgun ellili yaşlarda, saçları dökülmüş, yüzü buruşmaya başlamış sevecen sayılabilecek bir adamdı. Onunla konuşan herkese konuştukları konu ne olursa olsun son zamanlarda vücuduna yerleşen bir hastalık yüzünden çok zayıf kaldığını söylerdi. Bu şekilde aynı bahaneyi yıllardır kullandığına yemin edebilirdim. Osman Durgun çok zayıf ve durgun bir adamdı. Katil onu bilerek kullanmış olmalıydı. O adam arkasında hiç kimse olmayan biriydi. Katil kendisi risk almak yerine hep bu riske başkalarını sürüklüyordu. Onun yapacaklarının sınırı yoktu.

"Onu kamera kayıtlarında gördükten sonra tekrar okula resim atölyesine gittim. Üstüne ressamın adının yazıldığı bir tablo var mı diye bakmak için. Aslında bunu ilk yapmam gerekirdi. Burada büyü bir saçma davranıl sergiledim Bunun farkındayım.

"Peki var mıydı öyle bir tablo?" diye sordum.

"Evet "Taklitçi Ressam" ismi yazılmış yeni bir tablo gördüm orada. İşte o zaman görüntüleri tekrar kontrol etme ihtiyacı hissettim. Bir şeyler gözümün önünde duruyor da kaçırıyor gibi hissetmiştim. İşte bu yüzden tekrar o görüntüleri izledim. Sonunda ne buldum biliyor musun?"

Bilgisayarına daha çok yaklaşmam için işaret etti. Daha çok yaklaştım

"Dikkatini çeken bir şey var mı?"

Evet... Vardı. O bekçinin gözleri kapalıydı. Resim atölyesine girerken gözleri kapalıydı.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin