8. bölüm

1.3K 92 33
                                    

*gergin sessizlik* *sessizlik*

HERKESE MERHABA (ÇIĞLIK) KANALIMA HOŞGELDİNİZ DERMİŞİM EHEHEHE

Tamam arkadaşlar öhm evet temmuz ayından beri hiç bölüm atmadım. FAKAT BUNA RAĞMEN 11K OLMUŞUZ ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. Aslında bugün bu fic 1 yaşına giriyor. Bu yüzden bölüm atmak istedim..

bu arada twitter hesabım taegguks1304. evet reklam bitti. Umarım bölümü beğenirsiniz.

Lütfen kanalıma abone olmayı, bölüme vote verip yorum yapmayı unutmayınız.

Keyifli okumalar..




Taehyung'un anlatımından

Büyük bir elin uzun parmakları boğazımı sıktıkça sıkıyordu ben nefes alamıyordum fakat ölemiyordum da. Bu el aslında içimde kötü duygular, parmaklar düşüncelerimdi. Anlam veremediğim bu kötü hisler ve düşünceler koşmam gerektiğini bana söylüyordu ama asla beni rahat bırakmıyor, hatta beni nefessiz bırakıyordu. Sanki büyük bir tehlikedeydim ve yerimde durdukça kokusunu alamadığım, dokunamadığım, göremediğim ve sesini duyamadığım biri tarafından tehdit ediliyordum, aynı zamanda da o tehdite esir olmuştum, o bir zincir gibi ayaklarıma ve ellerime sıkıca bağlıydı..

Bu hisler ve düşünceler arka planda kafamı meşgül ederken Jeonggukun, biricik sevgilimin ani duygu değişimlerini düşünüyordum. Bunun hamilelikle alakası olduğunu düşüncelerimin bir kısmı bana söylese de, sanki kendisini kurtarıcım gibi hissederek bu fikri desteklese de, bunun doğru olmadığına emindim. Benim biricik aşkım ailesini özlüyordu, benim ailemin paramparça ettiği ailesini.. Elimde olsa ona ailesini geri verirdim fakat ben de onun kadar çaresizdim.

"Ölümün karşısında hepimiz çaresizdik, sadece kabullenmeli, buna boyun eğmeliydik."

Peki Jeongguk bunu kalbullenebilecek mi? Ailemin ailesinin katili olduğunu öğrendiğinde benden nefret mi edecek, yoksa benimle geldiği için pişman mı olacak?

Beni bırakıp gidecek mi?

Peki ben ne yapmalıyım? Annelerimden gidip hesap mı sormalıydım? Evet, kurdum anneme bunun hesabını sormak, çocukluğumu geçirdiğim o evi deli gibi yıkmak, mahvetmek istiyordu fakat bunu düşünürken dahi kendimi çok güçsüz, cesaretsiz hissediyordum. Annelerimin yüzüne utançla bakarken onların bana zavallı bakışlar atmasına dayanamazdım. Belki de en çok bundan korkuyordum.. Gözlerinde pişmanlık kırıntılarını görememekten korkuyordum. Ya hiç bakışlarında pişmanlık kırıntıları göremesem ne yapacaktım? İşte o zaman tamamen mahvolurdum.

Kulak ağrısına neden olacak kadar sessiz olan karanlık salondan tıkırtı duymamla karanlık düşüncelerin beni içine çektiği boşluktan çıkmış, gerçek hayata dönmüştüm. Biricik sevgilimin, odamızda mışıl mışıl uyuduğunu biliyordum ve bu ses kesinlikle yabancı birine aitti. Çatılı olan kaşlarım alamadığım kokuyla daha da çatıldı.

Kim evime gizlice girme cesaretinde bulunabilirdi? Bir Deltanın evine izinsiz girmek parçalara ayrılarak ölmek demekti. Zaten yeni girdiğim kızgınlık kasıklarıma sancılar girmesine neden oluyor, sinirlerim gerim gerim gerilirken bir de evime girmeye çalışan birisinin böyle bir cesareti beni çileden çıkartacak kadar sinirlendirirken benden bağımsız olarak sıklaşan nefeslerimle parmaklarımın arasındaki su bardağını sehpaya ses çıkarmamaya çalışarak bıraktım. Biraz sessizliği dinledim ve tıkırtılar arttığında artık sesin nereden geldiğini farketsem de koltuktaki duruşumu ve sakinliğimi bozmadım. Sadece bir noktaya odaklandım ve hızlı hızlı inip kalkan göğüsümle bekledim.

I still want you | TaekookWhere stories live. Discover now