Almanya’da yaşıyorum. Henüz 17 yaşındaydım… Türkiye’den bir akrabanın oğluna delice aşıktım. İlk aşkımdı… Msn’de ailelerimiz görüştükçe biz de bunla kontağa geçmeye başladık. Öyle böyle derken ben buna kara sevdaya tutuldum resmen. Her günüm, her saniyem, onu düşünerek geciyordu.
Beynim, kafam hep onunla doluydu. Okulum filan da hep mahvolmuştu. Odamda internetin başından kalkmıyordum. Tabi bu oğlan da bana fazla pas vermiyordu. O bana böyle yaptıkça ben ona daha da çok tutuluyordum. Günlerden bir gün aşık olduğum çocuğun İstanbul’da bir sevgilisi olduğunu duydum. Dünyam başıma yıkılmıştı o gün. O gün odamdan hiç çıkmadım. Hiçbir şey yemedim, hiçbir şey içmedim. Saatler boyunca ağladım.
Sonunda ağlaya ağlaya uyuyakalmışım. Uyurken birden üzerime bir şey çöktü. Boğuyordu beni resmen. Feryad ediyorum, bağırıyorum… Kimse sesimi duymuyordu. Gözüm açık, sadece bacak kısmını gördüğüm, kıllı ve zayıf bir şey bana yaklaşmaya başladı. Aklıma dua okumak geldi o an. Okumaya başlayınca bitti.
Koşarak içeri geçtim. Annemler kahvaltı yapıyormuş. Onlara bağırdım çağırdım “Hiç mi sesimi duymadınız siz!” diye. Tabi onlar dalga geçtiler. Babam “Kızım seni karabasan basmış” dedi ve güldü. Herkes güldü. Çaresiz geçtim odama.
Bu arada annem yanıma geldi gördü durumumu “Kızım iyi misin? Dua et, olur, normal…” filan dedi. Bu arada annemin gözlerinin içine bakarken o yaratık oldu birden bire annem. Bana tuhaf bir sesle “Korkma! Bundan sonra ben yanındayım. Sevdiğin oğlanın yerine beni sev!" dedi. Sonra baktım yine annem… Beynim donmuştu sanki hiçbir şey diyemedim. Dilim tutuldu "Tamam anne. Korkmuyorum, merak etme” kelimeleri çıktı ağzımdan ama ben söylememiştim sanki bunları. Odamda şoka girmiş halde kaldim
O günüm öyle gecti. Gece yatağa girdim. Kız kardeşimle aynı odada kalıyorduk. O uyudu çoktan. Ben hala elimde telefon, o sevdiğim çocuğu ve yaşadığım bu olayı düşünüyordum. Birden bire yanımda belirdi yine. Hissediyordum ama bu sefer görmüyordum. Bana dedi ki “Mutfağa geç! Geçmezsen kız kardeşini boğarım.”
Mutfağa geçtim ruh gibi ama o an kimseyi uyandırmak, bağırmak aklıma gelmedi bile. Mutfakta başka türlü gördüm onu. Çok yakışıklı idi bu sefer. Benimle konuşmaya başladı “Kimseye bir şey söyleme. Ben seni seviyorum. Sen benimle mutlu olacaksın.” diye konuşuyordu. Sonra elimden tuttu. “Gözlerini kapa” dedi, kapadım. Bambaşka yerlerde dolaştık. Sonra bana “Zamanı geldi artık, evine gitmelisin. Gözünü aç.” dedi.
Öptü beni gitti. Gözümü açtığımda herkes başımda toplanmış, kız kardeşim feryat ediyor, annem başımda kuranlar okuyor… Hiçbir şey olmamış gibi kalktım yerimden. Ama ben çok mutluydum. Herkes gözümün icine bakıyordu. Dedim “Başım döndü. Bayılmışım.” Onları o şekilde ikna ettim.
O kişi yanıma geleceği sıra içimde bir daraltı, bir yangın… Feryad etmeye başlıyordum. Kız kardeşim ve annem direkt ellerine Kuran’ı alıyorlardı, başlıyorlardı okumaya. Sonra o geliyordu yanıma “Gözünü kapa.” diyordu, kapıyordum. O anlarda annemler bayıldı zannediyorlardı beni. Bense mutluydum.
O anları anlatacak durumda değilim ama çok mutluydum onunla. Hiç yanımdan gitmesin isterdim. Bu şekilde birkaç ay geçmişti. Okula filan da gitmiyordum. Annemler o kadar hastanelere, doktorlara götürdüler ama her seferinde ikna ediyordum. Onlar da “psikolojikman böyle” diyorlardı. Tuvalete girdiğimde bile kız kardeşim başımda duruyordu.
