4. bölüm

2.5K 172 38
                                    

Taehyung

Jeongguku tanıyana kadar benim bir hayalim yoktu. Heves ettiğim bir şey ya da uğruna her şeyimi verebileceğim bir amacım yoktu.

Onunla tanıştıktan sonra en sevdiğim şey her gece yıldızları seyrederken hayaller kurmaktı. Soğuk çimlere yatarken sıcak göğüsüme sığınır, bir evimizin olmasını istediğini söyler ve hayal kurmamı isterdi. O zamanlar onun dilekleri benim dileklerim olmuş ve ben bunu gerçekleştirmek için aylar önce plan yapmıştım.

Ama sevgilimin tıpkı hayallerindeki gibi kurduğum bu düzen bir akşamüstü mahvoldu.

Ne yapacağımı bilmiyordum, gelecekte beni ve bizi ne bekliyordu, kestiremiyordum. Çaresizlik, kara bir bulut misali etrafımı sararken ve hayatımda olup bitenleri seyirci gibi izlerken beni asıl yıkan, içten içe tüketen sadece bu uçsuz bucaksız çaresizlik hissi değildi.

Annemlerin ihanetiydi.

İhanet.. Bu yaşıma kadar arkadaş zannettiğim insanların bana kazık atmasına ihanet derdim. Meğersem, ben onlardan kazık yerken ihanetin ne olduğundan habersizmişim. Şimdiyse, annelerimin sayesinde artık ihanetin ne olduğunu gayet iyi anlamıştım.

Anlamıştım ki, ihanet görünmeyen bir ateşti ve kıvılcımlarını birden ansızın üstünüze salar, siz daha ne olduğunu anlamadan saniyesinde ruhunuzu yakarak küle çevirirdi.

En acısı, bu durumla hiç beklemediğin bir anda karşı karşıya, hiç beklemediğin insanlarla gelmemdi.

Onlar benim ailemdi..

Zihnim bu gerçeği bas bas bağırıyordu bana. Fakat anlamak ve hissetmek tamamen bir birinden bağımsız bir kavramdı şu an benim için.. Çünkü zihnim onların benim annem olduklarını söylüyordu ama ben bu gerçeği hissedemiyordum. Evet onlar benim annemdiler, ailemdiler fakat yaptıklarından sonra bunu kabullenemiyorum. Evet, evet onlar benim annem olamaz. Beni düşünmeden bunu yaptılar, katil oldular, iki can kopardılar bu dünyadan. Planlarını anlamayacak kadar aptal değildim ama bu kadar ileri gideceklerini düşünemeyecek kadar aptaldım işte. Jeongguk'un ailesini katlederek benden soğutacak ve bizi ayıracaklardı. Plan basit ve acımasızdı. Belki de babalarının ölümüne neden olarak Jeongguk kendini görecek, aklını kaçıracak, belki de canına.. bu ihtimali düşünmek dahi istemiyorum.

Fakat bu noktada onların düşünemedikleri şey, aslında omuzlarıma bir ömür boyu ağır bir yük bırakmış olmalarıydı. Ben nasıl taşırdım bu yükü, nasıl yaşardım bu vicdanla? Nasıl aynada kendi yüzüme bakardım? Nasıl nefes alabilirdim?

Tanrım..

İçimde günlerce biriken ve birbirine karışan duygular içerisinde en ağır basan suçluluk duygusuydu çünkü annemlerin bir aileyi katletmesinin nedeni bendim. Belki de aptallık yapmamalı,o siktiğimin Alfasıyla evlenerek o sikik kasabada ömrümü sevgilimi uzaktan izleyerek geçirmeliydim. Belki ikimiz de acı çekerdik fakat en azından onun ailesi yanında olurdu.

Belki de o da bana hak verirdi.. Gerçi, odamızda herşeyden habersiz uyuyan talihsiz sevgilim hiçbir şey hatırlamıyor..

Ailesinin ölüm haberini alır almaz krizlere girmesi, hiç bilmediği vahşi bir ormana doğru koşması, ağaca sertçe çarpması, bayılmadan önce bana hayal kırıklığı, dehşeti ve korkuyu barındıran bakışı içimi paramparça etmişti. O görüntüyü asla unutamazdım.

En kötüsü de, göğüsümde o an hissettiğim kurdunun acı çekmesine şahit olmak ve o acıyı tıpa tıp hissedememekdi. Bu sinirlerimi bozuyordu, ben de onun gibi acı çekmek istiyordum.

I still want you | TaekookWhere stories live. Discover now