prologue

262 10 15
                                    

Elimdeki pamuğu antiseptiğe bandırdıktan sonra yakınımdaki yüze baktım. Her yeri yara bere içindeydi. Dudağı patlamıştı, elmacık kemiğinin üzeri gelen darbelere dayanamamış olacak ki kırmızının daha önce hiç görmediğim bir tonundaydı.

En kötüsü de elleriydi. Nereyi yumrukladıysa artık, açık yaralar ve morluklarla doluydu. Dayanamayıp "Kendine bunu yapmayı ne zaman bırakacaksın?" diye sorduğumda yere diktiği gözlerini gözlerime çıkarmıştı. Cevap vermek yerine öylece bakmayı tercih etmesi gözlerimi devirmeme sebep oldu.

Pamuğu dudağına bastırdığımda tısladı. Acıyor olmalıydı. Nasıl olduğunu bile anlamadan kendimi dudaklarına üflerken bulmuştum. Bana dik dik baktığında durumun saçmalığını idrak edip geri çekildim. Sıra elmacık kemiğindeki yaraya geldiğinde derin bir iç çektim. Böyle şeylere alışkındım ama bu sefer içim parçalanmıştı. "Sen özel birisin, Hanbin," demiştim yarayı bantla hafifçe örterken. "Sadece ait olduğun yeri bulman gerek."

"Hiçbir yere ait olamadığım için böyle oradan oraya sürükleniyorum, Dia." Belki de ait olduğun yerde olduğunun farkında değilsindir, dedim içimden.

Belki de benimdir, ait olduğun yer.

Belki de benimdir, ait olduğun yer

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



evine hoşgeldin, hanbin🤍

one and only [kim hanbin (b.i)]Where stories live. Discover now