Annem, babam, tüm aile üyelerim bitmiş vaziyetteydiler. Bayılmalarım çoğalmakla birlikte, daha önce de dediğim gibi ben mutluydum. O gördüğüm şeye aşıktım. O da bana öyleydi sanırım. Ama zamanla o gördüğüm, aşık olduğum şeyin yanında birkaç farklı yaratık daha gelmeye başlamıştı. Onlardan korkuyordum.
Sürekli olarak; kendimi öldürmem gerektiğini, öldükten sonra o diğer yaratıkla mutlu olabileceğimi söylüyorlardı. Bir müddet sonra o aşık olduğum yaratık hiç gelmemeye başladı. Diğerleri geliyordu sadece. Zamanla herkesi yılan şeklinde, kaplumbağa şeklinde görmeye başladım. Birkaç kere kız kardeşimi öldürmeye kalkışmışım ve sonra bayılmışım.
Bu arada; ilginçtir, bu şeyler asla babamın yanında başıma gelmiyordu. Babamın yanında dayanabiliyordum. Bu arada da annemler; sirke içirmeler mi, hocalar mı, neler neler… Hiçbiri de fayda etmiyordu. Bana dua okutmaya çalışıyorlardı ama olmuyordu. İçim yanıyordu, dilim dönmüyordu, okuyamıyordum.
Bir gece kulağıma sesler gelmeye başladı: “Ya kendini öldür ya da bütün aileni boğarız!” diyorlardı. Kalktım, mutfağa geçtim. O aşık olduğum kişinin / yaratığın ismini andım, onu istedim yanımda. İsmini söyleyince o da mutfakta belirdi ama oda “Kendini öldürmelisin” diyordu.
Elime aldım bıçağı… Cesaret de edemiyorum… Elimden tuttular “Aileni boğacağız" dediler “yapmazsan”. Tam bıçağı karnıma sokacaktım ki kız kardeşim geldi. Elimden kaptı bıçağı ve bana vurdu. Etrafta kimse kalmamıştı. Yaratıklar aniden yok olmuşlardı. Kardeşimin boynuna sarıldım. Ağladım. “Kurtarın beni!” diye feryat ettim…
Almanya’da doğru düzgün hoca bulamadılar. Türkiye’de Kırşehirli Hoca varmış. Oraya götürdüler iki gün sonra beni. Adam beni görür görmez içinden dua etmeye başladı. Sonra babamlara dedi “Siz gidin. Yalnız olacak”. Babam razı gelmese de hocayla baş başa kaldık.
Hocanın benden direkt istediği şey aşık olduğum yaratığın ismiydi. Ben bilmemezliğe vurdum. İsmini söyleyince isimle yakabiliyorlar sadece. Sonra ben yine onların yanında bayılmışım. İsmini söylememeliydim. Söylersem yakacaktı hoca. “Eğer söylersen…” demişti aşık olduğum kişi / yaratık “ailenin başına felaketler getiririz. Musallat oluruz…”
Gözlerimi açtım. Hoca başımda dualar ediyor. “Kızım inanma, söyle ismini, sonra kurtulacaksın.” dedi. Sonunda ben de ismini söyledim. Hepsinin tek isimleri oluyormuş. Onları kullandığın an yanında beliriyorlar. İsmini yazdım hocaya. Hoca bir şeyler yaparak, uğraşarak yakmış. Bana muska yazdı, dualar yazdı “Yanından ayıramazsın” dedi. Daha neler neler…
Ama benim içimde o yangın yine başlamıştı. Yanıyordu ama bu sefer bayılamıyordum. Köyümüze geçtik. Bu arada hoca, - Allah razı olsun- hiç para filan istemedi. Köyümüze geçtikten sonra benim tek isteğim uyumaktı ama annemler uyutmuyordu beni. Korkuyorlardı yine bir şeyler görürüm diye. Gece iyice ilerleyip mecburen yattığımda bu sefer rüyamda; tüm ailesi, sülalesi başıma toplanmış, feryat ediyorlardı “Yandı!” diye.
“Biz de senin aileni yakacağız!” diyorlardı. Ama hamd olsun korkmadım. Duamı okudum. O muska beni güçlendirmişti. Şimdi elhamdulillah çok iyiyim. Başıma da başka bir şey gelmedi ama bu olaylar yüzünden hayatımı mahvedecek bir evlilik yaptım ve bir oğlum var. Eşimden ayrıldım.
O yaşadığım olay yerlerinden uzağım. Ailemden uzağım. Almanya’nın başkentinde yapayalnız, oğlumla yaşıyorum. Ama ailemi her ziyarete gidişimde, o evde, o eski odamda kalınca, sabahları hep çıplak olarak uyanıyorum. Bunun dışında hiçbir şey görmüyorum da hissetmiyorum da

YOU ARE READING
Türkiyede Yasanmis Cin Ve Hayalet Olayları 6
HorrorTurkiyede yasanmis olaylarla devam ediyoruz ...Bu kitapta kendimin ve arkadaşların yazdığı hikayelere de yer vermeye calisacagim