🍒36🍒

7.9K 692 221
                                    

Yazılan bütün satırlar aslında sadece Onur'un aklındakilerdi.

Yazıya geçmiş her bir kelime Gülşah'ın uyarlamasıydı.

Onur bir hastane odasında yatmakta olan komadaki bir hastaydı esasında.

Gülşah ise Onur'dan haberi olmayan kendi çapında hikayeler yazan bir yazar.

Yengesinin omzuna dokunması ile başını sağ tarafına çevirdi Gülşah.

"Yenge?"

"Uyarlama mı yazıyorsun?"

"Bu uyarlamadan farklı aslında. Roman gibi."

"Hmm. Anladım. Peki bize de yer var mı?"

"Var tabi. Olmaz mı?"

Kardeşi gibi gördüğü Gülşah'ın yanağına bir öpücük konudurup odadan çıktı Mavi.

Genç kıza çok yabancıydı her şey ama aynı zamanda ısınmıştı da karakterlerine.

Gerçekten böyle bir hikayeyi yaşıyor olduğunu hayal edip yazıyordu.

Kötü kokulu hastanenin bir odasında yatan Onur'u bilmeden Onur'u kaleme almıştı. Gerçekten böyle bir karakterin var olduğunu düşündüğü zamanlar oluyordu ama o zamanlar da düşüncelere dalıyordu. Bir adam nasıl bu kadar güzel sevip aynı zamanda da bu kadar dayanıklı olabilirdi?

Ayağa kalkıp salona gittiğinde birisi oturuyordu karşısındaki koltukta. Bu kişiye yabancıydı genç kız.

Böyle bir şey olmamıştı tabi. Sadece Gülşah'ın rüyasıydı.

Kardeşinin omzuna dokunan Arsan, Gülşah'ı uyandırmaya çalışıyordu.

Kendisinin kötü bir durumda olduğunu düşündüren mırıltıları yüzünden abisi telaşlanmıştı.

Gülşah gözlerini açıp Arsan'a döndü.

"Ne oldu?"

"Bir şey olmadı abim. Kabus görüyordun herhalde. Ben de uyandırayım dedim."

Gülşah elini yüzünü yıkamak için lavaboya giderken gözlerini açan Onur bulunduğu odayı inceledi.

Hastane odası değildi burası.

Onur bayıldığında hepsi çok şaşırmıştı. Ne olmuştu da böyle olmuştu?

Arsan'ın odasına taşımışlardı ve şuanda o odadaydı.

Onur'un bakışları ellerine gitti. Sağ elinde gördüğü gümüş yüzük ile gülümsedi. Bu yüzüğün eşi Vişnesindeydi.

Odaya giren Sıla Hanım, en çok endişelenenlerin arasındaydı.

Sadece bayıldığını anladığı zaman rahat bir nefes alıp diğerlerine de haberi vermişti.

Şimdi uyandıysa nedenini sormak için gelmişti.

"Uyanmışsın. İyi misin oğlum?"

"İyiyim Sıla Teyze."

"Nasıl hissediyorsun? Ben doktorum. Hastalarımı iyi tanırım. Gerçekten nasıl hissediyorsun Onur?"

Derin bir nefes aldı.

"Bedenen değil ama ruhen o kadar iyiyim ki. Geç kalmadığım için çok mutluyum. Vişne'ye geç kalmaktan korkmuştum. Ama şimdi elimdeki yüzüğe bakınca tam zamanında geldiğimi anlıyorum ya, çok kötü olsam da bu ışığa tutunurum ben. Ruhum bedenime yansıyor Sıla Teyze. Emin ol çok iyiyim."

Vişne | TextingWhere stories live. Discover now