Türkiyede Yasanmis Cin Ve Hayalet Olayları 6

Paranormal Hikayeler Serisi 12 Kemikler

önce arka plan bilgilerini vereyim. her köy çocuğu gibi ben de türk islam korku kültürüne dair binbir türlü hikaye dinleyerek büyüdüm. cin düğünlerinden tutun, ayakları ters yaratıklara… bilinçaltım böyle olaylara doludur yani. genel anlamda horror’u da severim. en kötü korku filmlerini bile izlerim. cinler, hortlaklar, vampirler, hayaletler… korku insanı heyecanlandırır, bünyeye adrenalin basar ve daha da önemlisi: gördüğümüzün ötesinde boyutlar vaadiyle meraklandırır. kısacası bu yaşadıklarımı anlatmaya “asla böyle şeylere inanmam, sevmem, alakam yoktur” diyerek başlamayacağım. bilinçaltım çocukluğumdan beri manyak manyak hikayelerle dolu :)

tabi tüm bu aşinalığa rağmen, 30lu yaşlarıma kadar bir kere bile doğa üstü bir olay yaşamadım. bir tanecik bile! ne bileyim korku filmi izlerken elektrikler kesilsin, karanlık bir yolda yürürken bir silüet göreyim, evin koridorundan bir gölge geçsin falan, di mi? yok. en ufak bir olay bile yaşamadım. ta ki… hamile kalana kadar.

hayatımın en stressiz, bedenen en sağlıklı, en mutlu döneminde hamile kaldım. şimdi bu söylediğimi duyunca belki “hormonlardan kafayı yemiş deli” falan diyeceksiniz ama, gerçekten, hamile kaldıktan sonra adeta bazı duyularım açıldı sanki. öncelikle alerjim bitti. doktorumun açıklamasına göre, beden artık içinde farklı, yabancı bir organizma var diye gardını düşürmeye başlarmış ve bu yüzden hamilelik süreçlerinde alerjilerin ortadan kaybolması çok yaygın bir durummuş. hamilelik bu yüzden hassas, kırılgan bir dönem olabiliyormuş işte, çünkü beden kendisini açıyor. neyse, duyularım diyordum, onlar da deli gibi açıldı. girdiğim bir evin en arka odasındaki kedi mamasının kokusunu dahi alabilcek hale geldim. hepsinden de öte; dışarı çıkıyorum mesela, rüzgar bir farklı esiyor, ağaçların yaprakları farklı bir ses çıkarıyor, resmen canlılığı hissediyorum sanki böyle… tarif etmesi çok çok çok güç, kelimeleri gerçekten bulamayacağım bir hissiyat. hippiler gibi konuşmak istemiyorum ama sanki gerçekten canlı olan her şey titreşiyor ve ben her şeyi tenimin üzerinde hissediyorum. çok acayip, çok tuhaf bir dönemdi. bunu işte duyuların, sezgilerin yükselmesiyle açıkladık. hücreler yenilenirken, sanki benim de böyle bi gözüm açılmıştı. neyse, gelelim asıl meselelere:

bebek haberi alınca yeni bir eve taşındık. şehir ve ülke ismi vermiyorum çünkü kendimin değil ama eşimin mesleki anlamda mahremiyetini tehlikeye atmak istemem. taşındığımız ev hoş bir semtte, baya eski bir apartman dairesiydi. evden sürekli çat pat sesler geliyordu, aşırı normal. tesisat çok eskiydi çünkü. ayrıca evimizin salonu da neredeyse boydan boya pencere - pencerelerin baktığı yer de böyle koru gibi bir ağaçlık olduğu için perde kullanmıyorduk. apartman adeta bir tepenin üstünde, bir yokuşun en başına dikilmiş haldeydi. yani birinin bizi görmesi için o koruya zar zor gidip, bir de dürbünle bakması gerekirdi. geceleri simsiyah, ışıksız halde o kocaman pencerelerimiz bir ayna gibi olurdu, kendimizi görürdük pencerelerden.

taşındığımızın ilk haftası, ben uyku sorunları yaşamaya başladım. böyle asla hatırlamadığım uyku uyanıklık arasında geçen saçma sapan rüyalar, sanki biri rahatsız ediyormuş dürtüyormuş gibi zırt pırt rahatsızca uyanmalar falan… e tabi ki bunlar da hamilelikte aşırı normal. ama zaman geçtikçe benim bu rüyalar biraz netleşmeye başladı. şöyle ki: kafamı yastığa koyduğum gibi -daha uykuya dalmadan önce- resmen çeşitli fısıltılar duymaya başlıyorum. kadın sesi, erkek sesi, çocuk sesi, şöyle sanki 7-8 farklı insan sesi durmaksızın fısıltıyla konuşuyor. konuştuklarını anlamayı geçtim, kullandıkları dili bile anlamıyorum çünkü öyle çok ses var ki. bu sesler içinde resmen bayılırmış gibi uykuya daldıktan sonra da inanılmaz gerçekçi rüyalar görüyorum. daha önce görmediğim ama sanki avucumun içi gibi bildiğim yerlerde, daha önce görmediğim ama tanıdığımı düşündüğüm insanlarla bir şeyler yapıyorum. hep aynı mekanlar ama. ve her seferinde rahatsız edilerek uyandırılıyorum. bu birkaç hafta sürdü. ardından bu şenliğe artık işleri dayanılmaz boyuta getiren yeni bir şey katıldı.