3. bölüm

2.6K 194 81
                                    

Tüm çocukluğum ve ergenliğim, gençliğimin ilk yıllarında mutsuz olduğum, kalbimin kırıldığı, canımın yandığı tek bir gün dahi olmamıştı. Ben hep o mutlu, sağlıklı, tatlı, herkesin sevdiği o çocuktum. Ben hiç aşk acısı çekmedim, karşılıksız aşk yaşamadım. Taehyung, beni hiç incitmedi, babalarım hep bana destek oldu. Düştüğümde bile ağlamazdım, çünkü bilirdim beni kaldıracak birileri yanımda vardı. Namjoon babam hep söylerdi, eğer bir şeyden çok korkarsan,  o korktuğun şey senin başına gelir. Bu yüzden onlarsız hayatı bile asla düşünemezdim, aklımın ucundan dahi geçirmezdim. Herşeyi akışına bırakır, içimde biriktirdiğim tüm sevgiyi tamamen sevdiklerime verirdim.

Şimdiyse sadece bir cümle nefesimin kesilmesine ve kalbimin atış seslerini kulaklarımda hissetmeme neden olmuştu.

Bu cümleyi en yakın arkadaşım içinde korku ve telaşa yer edinen bakışlarını bana dikerek nefes nefese söylemişti fakat söylediği şeye inanamıyordum. Ağzımı açıp bir 'Ne?' diye bile soramadım. Ağlayamadım, hareket edemedim, konuşamadım, sorgulayamadım. Öylece bakakaldım.

Sadece tek bir kelime, tek bir cümle bir kurşundan daha tehlikeli olabiliyordu.

Gözümün önünden sadece mutlu anılarımız geçti. Omega babamın bana yemek yapmayı öğretmesi, Alfa babamın çiçekleri nasıl yetiştirmek gerektiğiyle ilgili tavsiyeleri.. Derslerimde başarılı olmam için ikisinin de gece geç saatlere kadar beni çalıştırmaları. Alfa babamın zayıf yapılı kurdumun gelişmesi için her gün ormanlarda beni koşturması için çabalaması..

"Jeongguk, koş!"

Koşmak istemiyordum, güneş dahi doğmamıştı ve ben karanlık ormanın ortasında hiçbir şekilde kendime gelemiyordum, şimdi sıcak yatağımda mışıl mışıl uyumak varken Alfa babam benim koşmam için resmen önümde zıplıyor, sanki benim yerime ısınma haraketleri yapıyordu.

"B-baba, donuyorum, lütfen eve geri dönelim!"

"Donmamak için hareket etmelisin, oğul." dedi oldukça enerjik bir biçimde. Gerçekten bazen onun benden genç olduğunu düşünüyordum, fakat bu kadar soğuk havayı benim gibi kadar hissedememesinin tek nedeni Alfa olmasıydı. Her ne kadar kurd adam olsak dahi babam ve ben Omega olduğumuzdan sıcağı çok sever, soğuktan olabildiğince uzak dururduk.

"Seokjin babam neden gelmedi ki?" dedim dudaklarımı büzerken.

"Baban bu aşamaları uzun zaman önce geçti, Gguk. Senin hâlâ kurdun çok zayıf. Soğuğa karşı direnç kazanmalısın, onu da yalnız bu şekilde yapabiliriz. Hadi, evladım, hadi. Kaldır poponu da ısın biraz, böyle kalırsan hastalanırsın. Hastalanırsan, babanın bize kızmasını istemezsin değil mi?" dedi basit bir şeyi bir mala tane tane anlatır gibi.

O gün istemeyerek de olsa, onun dediklerini harfiyen yapmıştım ve zamanla kurdum güçlenmiş, direnç kazanmıştı.

Babalarımın şu zamana kadar dediklerini yaparken hiçbir zaman pişman olmadım. Beni bir birey olarak çok iyi yetiştirmiştiler fakat ben onlara verdiğim sözü tutamadım..

Ahşap evimizin merdivenlerini içimde dakikalar geçtikçe büyüyen neşe ve mutlulukla hoplaya zıplaya iniyordum. Çok ama çok mutluydum. Uzun zamandır aşık olduğum Taehyung, benden önce davranmış, bana aşkını itiraf etmiş ve ben de nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle acemice dudaklarına yapışmıştım. Dudaklarımda kalan dudaklarının yakıcı hissi zaman geçtikçe geçmiyor, aksine sanki daha da alevleniyor, dudağımı karıncalandırıyordu. Tüm bu olanları hâlâ babalarıma ve en yakın arkadaşıma söylememiştim çünkü çok utanıyordum.

I still want you | TaekookWhere stories live. Discover now