Küçük bir ilçede yaşıyorum. Evlerin Etrafı dağ taş tarla vs. Haa bir de evlerin ortasındaki arazide bir mezarlık. Bu Mezarlık hep beni ürkütür. Çünkü bu mezarlıktaki mezar taşlarında ölenlerin nasıl öldükleri yazıyordu. Şebin kazasından M.H, tarlada çalışırken üzerine taş düştü F.S ruhuna fatiha, ilçe müftüsü kanserdi el fatiha C.K falan. Fakat bir mezar taşı çok dikkatimi çekiyordu. Mezar taşında şunlar yazıyordu; . Ömrüm nasıl geçti farkedemedim. Allah beni affetsin bu lekeyle yaşayamadım. Dostumu düşmanımı ayırt edemedim. Kendimi aklamak için aldığım nefesten vazgeçtim. Gülsüm D. Ruhuna fatiha. Aslında yazının devamı da var ama dünya hayatıyla ilgili nasihatler. O yüzden yazmıyorum. Ama ne zaman mezarlıktan geçsem tüylerim diken diken olurdu. Bir gün minibüs tam mezarlığın önünden yolcu almak için durdu. Ben de o satırları dikkatli okumak zorunda kaldım. Bu lekeyle yaşayamadım. Dostumu düşmanımı ayırt edemedim. Kendimi aklamak için aldığım nefesten vazgeçtim. İçimde bir merak uyanmıştı. Bu olaydan iki gün sonra akşam 9 gibi canım sıkılmıştı. Evde yalnız yaşıyordum. Bu ilçeye çalışmak için gelmiştim. Neyse. Yürümek istedim. Evden yüz metre sağa yürüyünce çevre yoluna çıkılıyordu. Sol taraf şehre gidiyordu. Ben sağa gitmeyi tercih ettim. Etraf çok ıssız ve sessizdi. Çevre yoluna çıktım. Etraf sessiz olduğu kadar karanlıktı da. Yürüdüm. İçimde birden huzursuzluk oldu. Etrafa baktım. Kimse yoktu. Birden ağaçların arasında gözüme bir şey takıldı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir çığlık sesi duydum. Çok korkmuştum. Geri dönmek için hareket etmiştim ki ikinci çığlıkla dona kaldım. Sanki biri bir kadını boğazlıyormuşçasına gırtlaktan gelen bir çığlıktı. Arkama dönmeye cesaretim yoktu. Zifiri karanlıkta koşmaya başladım. Kız başıma bu saatte ne işim vardı ki burda. Koşarak eve döndüm. Karanlık artıyordu sanki. Eve yetiştiğimde sıcak havaya rağmen sırtımdan soğuk terler boşanıyordu. Sabah ilk iş komşuma gitmek oldu. Olanları anlattım. Ağaçların arasındaki şeyin ne olduğunu ve o çığlık sesinin ne olabileceğini sordum. Aklı başında bir insan olarak gece orda bir cinayet işlenmiş olabilceğini düşünmüştüm. Fakat komşumun ilk söylediği kanımı dondurdu. Ağaçların arasındaki Gülsüm ün evidir. Onu görmüşsündür. Aklıma direk nedense mezar taşındaki yazı gelmişti. Gülsüm dediğim Gülsüm D. Mi diye sordum. Sen nerden biliyorsun dedi. Mezar taşındaki yazıyı gördüğümü söyledim. O da anlatmaya başladı. Gülsüm D. Adında biri yaşıyormuş o köyde. En yakın arkadaşı ona iftira atmıştı. Ailesiyle arası çok iyi olan Gülsüm babasının bu olaydan sonra kendisine el kaldırmasına dayanamamış ve kendini evdeki odasında asmış. Bir not bırakmış. Mezar taşıma bunları yazın diye. Annesi onu bulduğunda çığlıklar atarak feryat etmiş. Gülsüm ü gömdükten sonra ailesi köyü terk etmiş. Geceleri Gülsüm ün evin önünde görüldüğü annesinin feryatlarının duyulduğu söylenirmiş. Komşumdan çıktıktan sonra o eve gitmeğe karar verdim. Ağaçların arasında gündüz vakti çok masum görünüyordu. Eve girdim. Boş ev tüylerimi ürpertmişti. Sanki olaylar bugün yaşanmış gibi ev ölüm kokuyordu. İçimi korku kapladı. Koşarak çıktım evden. Bir daha da gece yürüyüşe çıkmadım.

KAMU SEDANG MEMBACA
Türkiyede Yasanmis Cin Ve Hayalet Olayları 6
HororTurkiyede yasanmis olaylarla devam ediyoruz ...Bu kitapta kendimin ve arkadaşların yazdığı hikayelere de yer vermeye calisacagim