Bastard ¹⁶

6.2K 750 462
                                    

Minho, Jisung'ın önüne üzerine kalp çizilmiş, katlı kağıdı bırakırken Jisung kaşlarını çatıp montunu çıkararak kağıdı eline aldı.

"Bu bir aşk itirafı mı?"

"Sana aşık değilim Jisung. Yuki gönderdi, mektupmuş. İçine bakma dedi ne var bilmiyorum." Jisung gülerek kağıdı açarken üç tane çöp adam görmesiyle güldü.

Üçü de el ele tutuşmuş, güneşin altında duruyorlardı ve Jisung'ın elinde pasta vardı.

Kafalarından çıkan oklarda Yuki, baba ve Ji yazıyordu.

"Yazmayı biliyor mu?"

"Biliyor gibi mi duruyor?" Minho gülerek arkasına yaslanırken Jisung kağıdı incelemeye devam etti. Kuşlar ve elmaları kalbe benzeyen bir ağaç vardı.

"Çok şirin." Jisung kağıdı dosyasına koymak için çantasını açmış, özenle yerleştirip kitaplarını çıkarmıştı.

"Öyledir." Minho gülerken Jisung yanına oturdu. "Ji yazmış adımı. Dünyanın en şirin yazamayışı olabilir bu."

"Yuki'ye aşıksın herhalde?" Minho alay ederek fizik kitabını açarken Jisung kıkırdamıştı.

"Çok şirin ne yapayım? Ayrıca oldukça nazik. Senin aksine." Minho duymamış gibi defterini açmış, başını dışarıya çevirmişti. "Niye tepki vermedin?"

"Çünkü Yuki benden daha nazik." Jisung gülerek yanağını sıraya yasladı.

"Uysallaşmaya başladın."

"Çenene alıştım diyelim." Minho gözünün ucuyla sıraya yanağını koyan çocuğun güzelliğine bakarken Jisung onun kolunu tuttu.

"Hadi dürüst olma oyunu oynayalım."

"Hayır."

"Lütfen?"

"Hoca geldi." Minho sınıfa giren öğretmenleriyle ayağa kalkarken Jisung iç çekip hocayı selamladı.

"Günaydın gençler. Maketlerinizin çalışırlık ve pratikliğini değerlendirdim. Sanırım basit makineyi en basit kullanan ve doğal görünmesini sağlayan tek grup Minho ve Jisung'dı. Hiçbirinize seksenden aşağı bot vermedim, ayırdığınız zaman ve harcadığınız emek içindi. Kalan yirmi puanı işlevsellik ve çalışırlık düzeyinden verdim." Sınıftakiler hocalarına tezahürat yaparken Yoongi hoca onları susturmuş, yoklama alırken öğrencilerin notlarını da açıklamıştı.

Derse geçtiğinde Jisung oflayarak tahtayı defterine geçirmeye başladı, bir şey anladığı yoktu.

Öğleden sonraki beden dersine kadar tüm sayısal derslerde uyuklamış, anlamadığı şeyleri defterine geçirerek kendini oyalamıştı Jisung. Bu hafta ders programları değiştiği için beden dersinden sonra eve gidecek olmanın rahatlığıyla eşyalarını toparlayıp çantasını sırtına alırken Minho konuştu.

"Çalışsan anlayacağın şeyler."

"Dil engeline takılıyorum." Jisung dudak büzerken Minho ona döndü. "İngilizce veya Malayca dinle. Kendine bahane buluyorsun."

Jisung bir şey demeden çantasını sırtlanıp kapıya yürürken Minho konuşmaya devam etti. "Haksız olduğunda kaçıyorsun."

"Kaçmadım." Jisung, kalabalığın arasında gözden kaybolmadan bu cümleyi kurmuş, koşarak soyunma odasına inmişti.

Seungmin, odaya girmemek için direniyordu.

"Seungmin, burada giyinemezsin." Chan, çocuğu bileğinden tutarken Seungmin başını iki yana salladı. "Girmem, girmeyeceğim oraya. Jisung bir şey söyle, girmek istemiyorum."

Silent°  [ MinSung ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin