🍒56🍒

3K 309 163
                                    

"Bebek battaniyeleri?"

"Burada."

"Bez?"

"Paket halinde hazır."

"Tamam. Bu kadar. Benim kendi çantam da hazır."

"Telaş yapma güzelim, sakin ol. Haftalık çanta kontrolü yapıyoruz sadece."

Mavi, Arsan'ın omzuna vurduğunda konuştu.

"Sus sen. Gecenin bir yarısı sancım tutarsa görürsün sen hazırlıksız yakalanmayı."

"Tamam tamam sustum."

Mavi esnediğinde Arsan da ayağa kalktı.

"Hadi yatalım. Uykun gelmiş."

Başını sallayıp onayladığında o da ayağa kalktı ve birlikte yatak odasına gittiler.

Mavi uzanıp başını yastığa koyduğunda gözlerini kapattı. Arsan son zamanlarda olduğu gibi bu gece de ayaktaydı. Her gece sancısı tutarsa diye uyumuyordu. Gündüzleri biraz yorulsa da gün içinde kestirdiği birkaç saat ona yetiyordu. Komodinin üzerinden aldığı kitabını okumaya başladı. Okuyordu ama aklı kitapta değildi.

Aklındaki ihtimaller rahat vermiyordu ona. Yataktan sessizce kalkıp abdest almaya gitti. Biraz meal okusa fena olmazdı. Kuran sayfasının altında yazan mealleri okuduğunda içi rahatlamaya başlamıştı.

Birkaç saat daha böyle geçtiğinde Mavi'den gelen seslerle ona çevirdi başını. Hızlı adımlar ile ona ilerlediğinde başucunda durdu. Hafif inlemeler ile istemsizce eli karnına gidiyordu. Arsan bunu gördüğünde telaşlandı. Fakat yine de korkutmamak adına başına minik bir öpücük kondurdu uyanması için. Böyle yaptığında hemen uyanırdı çünkü Mavisi.

"Mavi. Hadi güzelim kalk. Mavi. Beni duyuyor musun bitanem?"

Mavi karnındaki kasılmalar ile gözlerini araladı. Karşısında Arsanı görünce inlemeye devam etti.

"Arsan. Karnım."

"Tamam güzelim. Bir dakika."

Mavi üstündeki bol gri elbisesi ile uyumuştu bu yüzden artı olarak bir şey giymesine gerek yoktu. Arsan siyah bir şal aldığında aceleyle başına doladı eşinin. Kendi haline bakmadan hemen kendi telefonunu ve arabanın anahtarlarını cebine atıp karısını kucakladı. Mavi başını Arsan'ın omzuna yasladığında karnındaki kasılmalar devam ediyordu. Belki işe yarar ümidi ile kollarını büyümüş karnına sardı.

"Arsan. Onlara bir şey olmamıştır değil mi? Onlar daha çok küçük. Canları çok acır, onlara bir şey olmasın."

Bu sözler ile Arsan'ın gözlerinden iki damla yaş düştü. Hızlı adımları ile yürümeye devam ediyordu. Kollarını biraz daha sıkılaştırdı düşmemesi için.

Elinden gelseydi göğsünün içinde saklardı üçünü de. Ama olmuyordu ve şuanlık elinden gelen tek şey hızlı bir şekilde hastaneye yetiştirmesiydi.

Arabaya bindirdi yavaş bir şekilde ve kendisi de şoför koltuğuna bindi. Çalıştırken de gaza yüklenirken de dilinden aynı dua dökülüyordu.

'Allahım onlara bir şey olmasın.'

Yolları nasıl geçip geldiğini hatırlamazken yine aldı kucağına eşini. Hızla hastaneye koştuğunda geldiğini gören hemşireler hemen sedye hazırladılar. Arsan içeriye girdiğinde sedyenin üzerine dikkatli bir şekilde yerleştirdiğinde Mavi gidip gelme safhasındaydı. Gözlerini açık tutamıyordu ve açıp baktığı zamanlarda da kesik kesik görüyordu hastane ışıklarını.

Vişne | TextingWhere stories live. Discover now